Translation of "Emindi" in English

0.007 sec.

Examples of using "Emindi" in a sentence and their english translations:

Tom çok emindi.

Tom was very confident.

Tom kendinden emindi.

Tom was confident.

Tom ondan emindi.

Tom was sure of that.

Tom kazanabileceğinden emindi.

Tom was sure he could win.

Sami kendinden emindi.

Sami oozed confidence.

Tom da kendinden emindi.

Tom was confident, too.

Tom onu seveceğinden emindi.

- Tom was sure you'd like that.
- Tom was sure that you'd like that.

Tom Mary'yi seveceğinden emindi.

Tom was sure you'd like Mary.

Tom kesinlikle kendinden emindi.

Tom was absolutely sure of himself.

Tom her zaman emindi.

I've always been confident.

Başkan savaş olacağından emindi.

The president was sure there would be war.

Tom ondan oldukça emindi.

Tom was quite sure of it.

Sami mutlu ve emindi.

Sami was happy and confident.

İki taraf da zaferden emindi.

Both sides are confident of victory.

Tom Mary'nin yalan söylediğinden emindi.

- Tom was sure Mary was lying.
- Tom was sure that Mary was lying.

Tom Mary'nin hayatta olduğundan emindi.

Tom was sure Mary was alive.

Tom, herkesin onu gördüğünden emindi.

Tom was sure that everybody saw him.

Tom, herkesin Mary'yi gördüğünden emindi.

- Tom was sure that everyone saw Mary.
- Tom was sure that everybody saw Mary.

Tom doğru olanı yaptığından emindi.

Tom was sure he was doing the right thing.

Tom, Mary'nin kazanabileceğine çok emindi.

Tom was very sure Mary could win.

Mesajını net olarak verdiğinden emindi.

He made sure his message was loud.

O, adamın bir yalan söylediğinden emindi.

She was sure the man was telling a lie.

Tom başka bir iş bulacağından emindi.

Tom was sure he would find another job.

Tom Mary'nin balık yakalamayacağından oldukça emindi.

Tom was pretty sure that Mary wouldn't catch a fish.

Tom onun mesajının sesli olduğundan emindi.

Tom made sure his message was loud.

Onun her zaman başarısız olacağından emindi.

They were sure he would always fail.

Tom daha iyi zamanların geleceğinden emindi.

Tom was sure better times were coming.

Sami doğru şeyi yapıyor olduğundan emindi.

Sami was sure he was doing the right thing.

Tom, Mary'nin bunu yapabileceğinden çok emindi.

Tom was very sure Mary could do that.

Tom bunu Mary'nin yaptığından çok emindi.

Tom was very sure that Mary did that.

Tom onu yapması gerektiğine çok emindi.

Tom was very sure he needed to do that.

Chris kendi başarısından Beth'in mutlu olacağına emindi.

Chris was confident that Beth would be delighted with his improvement.

Tom onu ​​bir daha hiç görmeyeceğinden emindi.

Tom was sure that he would never see her again.

Tom, Mary'yi bir daha asla görmeyeceğinden emindi.

Tom was sure that he'd never see Mary again.

Tom, Mary'nin bunu yapmak istemediğini bildiğinden emindi.

Tom was sure Mary knew he didn't want to do that.

Tom, Mary'nin onu yapmak istediğine çok emindi.

Tom was very sure Mary wanted to do that.

Tom Mary'nin bir arabayı nasıl süreceğini bilmediğinden emindi.

Tom was sure Mary didn't know how to drive a car.

Tom Mary'nin onun bunu yapmak istediğini bildiğinden emindi.

Tom was sure Mary knew he wanted to do that.

Tom kendisinin onu yapmak zorunda olduğundan çok emindi.

Tom was very sure he had to do that.

Tom, Mary'nin onu yapması gerektiği konusunda çok emindi.

Tom was very sure Mary needed to do that.

Tom, Mary'nin onun büyükbabasının altın saatini çaldığından oldukça emindi.

Tom was reasonably certain that Mary had stolen his grandfather's gold watch.

Tom, Mary'nin onu yapmak zorunda olduğu konusunda çok emindi.

Tom was very sure Mary had to do that.

Sami, Leyla'nın ölümü için kimin sorumlu olduğunu bildiğinden emindi.

Sami was certain he knew who was responsible for Layla's death.

Tom Mary'nin sahip olduğu kameranın onunki olduğundan emindi ama değildi.

Tom was positive that the camera Mary had was his, but it wasn't.