Translation of "Hırsızlık" in English

0.009 sec.

Examples of using "Hırsızlık" in a sentence and their english translations:

Hırsızlık yaparken yakalandı.

He was caught in the act of stealing.

Hırsızlık suçundan tutuklandı.

He was arrested on the charge of burglary.

Kopyalamak hırsızlık değildir.

Copying is not theft.

Tom hırsızlık üzerindeydi.

Tom was in on the theft.

Bir hırsızlık olmuş.

There's been a burglary.

Şiddet ile hırsızlık yapılabilir.

Sometimes with a violent assault.

Tom hırsızlık suçlamasından aklandı.

Tom was cleared of the theft charge.

Hırsızlık ne zaman gerçekleşti?

When did the robbery take place?

Tom hırsızlık için tutuklandı.

Tom got arrested for shoplifting.

O, hırsızlık şüphesi altında.

He is under suspicion of theft.

Hırsızlık ne zaman bildirildi?

When was the theft reported?

O hırsızlık değil mi?

Isn't that stealing?

Hırsızlık içeriden destekli olmalı.

- The theft must have been an inside job.
- The theft must've been an inside job.

O, hırsızlık için hapiste.

He is in jail for theft.

Tom hırsızlık için hapse girdi.

Tom did time for burglary.

Polisler onları hırsızlık için tutukladı.

The police arrested him for theft.

- Onlar eşya çalar.
- Hırsızlık yaparlar.

They steal stuff.

Tom hırsızlık suçlamasıyla karşı karşıyadır.

Tom faces a burglary charge.

Tom, hırsızlık nedeniyle Boston'da tutuklandı.

Tom was arrested in Boston for shoplifting.

Bana nasıl hırsızlık yapılacağını öğretebilir misin?

Can you teach me how to steal?

Hırsızlık yapma, yalan söyleme, tembel olma.

Do not steal, do not lie, do not be lazy.

Polis memuru genci hırsızlık için tutukladı.

The police constable arrested the teenager for shoplifting.

Sami hırsızlık çetesini Leyla'nın evine sürdü.

Sami drove his gang of thieves to Layla's home.

Üç tane faili meçhul hırsızlık olayımız var.

We've got three unsolved burglaries.

Söylemeye gerek yok, hırsızlık nadir bir olaydı.

Needless to say, theft was a rare occurrence.

Hırsızlık nedeniyle üç yıl hapse mahkum edildim.

I was sentenced to three years for robbery.

Tom yazar kasadan hırsızlık yaparken suçüstü yakalandı.

Tom was caught red-handed, stealing from the cash register.

Şimdiye kadar kimse Tom'u hırsızlık yaparken yakalamadı.

Nobody ever caught Tom stealing.

Dün gece biri buraya hırsızlık yapmak için girdi.

Somebody broke in here last night.

O, hırsızlık için üç yıllık hapis cezasını çekiyor.

He is serving a three-year sentence for burglary.

- Sami, Leyla'nın çalabileceğini düşünmedi.
- Sami, Leyla'nın hırsızlık yapabileceğini düşünmedi.

Sami didn't think Layla could steal.

Sami, hırsızlık ve uyuşturucuya bağlı suçlarla ilgili bir geçmişe sahipti.

Sami had a history of theft and drug-related crimes.

- Hırsızlık yapan kişi cezalandırılmayı hak eder.
- Çalan bir kişi cezayı hak eder.

A person who steals deserves punishment.

- Çalmaktansa açlıktan ölürüm.
- Hırsızlık yapacağıma açlıktan ölürüm.
- Çalmaktansa açlıktan ölmeyi tercih ederim.

I would rather starve to death than steal.

Ben bir çocuğun süpermarkette hırsızlık yaptığını görsem, ben onu yöneticiye rapor ederim.

If I saw a boy steal something in the supermarket, I would report him to the manager.

Böyle bir şey hırsızlık olarak kabul edilir ve ciddi bir şekilde cezalandırılmak zorundadır.

Such a thing is considered theft and it has to be punished severely.