Translation of "Götüreceğini" in English

Sizi nereye götüreceğini asla bilemezsiniz.

You never know where it might take you.

Tom'un sizi asansöre götüreceğini sanıyordum.

- I thought Tom would walk you to the elevator.
- I thought that Tom would walk you to the elevator.

Tom'un Mary'yi akvaryuma götüreceğini sanıyordum.

- I thought Tom would take Mary to the aquarium.
- I thought that Tom would take Mary to the aquarium.

Tom Mary'yi baloya götüreceğini söyledi.

- Tom said he was taking Mary to the prom.
- Tom said that he was taking Mary to the prom.

Tom'un beni havaalanına götüreceğini düşünüyorum.

- I think Tom will drive me to the airport.
- I think that Tom will drive me to the airport.

Tom, Mary'yi eve götüreceğini söyledi.

- Tom said he'd walk Mary home.
- Tom said that he'd walk Mary home.

Tom zarfı kime götüreceğini bilmiyordu.

Tom didn't know who to give the envelope to.

Tom'un baloya kimi götüreceğini merak ediyorum.

I wonder who Tom will take to the prom.

Tom kimin onu havaalanına götüreceğini düşündü.

Who did Tom think was going to drive him to the airport?

Tom bana Mary'yi havaalanına götüreceğini söyledi.

- Tom told me that he'd drive Mary to the airport.
- Tom told me he'd drive Mary to the airport.

Tom'un kimi dansa götüreceğini merak ediyorum.

I wonder who Tom will take to the dance.

Ancak BM ile çalışmanın başarıya götüreceğini söyleyebilirim.

but I can tell you that working with the UN can lead to success.

Tom'un Mary'yi görmemiz için bizi götüreceğini düşündüm.

- I thought Tom was going to take us to see Mary.
- I thought that Tom was going to take us to see Mary.

Ben sadece Tom'un beni onunla götüreceğini umuyorum.

I just hope Tom takes me with him.

1953 yılındaki Everest tırmanışına beni de yanında götüreceğini söyledi.

Tenzing said he would take me with him on the '53 Everest expedition.

Annem, yanlış davranırsam bir hafta boyunca bilgisayarı götüreceğini söyledi.

Mom said if I misbehave, she'll take away the computer for a week.

Tom'un Mary'ye sürpriz yapacağını ve onu akşam yemeğine götüreceğini düşündüm.

- I thought Tom would surprise Mary and take her to dinner.
- I thought that Tom would surprise Mary and take her to dinner.