Translation of "Başıma" in Spanish

0.007 sec.

Examples of using "Başıma" in a sentence and their spanish translations:

Tek başıma yürüdüm.

Caminé solo.

Tek başıma gidemem.

- No puedo ir solo.
- No puedo ir sola.

Kendi başıma olacağım.

Estaré a solas.

Tek başıma gideceğim.

- Iré solo.
- Ire sola.

- Onu tek başıma yapabilirim.
- Onu yalnız başıma yapabilirim.

- Puedo hacerlo solo.
- Puedo hacerlo sola.

- Tek başıma Fransızca öğreniyorum.
- Kendi başıma Fransızca öğreniyorum.

Estoy estudiando francés por mi cuenta.

''Tek başıma dünyayı değiştiremem,

"Yo sola no puedo cambiar el mundo,

Başıma bir şey geldi.

y me formaba para sacerdote.

Orada tek başıma otururken

Y yo sentado solo,

Tek başıma yaşamaya başladım.

Empecé a vivir solo.

Tek başıma seyahat ettim.

Viajé solo.

Arabamı kendi başıma bulacağım.

Encontraré yo solo mi auto.

Onu tek başıma yapamıyorum.

Yo no lo puedo hacer solo.

Bunu tek başıma yapamam.

No puedo hacerlo yo solo.

Ben tek başıma yaşıyorum.

Vivo solo.

Kendi başıma olmayı seviyorum.

Me gusta estar a solas.

Orada tek başıma yaşıyorum.

Yo vivo allá sola.

Kendi başıma Çince öğreniyorum.

Estoy aprendiendo chino por mi cuenta.

Bunu tek başıma yapabilirim.

Puedo hacer esto solo.

Tek başıma olmayı seviyorum.

Me gusta estar solo.

O hiç başıma gelmedi.

Eso nunca me ha pasado.

Tek başıma yaşamak istemiyorum.

No quiero vivir solo.

Onu tek başıma yaptım.

- Lo hice yo sola.
- Lo hice yo solo.

Tek başıma yürümekten hoşlanıyorum.

Me gusta caminar solo.

Kendi başıma Fransızca çalışıyorum.

Estoy estudiando francés por mi cuenta.

Evimde yalnız başıma oturuyorum.

Estoy sentado solo en mi casa.

Tek başıma hayatta kalabilirim.

Puedo sobrevivir solo.

Tek başıma ders çalışıyordum.

Estaba sola estudiando.

Bunu kendi başıma yapabilirim.

Lo puedo hacer solo.

Kendi başıma oraya gitmezdim.

Yo no iría ahí solo.

Oraya tek başıma gitmemeliydim.

No debí haber ido allí yo solo.

Oraya tek başıma gittim.

- Fui allí yo sola.
- Fui allí yo solo.

Onu kendi başıma yapamam.

No soy capaz de hacer eso yo solo.

Tek başıma oturmayı önemsemem.

No me importaba sentarme solo.

- İşi tek başıma bitirmek istiyorum.
- İşi kendi başıma bitirmek istiyorum.

Yo quiero terminar el trabajo por mi cuenta.

- Başıma gelen en güzel şeysin.
- Başıma gelen en güzel şey sensin.

- Sos lo mejor que me pasó.
- Eres lo mejor que me ha pasado nunca.
- Eres lo mejor que me haya pasado.

- Arabamı tek başıma tamir etmeyi başardım.
- Arabamı tek başıma tamir edebildim.

- Me las apañé para arreglar mi coche yo mismo.
- Logré reparar mi coche yo solo.

Bu neden benim başıma geliyor?

Así que ¿por qué me estaba pasando eso?

Ancak bunu tek başıma yapamazdım.

Pero no podía hacerlo sola.

Tek başıma seyahat etmeyi severim.

Me gusta viajar solo.

Bu bavulu tek başıma taşıyamıyorum.

No puedo llevar esta maleta solo.

Tek başıma sırtıma masaj yapamam.

No puedo masajear mi espalda yo solo.

- Vay başıma gelenler!
- Eyvahlar olsun!

- ¡Oh, pobre de mí!
- ¡Ay de mí!

Bu neden benim başıma geldi?

- ¿Por qué me pasa a mí todo esto?
- ¿Por qué me pasan a mí estas cosas?

Bütün bunu tek başıma yiyemeyeceğim.

No voy a poder comer todo eso sola.

Bu işi tek başıma yapamam.

- No puedo hacer el trabajo solo.
- No puedo hacer el trabajo sola.

Bu valizi tek başıma taşıyamam.

No puedo llevar esta maleta solo.

Başıma korkunç bir trajedi geldi.

Una terrible tragedia ha caído sobre mí.

O işi kendi başıma bitirdim.

Realizé el trabajo yo mismo.

Tom'u tek başıma yetiştirmeye çalıştım.

Traté de criar sola a Tom.

Tek başıma bu sorunu çözemem.

No puedo resolver este problema sólo.

Bunu tek başıma yapmam imkansız.

Es imposible que haga esto solo.

Bütün bunu tek başıma yapamam.

No puedo hacer eso solo.

Tek başıma çalışmayı tercih ederim.

Yo prefiero trabajar por mi cuenta.

Böyle şeyler nadiren başıma gelir.

Me parece que esta clase de cosas pasan con poca frecuencia.

Beni buraya yalnız başıma getirttiler.

Me hicieron ir allí solo.

İşi kendi başıma bitirmek istiyorum.

- Me gustaría terminar el trabajo por mi cuenta.
- Quiero terminar el trabajo solo.

Tom başıma fazladan iş çıkarıyor.

Tom me causa mucho trabajo extra.

Bunu yalnız başıma yapmaya alışığım.

- Estoy acostumbrado a hacerlo solo.
- Acostumbro a hacerlo solo.

Onu tek başıma yapmayı deneyebilirdim.

- Podría intentar hacerlo yo mismo.
- Podría intentar hacerlo yo solo.

"Kimse gelmeyecekse ben tek başıma gidip tatarlarla tek başıma savaşacağım." diye ekledi

“¡Si nadie más viene, iré y combatiré a los tártaros sólo!"

Bu benim başıma her zaman gelir.

Esto me pasa siempre.

Bu yolculuğa tek başıma çıkmamam gerekiyor.

Y no es un viaje que deba hacer yo sola.

Neden her şey benim başıma geliyor?

¿Por qué todo me pasa a mí?

Kendi başıma gitmeyi tercih edeceğimi düşündüm.

- Pensé que preferiría ir solo.
- Pensaba que preferiría ir sola.

Bu köpek kulübesini tek başıma yaptım.

Hice esta caseta yo solo.

Tek başıma gitmem gerektiğini düşünüyor musun?

- ¿Crees que debería ir solo?
- ¿Crees que debería ir sola?

Bu köpek kulübesini kendi başıma yaptım.

- Construí esta caseta yo solo.
- Construí esta cucha yo solo.

Her şeyi kendi başıma yapmak zorundaydım.

- Tuve que hacerlo todo yo solo.
- Tuve que hacerlo todo por mi cuenta.

Tek başıma alışverişe gitmeyi tercih etmem.

Preferiría no ir a comprar solo.

Onu tek başıma yapmayı tercih ederim.

- Prefiero hacerlo por mi cuenta.
- Prefiero hacerlo solo.

Tek başıma yaşamak için yeterince yaşlıyım.

Tengo edad suficiente para vivir por mi cuenta.

Gece tek başıma dışarı çıkmayı sevmiyorum.

Por la noche no me gusta salir solo.

Ben bu evde tek başıma yaşıyorum.

Vivo en esta casa solo.

Tom'a onu tek başıma yapabileceğimi söyledim.

Le dije a Tom que podía hacerlo solo.

Tek başıma gitmeye korktuğumu itiraf ediyorum.

Confieso que tengo miedo de ir solo.

Oraya tek başıma gitmek zorunda kaldım.

Tuve que ir ahí solo.

Onu kendi başıma yapacak kadar yaşlıyım.

Soy lo bastante grande para hacer eso yo solo.

Bunu tek başıma yapmaya karar verdim.

- He decidido hacer eso solo.
- He decidido hacer eso sola.
- He decidido hacerlo sola.
- He decidido hacerlo solo.
- He decidido hacer eso yo mismo.
- He decidido hacerlo yo mismo.

Onu tam olarak tek başıma yapmadım.

- No lo hice todo yo solo.
- No lo hice completamente solo.

- Tek başıma daha hızlı yapabilirim.
- Kendi başıma daha hızlı yapabilirim.
- Kendim daha hızlı yapabilirim.

Puedo hacerlo más rápido yo solo.

- O benim hiç başıma gelmedi, tahtaya vur.
- O benim hiç başıma gelmedi, şeytan kulağına kurşun.

No me ha pasado nunca y toco madera.

Ancak bunu tek başıma yapamam, sizden isteğim:

Pero no puedo hacerlo solo, y mi desafío para Uds. es este:

Japonya'da tek başıma seyahat etmem kolay değil.

No es fácil para mí viajar solo por Japón.

Sen benim başıma gelen en iyi şeysin.

Eres lo mejor que me ha pasado nunca.

- Yalnız yaşamaya alışkınım.
- Tek başıma yaşamaya alışığım.

- Me he acostumbrado a vivir solo.
- Estoy acostumbrado a vivir solo.
- Estoy acostumbrada a vivir sola.

Küçükken saatlerimi tek başıma odamda okuyarak geçirirdim.

Cuando era pequeño, pasaba muchas horas solo, leyendo en mi habitación.

- Yalnız gitmek istemiyorum.
- Tek başıma gitmek istemiyorum.

- No quiero ir solo.
- No quiero ir sola.

- Bunu yalnız yapamam.
- Bunu tek başıma yapamam.

- No puedo hacerlo solo.
- No puedo hacerlo sola.

Tek başıma olmam yalnız olduğum anlamına gelmez.

Sólo porque esté solo no quiere decir que sea solitario.

- Tek başıma yaşamak istemiyorum.
- Yalnız yaşamak istemiyorum.

- No quiero vivir solo.
- No quiero vivir sola.

Dün başıma gelen her şeyi sana söyleyemem.

No puedo contarte todo lo que me pasó ayer.