Translation of "Gidemem" in English

Gidemem.

I can't go.

Üzgünüm gidemem.

- I'm sorry I can't go.
- I'm sorry that I can't go.

Şimdi gidemem.

I can't leave now.

Eve gidemem.

I can't go home.

Seninle gidemem.

I can't go with you.

Oraya gidemem.

I can't go there.

Yarın gidemem.

I can't go tomorrow.

Polise gidemem.

I can't go to the police.

Neden gidemem?

Why can't I go?

Henüz gidemem.

I can't leave just yet.

Sensiz gidemem.

I can't leave without you.

Davet edilmediğimde gidemem.

I can't go when I haven't been invited.

Şimdi sınıfa gidemem.

I can't go to class right now.

Eve kendim gidemem.

I can't drive myself home.

Tek başıma gidemem.

I can't go alone.

Daha hızlı gidemem.

I can't go any faster.

Oraya geri gidemem.

I can't go back in there.

Cumartesi günü gidemem.

I can't go on Saturday.

Ben polise gidemem.

I can't go to the cops.

Ben sinemaya gidemem.

I can't go to the movies.

Bugün işe gidemem.

I can't go to work today.

Şimdi geri gidemem.

I can't go back now.

İstesem bile gidemem.

I can't go even if I wanted to.

Üzgünüm seninle gidemem.

- I'm sorry I cannot go with you.
- I'm sorry I can't go with you.
- I'm sorry that I can't go with you.
- I'm sorry that I cannot go with you.

Daha ileri gidemem.

I can't go any farther.

Yarın seninle gidemem.

I can't go with you tomorrow.

Boston'a geri gidemem.

I can't go back to Boston.

Sensiz geri gidemem.

I can't go back without you.

Gidemem çünkü meşgulüm.

I can't go because I am busy.

Tom'la birlikte gidemem.

I can't go with Tom.

Neden seninle gidemem?

Why can't I go with you?

Köpeğim olmadan gidemem.

I can't go without my dog.

Bugün okula gidemem.

I can't go to school today.

Şimdi eve gidemem.

I can't go home now.

Seninle Boston'a gidemem.

I can't go to Boston with you.

Bugün seninle gidemem.

I can't go with you today.

Tom'un partisine gidemem.

I can't go to Tom's party.

Pazartesi günü gidemem.

I can't go on Monday.

Oraya tekrar gidemem.

I can't go back there.

Tom'un evine gidemem.

I can't go to Tom's house.

Bugün yüzmeye gidemem.

I can't go swimming today.

- Öyle çekip gidemem.
- Öylece elimi kolumu sallayıp gidemem.

I can't just walk away.

- İşe gidemiyorum.
- İşe gidemem.
- Çalışmaya gidemiyorum.
- Çalışmaya gidemem.

I can't go to work.

Ben daha ileriye gidemem.

I can't go any further.

Üzgünüm fakat seninle gidemem.

I'm sorry, but I can't go with you.

O gelinceye kadar gidemem.

Until he comes, I can't go.

Meşgulüm, bu yüzden gidemem.

I'm busy, so I can't go.

Bu gece seninle gidemem.

I can't go with you tonight.

Tom'la gitmezsem oraya gidemem.

I can't go there unless I go with Tom.

Ben alışveriş merkezine gidemem.

I can't go to the mall.

Bu kıyafetlerle çalışmaya gidemem.

I can't go to work in these clothes.

Başka hiçbir yere gidemem.

I can't go anywhere else.

Bugün okula gidemem. Hastayım.

I can't go to school today. I'm sick.

Üzgünüm seninle birlikte gidemem.

- I'm sorry I cannot go with you.
- I'm sorry I can't go with you.
- I'm sorry that I cannot go with you.

İş bitene kadar gidemem.

I can't leave until the job is finished.

Üzgünüm bugün seninle gidemem.

- I'm sorry I can't go with you today.
- I'm sorry that I can't go with you today.

Ben o şekilde gidemem.

- I can't keep doing this.
- I can't go on like this.
- I can't carry on like this.
- I can't go on like that.

Bu nedenle, seninle gidemem.

- For this reason, I cannot go with you.
- For this reason, I can't go with you.

Neden Tom'un partisine gidemem?

Why can't I go to Tom's party?

Çok fazla ayrıntıya gidemem.

I can't go into too much detail.

Yarın seninle Boston'a gidemem.

I can't go to Boston with you tomorrow.

Gelecek hafta Boston'a gidemem.

I can't go to Boston next week.

Bugün hiçbir yere gidemem.

I can't go anywhere today.

Tek başıma eve gidemem.

I can't get home by myself.

Bu gece sinemaya gidemem.

I can't go to the movies tonight.

Seninle birlikte dansa gidemem.

I can't go to the dance with you.

Bu yaz Boston'a gidemem.

I can't go to Boston this summer.

Ben de Boston'a gidemem.

I can't go to Boston, either.

Pazartesi günü seninle gidemem.

I can't go with you on Monday.

O gelene kadar ben gidemem.

I can't go until he comes.

Oraya asla tekrar geri gidemem.

- I can't ever go back there again.
- I can never go back there again.

Ben şimdi oraya geri gidemem.

I can't go back there now.

Bugün seninle öğle yemeğine gidemem.

I can't go to lunch with you today.

Bir randevu olmadan baloya gidemem.

I can't go to the prom without a date.

Tom'un nasıl olduğunu öğrenmeden gidemem.

I can't leave until I've found out how Tom is.

"Seninle dans etmeye gidemem." "Serseri."

"I can't go dancing with you." "Bummer."

Bu gece seninle restorana gidemem.

I can't go to the restaurant with you tonight.

Seninle gidemem. Bir toplantım var.

I can't go with you. I have a meeting.

Bu hafta sonu Boston'a gidemem.

- I can't make it to Boston this weekend.
- I can't go to Boston this weekend.

Seninle gidemem. Bir randevum var.

I can't go with you. I have an engagement.

Bu gece spor salonuna gidemem.

I can't go to the gym tonight.

Bir daha asla eve gidemem.

I can never go home again.

Seninle bu akşam konsere gidemem.

I can't go to the concert with you tonight.

2.30'a kadar eve gidemem.

I can't go home until 2:30.

Öylece gidemem. Patrona çıktığımı söylemek zorundayım.

I can't just leave. I have to tell the boss I'm leaving.

Tom'un kim olduğunu buluncaya kadar gidemem.

I can't leave until I find out who Tom is.

Seninle gitmek istiyorum ama gerçekten gidemem.

I'd like to go with you, but I really can't.

Çok meşgul olduğum için seninle gidemem.

I can't go with you because I'm very busy.

- Bugün seninle gelemem.
- Bugün seninle gidemem.

I can't come with you today.

Ben şimdi gidemem. Yapacak işlerim var.

I can't go now. I have work to do.

Partiye gidemem. Evde kalma cezası aldım.

I can't go to the party. I'm grounded.