Translation of "Farkındayım" in English

0.021 sec.

Examples of using "Farkındayım" in a sentence and their english translations:

Onun farkındayım.

I do notice it.

Tehlikenin farkındayım.

I'm aware of the danger.

Sorumluluklarımın farkındayım.

I'm aware of my responsibilities.

Zorlukların farkındayım.

I'm aware of the difficulties.

Olasılığın farkındayım.

I'm aware of the possibility.

Sorunlarının farkındayım.

I'm aware of your problems.

Durumun farkındayım.

I'm aware of the situation.

Sorunun farkındayım.

I'm aware of the problem.

Risklerin farkındayım.

I'm aware of the risks.

Gerçeklerin farkındayım.

I'm aware of the facts.

Hepsinin farkındayım.

I'm aware of all that.

Gerçeğin farkındayım.

- I am aware of the fact.
- I'm aware of the fact.

Bunun farkındayım.

I'm aware of this.

Sorunların farkındayım.

I'm well aware of the problems.

Tehlikelerin farkındayım.

I'm well aware of the dangers.

Bu korkunç, farkındayım.

That's scary, I know.

Durumun oldukça farkındayım.

I'm well aware of the situation.

İlgili risklerin farkındayım.

I'm aware of the risks involved.

O olasılığın farkındayım.

I'm aware of that possibility.

Gerçeğin tamamıyla farkındayım.

I'm fully aware of that fact.

Gerçeklerin oldukça farkındayım.

I'm well aware of the facts.

Onun öneminin farkındayım.

I'm aware of its importance.

Riskin oldukça farkındayım.

I'm well aware of the risk.

Onun oldukça farkındayım.

- I'm quite aware of that.
- I'm well aware of that.

Onun tamamıyla farkındayım.

I'm fully aware of that.

Ben bunun farkındayım.

I'm aware of it.

Bahsettiğin sorunun farkındayım.

I'm aware of the problem you're referring to.

Bilgimin sınırlarının farkındayım.

I'm aware of the limits of my knowledge.

Ben onun farkındayım.

- I realize that.
- I'm aware of that.
- I'm aware of it.

Tehlikenin gayet farkındayım.

I'm very much aware of the danger.

Sorunun oldukça farkındayım.

I'm well aware of the problem.

Kiminle uğraştığımın farkındayım.

I am well aware who I'm dealing with.

Durumun ciddiyetinin farkındayım.

I am well aware of the seriousness of the situation.

Durumun ciddiliğinin farkındayım.

I am well aware of the gravity of the situation.

Ne olduğunun farkındayım.

- I'm aware of what's happening.
- I'm aware of what happened.

Ben senin sorununun farkındayım.

I'm aware of your problem.

Tom'un eksikliklerinin oldukça farkındayım.

I'm well aware of Tom's shortcomings.

Daha önce bitirdiğinin farkındayım.

I'm aware you've already finished.

Neyin tehlikede olduğunun farkındayım.

I'm aware of what is at stake.

Tom'un faaliyetlerinin tamamen farkındayım.

- I am fully aware of Tom's activities.
- I'm fully aware of Tom's activities.

İyi yürekliliğinin oldukça farkındayım.

I'm quite aware of your kindness.

İşleri berbat ettiğimin farkındayım.

- I realize I messed up.
- I realize that I messed up.

Ben neler olduğunun farkındayım.

I'm aware of what's going on.

Bütün o bağlantıların farkındayım.

I'm aware of all those connections.

Onun çok iyi farkındayım.

I'm very well aware of that.

O gerçeğin tamamen farkındayım.

I'm well aware of that fact.

Babanın kim olduğunun farkındayım.

I'm well aware of who your father is.

Tom'un bunu yaptığının farkındayım.

I'm aware that Tom did that.

Bunun pazartesi olduğunun farkındayım.

- I'm aware this is Monday.
- I'm aware that this is Monday.

Tom'un şaka yapmadığının farkındayım.

- I realize that Tom wasn't joking.
- I realize Tom wasn't joking.

Çuvalladım ve bunun farkındayım.

I screwed up, and I know it.

- Burada neyin söz konusu olduğunun farkındayım.
- Burada neyin tehlikede olduğunun farkındayım.

I'm aware of what is at stake here.

Ben senin başarısız olduğunun farkındayım.

I'm aware that you failed.

Ben bunun perşembe olduğunun farkındayım.

I am aware this is Thursday.

Buna inanmanın zor olduğunu farkındayım.

- I realize it's hard to believe.
- I realize that it's hard to believe.

Muhtemelen çok geç olduğunun farkındayım.

- I realize it's probably too late.
- I realize that it's probably too late.

Tom'un mali durumunun hayli farkındayım.

I'm well aware of Tom's financial situation.

Yağmur yağdığında kalçamın ağrıdığının farkındayım.

I am aware that my hip aches when it rains.

Ben gerçekten açık konuştuğumun farkındayım.

I realize I'm just stating the obvious.

Karşı karşıya olduğumuz sorunların farkındayım.

I'm well aware of the problems we face.

Bunun son derece ironik olduğunun farkındayım.

And I know that might sound incredibly ironic.

- Neler yaşadığını biliyorum.
- Neler çektiğinin farkındayım.

I know what you're going through.

Ayrıntıları sonuçlandırmak için endişeli olduğunun farkındayım.

I realize you're anxious to finalize the details.

Artık şunun farkındayım; çeşitlilik, ırktan daha üstün

Now, I'm aware that diversity is bigger than race,

Yaptığım her tercihin bir sonucu olduğunun farkındayım.

I'm aware that every choice I make has a consequence.

- Sanırım yalnızca ben farkındayım.
- Sanırım sadece ben uyanığım.

- I think I am the only one awake.
- I think I'm the only one awake.

- Biliyorum, çok şey istedim.
- Çok şey istediğimin farkındayım.

I know it's asking a lot.

Bunun senin için zor bir karar olduğunun farkındayım.

I realize that this is a difficult decision for you.

Şimdi, eğer özellikle Hindistan'dan bunu izliyor iseniz bilebileceğinizin farkındayım.

Now, I am aware that many of you will know, especially if you are viewing this from India...

Ben burada yeni olduğumun farkındayım ama bir önerim var.

I realize I'm new here, but I have a suggestion.

- Bu projeye kattığın çabanın farkındayım ve bunu gerçekten takdir ediyorum.
- Bu proje için sarf ettiğin çabanın farkındayım ve bunu takdir ediyorum.

I realize the effort you have put into this project and I really appreciate it.

Beni görmek isteyeceğine dair sadece zayıf bir ihtimal olduğunun farkındayım.

- I'm aware that there's only a slim chance that you'll want to see me.
- I'm aware that there's only a slim chance you'll want to see me.

- Durumun önemli olduğunun tam olarak farkındayız.
- Durumun öneminin tam olarak farkındayım.

We are fully aware of the importance of the situation.

Hayatımda geriye baktığımda, ben ne kadar çok zamanı boşa harcadığımın farkındayım.

When I look back on my life, I realize how much time I wasted.

İyi bir seviyede olmadığımın farkındayım; bu yüzden, daha fazla pratik yapmam gerekiyor.

I'm aware I'm not at a good level; therefore, I need to practice more.

Bunun delice görünebileceğinin farkındayım fakat sanırım senin küçük kız kardeşine âşık oldum.

- I realize that this may sound crazy, but I think I've fallen in love with your younger sister.
- I realize that this may sound crazy, but I think that I've fallen in love with your younger sister.
- I realize this may sound crazy, but I think that I've fallen in love with your younger sister.
- I realize this may sound crazy, but I think I've fallen in love with your younger sister.
- I realize that this might sound crazy, but I think I've fallen in love with your younger sister.

- Bunun senin kadar güzel yapamadığımı biliyorum.
- Bunu senin kadar iyi yapamadığımın farkındayım.

- I know that I can't do that as well as you.
- I know that I can't do that as well as you can.
- I know I can't do that as well as you.
- I know I can't do that as well as you can.

İngilizce benim ana dilim değil ve hâlâ öğrenmem gereken birçok şey olduğunun farkındayım.

I'm a non-native speaker of English and realize there is a lot that I still need to learn.

Dünyada en çok arzu edilen adam olamayacağımın farkındayım fakat hâlâ benimle çıkmayı düşüneceğinden ümitliyim.

- I realize I may not be the most desirable man in the world, but I still hope you'll consider going out with me.
- I realize that I may not be the most desirable man in the world, but I still hope that you'll consider going out with me.
- I realize that I may not be the most desirable man in the world, but I still hope you'll consider going out with me.
- I realize I may not be the most desirable man in the world, but I still hope that you'll consider going out with me.

- Hata yaptığımı biliyorum ama kafama kakmana gerek yok!
- Yanlışım olduğunun farkındayım ama başıma kakmana gerek yok!

- I know I made a mistake, but you needn't rub it in!
- I know I made a mistake, but you don't need to rub it in.

Boşa dil döktüğümün farkındayım, fakat hâlâ kadın ve erkek ilişkilerinin nasıl olması gerektiğine dair klişelerle bir yere varabilmiş değiliz.

I know I’m preaching to the choir here, but we’re still boxed in by stereotypes about how men and women should behave.

- Zaten çok iyi bildiğinizin farkındayım, ama hâlâ kadın ve erkek ilişkilerinin nasıl olması gerektiğine dair klişeleri aşabilmiş değiliz.
- Tereciye tere sattığımın farkındayım, ama yine de söylemek isterim ki hâlâ kadın ve erkek ilişkilerinin nasıl olması gerektiğine dair klişelerden kurtulabilmiş değiliz.

I know I’m preaching to the choir here, but we’re still boxed in by stereotypes about how men and women should behave.