Translation of "Zaman" in Hungarian

0.058 sec.

Examples of using "Zaman" in a sentence and their hungarian translations:

zaman zaman kontrol edeceğim,

időnként megkérdem, mi van vele,

- Zaman tükeniyor.
- Zaman bitiyor.

- Fogy az idő.
- Az idő sürget.

Biz zaman zaman buluştuk.

Már összefutottunk.

Zaman zaman sınıfta uyuyakalırım.

Megesik, hogy elalszom az osztályban.

zaman zaman hastaneye girip çıkıyordu.

mellrák elleni gyógykezelések alkalmával.

- Zaman gösterecek.
- Bunu zaman gösterecektir.

- Majd az idő megmondja.
- Idővel kiderül.
- Majd az idő eldönti.

O hâlâ zaman zaman olur.

Időnként még mindig előfordul.

Biz hâlâ zaman zaman toplanıyoruz.

Időnként még mindig találkozunk.

Evet, o zaman zaman olur.

Igen, ez időről időre előfordul.

Herkes zaman zaman hatalar yapar.

Mindenki hibázik időnként.

Tom zaman zaman çekilmez olabilir.

Tom időnként kibírhatatlan tud lenni.

- Zaman çabuk geçiyor.
- Zaman uçar.
- Zaman su gibi akıp gidiyor.
- Zaman geçip gidiyor.

- Repül az idő.
- Az idő repül.
- Szalad az idő.
- Rohan az idő.
- Elröpül az idő.

Mesela zaman.

Az idő, például.

Tutuklandığım zaman...

Amikor börtönbe zártak...

Zaman durdurulamaz.

Az időt nem lehet megállítani.

Zaman doldu.

- Lejárt az idő.
- Letelt az idő.

Zaman değişti.

Változnak az idők.

Zaman harcamayacağım.

Nem fogok időt vesztegetni.

Zaman azalıyor.

- Fogy az idő.
- Elfogy az időnk.

Zaman kaybettin.

Időt vesztettél.

Zaman sınırlı.

Az idő korlátozott.

Her zaman.

Bármikor.

Ne zaman?

Mikor?

Zaman istiyorum.

Időt kérek.

Zaman yok.

Nincs idő.

Zaman değerlidir.

Drága az idő.

Zaman uçar.

Megy az idő!

Zaman tükeniyor.

Fogy az idő.

O zaman zaman hâlâ bana yazıyor.

- Időről időre még ír nekem.
- Néha-néha még ír nekem.
- Olykor-olykor még ír nekem.

- Zaman akıp gidiyor.
- Zaman geçip gitmekte.

Fogy az idő.

Tom hâlâ zaman zaman beni arar.

Tom még mindig felhív időnként.

- Zaman çok çabuk geçti.
- Zaman uçtu.

- Elszállt az idő.
- Elszaladt az idő.

Tom, hala zaman zaman bana yazar.

Tom időről időre ír még nekem.

- Ne zaman evlendin?
- Ne zaman evlendiniz?

- Mikor házasodtál meg?
- Mikor házasodtál?

O hâlâ zaman zaman beni arar.

- Olykor-olykor még felhív engem.
- Időről időre még felhív engem.
- Néha-néha még felhív engem.

Fibonacci sayıları doğada zaman zaman görünür.

A Fibonacci-számok néha felbukkannak a természetben.

- Ne zaman varırsın?
- Ne zaman ulaşırsın?

Mikor érkezel?

- Ne zaman varacağız?
- Ne zaman varırız?

- Mikor érkezünk?
- Mikor leszünk ott?

- Ne zaman doğdun?
- Ne zaman doğdunuz?

Mikor születtél?

- Ne zaman gelecekler?
- Ne zaman varacaklar?

Mikor érkeznek?

- Canın istediği zaman ye.
- Ne zaman istersen o zaman ye.

Egyél bármikor, amikor szeretnél!

- Canın ne zaman istiyorsa o zaman ye.
- Ne zaman istersen ye.
- İstediğiniz zaman yiyin.

Egyél, amikor akarsz!

- Ne zaman toplanabiliriz?
- Ne zaman buluşabiliriz?
- Ne zaman bir araya gelebiliriz?

Mikor tudunk összejönni?

- Ne zaman geri döneceksin?
- Ne zaman döneceksin?

Mikor térsz vissza?

- Her zaman hazırım.
- Ben her zaman hazırım.

Mindig készen állok.

Tom zaman zaman bana bir şeyler verir.

Tom időről időre ad nekem dolgokat.

- İstediğiniz zaman gidin.
- Ne zaman istersen git.

Menj, amikor csak akarsz.

- Ne zaman geri dönüyorsun?
- Ne zaman geliyorsun?

- Mikor jössz vissza?
- Mikor jöttök vissza?

- O ne zaman doğdu?
- Ne zaman doğdu?

Mikor született?

- Ne zaman yiyeceksin?
- Ne zaman yemek yiyeceksin?

Mikor eszel?

- Ne zaman eve geldin?
- Ne zaman içeriye geldin?
- İçeri ne zaman girdin?

- Mikor jöttél be?
- Te mikor jöttél be?

Hasta olduğumuz zaman

Amikor betegek vagyunk,

Doğru zaman şimdi.

most a megfelelő módszer.

Çoğu zaman başaramayacaksınız.

Többnyire tévedünk.

Elbette zaman aldı --

Eltartott valameddig –

Yollarımız kesiştiği zaman,

a rendszerjavító intézkedések után,

Uzun zaman oldu!

Régóta nem láttuk egymást!

Bana zaman verin.

Adj időt!

Ne zaman gelirsin?

Mikor jössz?

Ne zaman yiyelim?

Mikor együnk?

Ne zaman yatarsın?

Mikor fekszel?

Ne zaman gidiyorsun?

Hánykor mész el?

Ne zaman boşsun?

Mikor érsz rá?

Bu zaman alıcı.

Ez időigényes.

Uzun zaman önceydi.

Ez évekkel ezelőtt volt.

Boşa zaman harcıyoruz.

- Az időnket fecséreljük.
- Pazaroljuk az időnket.
- Vesztegetjük az időnket.

Hâlâ zaman var.

Van még idő.

Ne zaman geldin?

Mikor jöttél?

Bu zaman alır.

- Ez időbe telik.
- Ez időt vesz igénybe.

Ne zaman varacağız?

Mikor érünk oda?

Zaman kavramını yitirdim.

Elvesztettem az időérzékemet.

Her zaman kazanamazsın.

Nem nyerhetsz mindig.

Hepimiz zaman kaybediyoruz.

Mindannyian vesztegetjük az időt.

Haydi, zaman kaybediyorsun.

De tényleg, csak az idődet pocsékolod.

Biraz zaman alabilir.

- Eltarthat egy ideig.
- Eltarthat.

Uzun zaman olabilir.

Ez hosszú idő is lehet.

Değişim zaman alacaktır.

A változáshoz idő kell.

Ne zaman evleneceksin?

Mikor házasodsz meg?

Ne zaman biter?

Mikor van vége?

Ne zaman öğreneceksin?

Mikor tanulod meg ezt végre?

Ona zaman verin.

Adj neki időt!

Zaman çabuk geçer.

Az idő gyorsan múlik.

İstenmediğim zaman biliyorum.

Meg tudom állapítani, mikor nem látnak szívesen.

Biraz zaman kazan.

Fordíts rá időt.

Toplantı ne zaman?

Hánykor van a találkozó?

Tıraş zaman alır.

A borotválkozáshoz idő kell.

Ne zaman gidebiliriz?

Mikor indulhatunk?

Ne zaman başlayabiliriz?

Mikor kezdhetünk?

Ne zaman başladın?

Mikor kezdted?

Ne zaman gideceksin?

Mikor mész?

Çok zaman var.

Bőven van időnk.

Onlar zaman kazanıyordu.

Időt szereztek maguknak.

Ona zaman vermeliyiz.

Időt kell adni neki.