Translation of "Eğlenmeye" in English

Eğlenmeye çalışmalısın.

You should try to enjoy yourself.

Eğlenmeye git.

Go have fun.

Eğlenmeye başlıyorum.

I'm beginning to enjoy myself.

Sadece eğlenmeye çalışalım.

Let's just try to have a good time.

Biraz eğlenmeye çalış.

Try to have some fun.

Sadece eğlenmeye çalışıyorum.

I'm just trying to have a good time.

Biraz eğlenmeye gidelim.

Let's go have some fun.

Eğlenmeye ihtiyacımız vardı.

We needed to have fun.

Şimdi eğlenmeye git.

Now go have fun.

Yarın eğlenmeye çalışacağım.

I'll try to have fun tomorrow.

Buraya eğlenmeye geldim.

I came here to have fun.

Ben sadece eğlenmeye çalıştım.

I just tried to have fun.

Sadece biraz eğlenmeye çalışıyorum.

I'm just trying to have a little fun.

Bu gece eğlenmeye çalış.

Try to have fun tonight.

Sadece buraya eğlenmeye geldim.

I just came here to have fun.

Burada eğlenmeye çalıştığımızı görmüyor musun?

Can't you see we're just trying to have a good time here?

Arkadaşlarım ve ben bugün eğlenmeye gidiyoruz.

My friends and I are going out today.

Bu aptaldan kurtulup biraz eğlenmeye ne dersiniz?

What do you say we ditch this bozo and have some fun?

Bu gece en az bir kez eğlenmeye çalış.

Try to have fun at least once tonight.

- Hoşça vakit geçirmeye çalışalım.
- Eğlenmeye çalışalım.
- İyi vakit geçirmeye çalışalım.

Let's try to have a good time.

Mizah, eğlenmeye yol açan, komik, gülünç veya aykırı bir nitelik olarak tanımlanır.

Humor is defined as comic, absurd, or incongruous quality causing amusement.

Her şahsın dinlenmeye, eğlenmeye, bilhassa çalışma müddetinin makul surette sınırlandırılmasına ve muayyen devrelerde ücretli tatillere hakkı vardır.

Everyone has the right to rest and leisure, including reasonable limitation of working hours and periodic holidays with pay.