Translation of "Altında" in Japanese

0.008 sec.

Examples of using "Altında" in a sentence and their japanese translations:

- Merdivenlerin altında yürümeyin.
- Merdivenlerin altında yürüme.

- 梯子の下を歩かないでください。
- 梯子の下を通らないでください。

Bu gökyüzü altında

この空の下で

Altında yatan basitti:

分かりやすい仕組みでした

Işiniz ortalamanın altında.

君の仕事は平均以下だ。

O, sandalyenin altında.

- 椅子の下にあります。
- 椅子の下にいます。

O, esaret altında.

彼は捕らわれの身である。

Yatağın altında gizlenme.

ベッドの下に隠さないでよ。

Notlar sayfanın altında.

注はページの下欄についている。

Yol onarım altında.

「道路工事中」

Kollarımın altında terledim.

脇の下に汗をかいた。

Sözlük elinizin altında.

- 辞書はすぐそこにある。
- 辞書は手元にあります。

Onun altında çalışıyorum.

私は彼女の下で働いている。

Trenin altında ray olmadığını,

汽車の下に線路がなく

Baskı altında çalışmayı öğrendik.

ストレス下で練習をするように なったのです

Soygunculuğa karşı koruma altında

強盗に対する安全性があります

Ağacın altında uyumak hoştur.

その木の木陰で寝るのは気持ちいい。

Firma yabancı yönetim altında.

その会社は外国人が経営している。

Aile lanet altında görünüyordu.

その家族には呪いがかけられているようだった。

Ağacın altında biraz dinlenelim.

木の下でちょっと休もうよ。

Satışlar hedeflerinin altında kaldı.

売れ行きは目標に達しなかった。

Güneş ufkun altında batıyor.

- 地平線の彼方に日が沈みかけている。
- 太陽が地平線の下へ沈もうとしている。

Halat baskı altında kırıldı.

綱は張りすぎて切れた。

Kutuyu kolunun altında taşıdı.

彼女はその箱を小脇に抱えて運んだ。

Tom masanın altında saklanıyordu.

トムはテーブルの下に隠れていました。

Metrolar yerin altında gider.

地下鉄は地面の下を走る。

Kolunun altında kitaplarını tutuyor.

- 彼はわきの下に本を抱えている。
- 彼は小脇に本を抱えている。

Masanın altında kedi var.

机の下に猫がいる。

O, onun kontrolü altında.

彼女は彼の言いなりです。

Gözlerinin altında torbalar var.

目にクマができてるよ。

O, hırsızlık şüphesi altında.

彼に窃盗の嫌疑がかかっている。

O, esaret altında tutuldu.

彼は捕虜になった。

Sıfırın altında altı derece.

- 気温はマイナス6度です。
- 気温は氷点下6度です。

O, ağacın altında uyuyordu.

彼は木の下で寝ていました。

Anahtarı paspasın altında buldum.

- 私はマットの下から鍵を見つけた。
- この鍵をマットの下で見つけたんですが。

Kedi çitin altında süründü.

猫が垣根の下を腹ばいになって進む。

Tom otuzun altında olabilir.

トムは30より下かも。

Buz ağırlığın altında çatladı.

重みで氷が砕けた。

- Ağacın altında bazı oğlanlar var.
- Ağacın altında birkaç oğlan var.

木の下に何人かの少年がいます。

- Ağacın altında bir bank var.
- Ağacın altında bir sıra var.

木の下にベンチがあります。

- Sanırım mektubun o kitabın altında.
- Galiba mektubun şu kitabın altında.

あなたの手紙はあの本の下に有ると思います。

(Cameron Ernst - Bu gökyüzü altında)

(キャメロン アーネスト - この空の下で)

Erkekliklerini kanıtlama baskısı altında yaşamayacak.

男の子は男らしさを証明すると言う プレッシャーから解放されるでしょう

Bakalım altında ne var? Yok.

この下を見てみる

Tehdit altında olan çeşitler arasında

危機に瀕する品種は たとえば ブラッド・クリングという果肉の赤い桃

Değerlendiren gözlerin baskısı altında tıkandım.

値踏みする視線のプレッシャーに 私は勝てなかったのです

çünkü alacakaranlık bölgesi tehdit altında.

トワイライトゾーンに 危機が迫っているからです

Ayrıca su altında olmaktan hoşlanmıyorum.

あと私 水に潜るのは 嫌いなんです

Buzun altında ana kayalar olur.

氷の下には基盤岩があります

Bölücü söylemin altında neler yatıyordu?

対立的な議論の水面下では 一体何が起きているの?

Uzun süredir su altında olduğumdan,

‎しばらく潜っていたから

Doğa bütün cephelerde saldırı altında.

自然はあらゆる領域で侵されている。

Para döşeme tahtalarının altında gizlenmişti.

金は床板の下に隠されていた。

Masanın altında bir kedi var.

机の下に猫がいる。

Masanın altında bir elma var.

机の下にリンゴがあります。

Hastanın hayatı tehlike altında idi.

患者の命が危なかった。

Karanlığın örtüsü altında yol aldık.

我々は夜陰に乗じて進んだ。

Adaylar otuz yaşın altında olmalılar.

応募者は30歳未満でなければならない。

Yatağın altında bir kedi var.

ベッドの下に猫がいる。

Masanın altında bir köpek var.

テーブルの下に犬がいる。

Onu 1,000 yenin altında alamazsın.

それは千円以下では買えません。

O, güneşin altında uzanmış yatıyordu.

その子供は、ひなたで横になって眠っていた。

Çocuğunu yağmur altında bırakmayı reddetti.

彼女は子どもに雨の中を外へ行かせなかった。

Buz onun ağırlığı altında çöktü.

彼のおもみで氷が割れた。

Harap kale şimdi restorasyon altında.

廃墟となったその城は現在修復中です。

Şemsiyemin altında gel, yoksa ıslanacaksın.

私の傘に入りなさい。でないとぬれますよ。

Masanın altında bazı kurabiyeler var.

クッキーがテーブルの下に落ちている。

O, bir ağacın altında oturuyordu.

彼女は木の下に座っていた。

Buz senin ağırlığın altında çatlar.

君の重さじゃ氷が割れるよ。

Yatağın altında bir şey var.

ベッドの下に何かあるよ。

Güneş ufkun altında yavaşça battı.

- 太陽はゆっくりと地平線の下に沈んでいった。
- 太陽はゆっくりと地平線の向こうに沈んでいった。
- 太陽はゆっくりと地平線に沈んでいった。

Yer altında alışveriş bölgesi var.

地下はショッピング街です。

Masanın altında bir kurabiye var.

- クッキーがテーブルの下に落ちている。
- テーブルの下にクッキーが落ちてるよ。

Bunu, burada yatağının altında buldum.

あなたのベッドの下でこれを見つけました。

TV uzaktan kumandası kanepenin altında.

- テレビのリモコンがソファーの下にある。
- ソファーの下にテレビのリモコンがある。

Alkolün etkisi altında araba sürmeyin.

酒気帯び運転をするな。

O kapı kasasının altında durdu.

彼はドア枠の下に立った。

Bu şartlar altında çalışmak istemiyorum.

私はこれらの条件下で仕事したくない。

Anayasamız Amerikan rehberliği altında yazıldı.

私たちの憲法はアメリカの指導下に作成された。

Yatağımın altında bir canavar var.

ベッドの下にモンスターがいる。

Herhangi bir stres altında mısın?

なんかストレスを抱えてるの?

Bir kayanın altında saklanmak istiyorum.

- 岩の下に隠れたい。
- 穴があったら入りたい

Bu hangi başlığın altında toplanıyor?

これは何の項目に入るか。

Bu işin altında biri olmalı.

この事件はだれかが糸を引いているに違いない。

Bu söylentilerin altında kim var?

このうわさの張本人はだれだ?

Masanın altında bir sepet vardır.

かごがひとつ、テーブルのしたにある。

İçkinin etkisi altında araba sürme.

酒気帯び運転をするな。

O, çantasını masanın altında buldu.

彼女は机の下で財布を見つけた。

Bu koşullar altında, iflas kaçınılmazdır.

現状では倒産はさけられない。