Translation of "Görünmeye" in English

0.004 sec.

Examples of using "Görünmeye" in a sentence and their english translations:

- Mutluymuş gibi görünmeye çalışın.
- Mutlu görünmeye çalışın.

Try to look happy.

Yıldızlar görünmeye başlıyordu.

The stars were beginning to appear.

Mutlu görünmeye çalış.

- Try to look happy.
- Put on a happy face.

Masum görünmeye çalıştım.

I tried to look innocent.

Meşgul görünmeye çalışın.

Try to look busy.

Emin görünmeye çalış.

Try to look confident.

Korkunç görünmeye başlıyor.

It's starting to look awful.

Meşgul görünmeye çalıştım.

I tried to look busy.

Yıldız gökyüzünde görünmeye başladı.

Stars began to appear in the sky.

Tom meşgul görünmeye çalıştı.

Tom tried to look busy.

Tom sakin görünmeye çalıştı.

Tom tried to appear calm.

Tom sakin görünmeye çalışıyordu.

- Tom tried to look calm.
- Tom was trying to look calm.

Tom sıradan görünmeye başladı.

Tom tried to sound casual.

Tom ağırbaşlı görünmeye çalıştı.

Tom tried to look dignified.

Eğleniyorsun gibi görünmeye çalış.

Try to look like you're having fun.

Çok geçmeden, ay görünmeye başladı.

Before long, the moon began to appear.

Sen baban gibi görünmeye başlıyorsun.

You're starting to sound like your father.

Tom oldukça yaşlı görünmeye başlıyor.

Tom is beginning to look pretty old.

Tom korkmamış gibi görünmeye çalıştı.

Tom tried to look like he wasn't scared.

Tom korkmuyormuş gibi görünmeye çalıştı.

Tom tried to look like he wasn't afraid.

Beyaz bir tekne görünmeye başladı.

A white boat came into sight.

Resmim oldukça hoş görünmeye başlıyor.

My painting is starting to look pretty cool.

Hayalet daha sık görünmeye başladı.

The ghost started showing up more often.

Birdenbire, o güzel ve sıcak görünmeye başladı.

Suddenly, it started to look almost nice and warm.

Bizim apartman dairesi oldukça harika görünmeye başlıyor.

Our apartment is starting to look pretty cool.

Orada bir kere daha görünmeye cüret edemedi.

He didn't dare to show himself there anymore.

Tom yaşlı bir adam gibi görünmeye başlıyor.

Tom is starting to look like an old man.

Tom odaya girer girmez herkes mutlu görünmeye başladı.

As soon as Tom walked into the room, everyone started to look happy.

- Tom sakin görünmeye çalışıyordu.
- Tom sakin gözükmeye çalışıyordu.

Tom was trying to appear calm.

O, gerçekten olduğundan çok daha genç görünmeye çalışıyordu.

She tried to look much younger than she really was.

O aslında olduğundan çok daha genç görünmeye çalışıyordu.

She tried to look much younger than she actually was.

Bu tür bluz biraz eski moda görünmeye başlıyor.

This kind of blouse is beginning to look a bit old-fashioned.

Bulutlar gittikçe kararıyor ve yağmur yağabilir gibi görünmeye başlıyor.

The clouds are getting darker and darker and it's beginning to look like it might rain.

Sakin görünmeye çalıştı ama titreyen elleri onu ele verdi.

He tried to seem calm but his trembling hands betrayed him.

- Masumu oynamaya çalışma.
- Masummuş gibi davranmaya çalışma.
- Masummuş gibi görünmeye çalışma.

Don't try to play innocent.

Tom meşgul görünmeye çalıştı bu yüzden Mary onun ona yardım etmesini istemedi.

Tom tried to look busy, so Mary wouldn't ask him to help her.

Küçük ev, şimdiye kadar tıpkı altındaki kadar iyi olmasına rağmen,eski püskü görünmeye başladı.

The small house had come to look shabby, though it was just as good as ever underneath.

Özensiz görünmeye çalışmıyorum asla, ama itiraf etmeliyim ki, istemeden yaptığım yazım hatalarıyla adım çıkmıştır.

I don't ever try to be sloppy. But I have to admit, I'm notorious for making unintentional typos.

- Orada kar yağıyor mu? Bak, zaten orada yerde görünmeye başlıyor!
- Orada kar mı yağıyor? Bak, zaten orada toprağın üstünde belirmeye başlıyor!

Is it snowing out there? Look, it's already starting to appear on the ground there!