Translation of "çalışmalısın" in English

0.014 sec.

Examples of using "çalışmalısın" in a sentence and their english translations:

Çalışmalısın.

- You must do work.
- You must work.

Dinlenmeye çalışmalısın.

- You need to try to relax.
- You should try to relax.

Eğlenmeye çalışmalısın.

You should try to enjoy yourself.

Sen çalışmalısın.

You ought to study.

- Daha fazla ders çalışmalısın.
- Daha çok çalışmalısın.

You must study more.

Daha çok çalışmalısın.

You should study more.

Çok sıkı çalışmalısın.

You need to work very hard.

Onu görmeye çalışmalısın.

You should try to see it.

Biraz uyumaya çalışmalısın.

- You should try and get some sleep.
- You should try to get some sleep.

Durumundan yararlanmaya çalışmalısın.

You should try to make the most of your opportunities.

İngilizceyi sıkı çalışmalısın.

You must study English hard.

Tom'dan kaçınmaya çalışmalısın.

You should try to avoid Tom.

Çok endişelenmemeye çalışmalısın.

You should try to not worry so much.

Tom'la konuşmaya çalışmalısın.

You should try to talk with Tom.

Her gün çalışmalısın.

- You have to study every day.
- You must study every day.

Sen gençken çok çalışmalısın.

You should work hard while you are young.

Bunu kendin anlamaya çalışmalısın.

You should try to figure it out for yourself.

Sen sadece sıkı çalışmalısın.

You have only to study hard.

Çok daha sıkı çalışmalısın.

You must study much harder.

Her gün İngilizce çalışmalısın.

You must study English every day.

Daha iyi davranmaya çalışmalısın.

You should try to behave better.

Komşularınla iyi geçinmeye çalışmalısın.

- You should try to get along with your neighbours.
- You should try to get along with your neighbors.

Gelirine göre yaşamaya çalışmalısın.

You should try to live within your income.

Daha fazla ders çalışmalısın.

You must study more.

Tom'a yardım etmeye çalışmalısın.

You should try to help Tom.

Sanırım biraz daha çalışmalısın.

I think you should work a little harder.

Biraz Fransızca öğrenmeye çalışmalısın.

You should try to learn a little French.

Daha çok Fransızca çalışmalısın.

You should study French harder.

Sen daha hızlı çalışmalısın.

- You must work faster.
- You have to work faster.

Mutsuz geçmişini unutmaya çalışmalısın.

You should try to forget your unhappy past.

Kendi yiyeceğini yetiştirmeye çalışmalısın.

You should try growing your own food.

Sanırım daha çok çalışmalısın.

I think you should study harder.

Ona yardım etmeye çalışmalısın.

- You should try to help him.
- She should try to help him.

Daha çok Japonca çalışmalısın.

You have to study Japanese harder.

Daha çok İngilizce çalışmalısın.

You should study English harder.

İnsanlığın çıkarları için çalışmalısın.

You should work in the interests of humanity.

Tom ile tanışmaya çalışmalısın.

You should try to meet with Tom.

- Sıkı çalışmalısın.
- Sıkı çalışman gerekiyor.

You should work hard.

Başarısız olmamak için çok çalışmalısın.

You must work hard in order not to fail.

Başarılı olmak için çok çalışmalısın.

If you are to succeed, you must work hard.

Sınavında başarılı olacaksan, sıkı çalışmalısın.

If you are to succeed in the exam, you must study hard.

Sanırım biraz daha çok çalışmalısın.

I think you need to study a little harder.

- Çok çalışmalısın.
- Çok çalışmak zorundasın.

You have to study hard.

Sınavı geçmek istiyorsan çok çalışmalısın.

You'll have to work hard if you want to pass the exam.

Tom'un nasıl hissettiğini anlamaya çalışmalısın.

You must try to understand how Tom feels.

Başarılı olmak istiyorsan, çok çalışmalısın.

- You must work hard if you want to succeed.
- You have to work hard if you want to succeed.

Ürünlerini çevrim içi satmaya çalışmalısın.

You should trying selling your products online.

Kız kardeşinin çalıştığı gibi çalışmalısın.

You should study like your sister does.

- Çabuk çalışmalısın.
- Çabuk çalışman gerekiyor.

You need to work fast.

Başarısız olmayasın diye çok çalışmalısın.

You must study hard lest you fail.

Daha fazla dil bilgisi çalışmalısın.

You must study grammar more.

Üniversiteye girmek için çok çalışmalısın.

You should study hard in order to enter university.

Tom'a daha çok benzemeye çalışmalısın.

You should try to be more like Tom.

Çok çalışmalısın ve çok şey öğrenmelisin.

You must study hard and learn many things.

Eğer başarılı olacaksan daha çok çalışmalısın.

If you are to succeed, you must work harder.

Artık çalışmalısın, makinene geri gitmen gerekir.

You should work now, you should go back to your machine.

Her zaman elinden geleni yapmaya çalışmalısın.

You should always try to do your best.

Belki gelecek sefer daha çok çalışmalısın.

Maybe you should study harder next time.

Zamanını en iyi şekilde kullanmaya çalışmalısın.

You should try to optimize your time.

Sınavı geçmek istiyorsan ciddi olarak çalışmalısın.

You should study seriously if you want to pass the exam.

Her zaman sağlıklı yiyecek yemeye çalışmalısın.

You should always try to eat healthy food.

Sınıfınla aynı düzeye gelmek için çok çalışmalısın.

You have to study hard to catch up with your class.

Bir üniversite öğrencisi olduğundan, daha fazla çalışmalısın.

Now that you're a college student, you should study harder.

- Daha fazla çalışmalısın.
- Daha fazla çalışmak zorundasın.

You have to study more.

Belki bir seferde bir şey yapmaya çalışmalısın.

Perhaps you should try doing one thing at a time.

Bu gece biraz daha erken yatmaya çalışmalısın.

You should try to get to bed a bit earlier tonight.

Her gün yeni bir şey öğrenmeye çalışmalısın.

You should try to learn something new every day.

Sanırım Tom'u araba kullanmaya ikna etmeye çalışmalısın.

I think you should try to persuade Tom to drive.

Kayıp zamanı telafi etmek için daha sıkı çalışmalısın.

You have to work harder to make up for lost time.

- Gerçekten daha çok çalışmalısın.
- Gerçekten daha çok çalışman gerekiyor.

You really ought to study harder.

Çıkmak için kendi yaşına daha yakın birini bulmaya çalışmalısın.

You should try to find somebody closer to your own age to date.

- Daha okunaklı yazmaya çalışman lazım.
- Daha okunaklı yazmaya çalışmalısın.

You should try to write more legibly.

Yeni bir sayfa açmalısın ve mümkün olduğu kadar çok çalışmalısın.

You must turn over a new leaf and work as hard as possible.

Bir yabancı dili öğrenmek istiyorsan mümkün olduğu kadar çok çalışmalısın.

If you want to master a foreign language, you must study as much as possible.

- Sınavı geçmek istiyorsan ciddi olarak çalışmalısın.
- Sınavı geçmek istiyorsanız, ciddi bir şekilde çalışmalısınız.

You should study seriously if you want to pass the exam.

- Evliliğini kurtarmak adına çaba sarf etmen gerek.
- Evliliğini kurtarmak için uğraşmalısın.
- Evliliğini kurtarmak için çalışmalısın.
- Evliliğini kurtarmak için çalışmak zorundasın.
- Evliliğini kurtarmak için çalışman gerekiyor.

You need to work on saving your marriage.