Translation of "Duyarlı" in English

0.009 sec.

Examples of using "Duyarlı" in a sentence and their english translations:

Sıradaki: duyarlı.

Next: sensual.

Duyarlı ol!

Be sensible.

Bu duyarlı.

This is sensitive.

Tom duyarlı.

Tom is sensitive.

Tom çok duyarlı.

Tom is very sensitive.

Eleştiriye çok duyarlı.

He is very sensitive to criticism.

İnsanlar duyarlı yaratıklardır.

Humans are sentient beings.

Sadece duyarlı ol.

Just be sensitive.

Onlar duyarlı kızlar.

They are sensible girls.

O çok duyarlı.

It's very sensitive.

Tom laktoza duyarlı.

Tom is lactose intolerant.

Tom duyarlı, değil mi?

Tom is sensitive, isn't he?

Bilirsiniz işte kadınlara karşı duyarlı

sensitive to women,

Bir çok insan duyarlı tabi

A lot of people are sensitive

Ben aksine duyarlı bir adamdır.

Ben, if anything, is a sensible man.

Adam ölüm cezasına karşı duyarlı.

The man is liable to the death penalty.

Eleştiriye karşı çok duyarlı olma.

Don't be so sensitive to criticism.

Tom çok duyarlı bir kişidir.

Tom is a very sensitive person.

O genç, duyarlı bir ergen.

She's a young, impressionable teenager.

O genç, duyarlı bir delikanlı.

He's a young, impressionable teenager.

Tom duyarlı davranıyor, değil mi?

Tom is being sensible, isn't he?

Senin ihtiyaçlarına duyarlı olmaya çalışıyorum.

I'm trying to be sensitive to your needs.

Çok duyarlı bir cildim var.

I have very sensitive skin.

Tom son derece duyarlı biridir.

Tom is a highly sensitive person.

Bir kadının en duyarlı organı klitoristir.

The clitoris is the most sensitive organ of a woman.

O onların duyarlı varlıklar olmadıklarını düşünüyor.

He thinks that they are not sentient beings.

Tom çok duyarlı davranıyor, değil mi?

Tom is being very sensible, isn't he?

Tom soğuğa karşı duyarlı, değil mi?

Tom is sensitive to the cold, isn't he?

Çok duyarlı bir adamsın, değil mi?

You're a very sensitive guy, aren't you?

Her duyarlı yaratık şefkati hak ediyor.

Every sentient creature deserves compassion.

Laktoza duyarlı olduğunu neden bana söylemedin?

- Why didn't you tell me you were lactose intolerant?
- Why didn't you tell me that you were lactose intolerant?

Duyarlı bir varlık olduğumu nasıl biliyorsun?

How do you know I'm a sentient being?

Duyarlı bir varlık olduğunu nasıl biliyorum?

How do I know you're a sentient being?

Eğer algin bu ışığa duyarlı kısmını klonlarsak

If we clone this light-sensitive part of the algae

Bunu yaşamak istemiyorsanız lütfen duyarlı olalım lütfen

If you don't want to experience this, please be sensitive.

Hayvanlara saygı gösterelim çünkü onlar duyarlı varlıklardır.

Let's respect the animals, because they are sentient beings.

O utangaç, güvensiz, aşırı duyarlı bir kız.

She is a shy, insecure, overly sensitive girl.

Bu duyarlı bir varlık, tıpkı senin gibi.

It's a sentient being, just like you.

Düşük ışığa duyarlı kameralar Mumbai sokaklarında kol gezen...

Low-light cameras reveal the powerful predators...

Mary ışığa karşı duyarlı olduğundan güneş gözlüğü takıyor.

Mary is sensitive to light, so she wears sunglasses.

Gözlerindeki, ışığa duyarlı hücrelerden oluşan yatay hatla ufku tararlar.

They have a horizontal band of light-sensitive cells... for scanning the horizon.

İnsanlar bana tembel diyordu, ama şimdi birden duyarlı vatandaş oldum.

People used to call me lazy, but now all of a sudden I'm a responsible citizen.

Gecenin bir yarısı. Düşük ışığa duyarlı kameralar çarpıcı bir görüntü yakalıyor.

In the dead of night, low-light cameras reveal a remarkable sight.

Ben ısıya duyarlı olduğum gibi, yaz aylarında klima olmadan rahatça yaşayamam.

As I'm sensitive to heat, I can't live comfortably without air-conditioning in summer.

- Sami çok duyarlı bir adamdı.
- Sami çok cana yakın bir adamdı.

Sami was a very affable guy.

Isıya duyarlı kamera daha yükseklerde, karanlıkta saklanan bir başka avcıyı ortaya çıkarıyor.

Higher up, a heat-sensitive camera reveals another hunter hiding in the darkness.

Bir İngiliz olarak, o, İngiliz ve Amerikan kullanımı arasındaki farklara özellikle duyarlı.

As an Englishman, he is particularly sensitive to the differences between English and American usage.

O gerçekten ısıya duyarlı ve ben soğuğa duyarlıyım. Yatak odamız hakkında ne yapmalıyız?

He's really sensitive to heat and I'm sensitive to the cold. What should we do about our bedroom?

O, yaşayan türlerin en güçlüsü değil, en zekisi değil fakat değişmek için en duyarlı olanıdır.

It is not the strongest of the species that survives, not the most intelligent, but the one most responsive to change.

Biz koyu tenli insanlardan daha kolayca yanan mavi gözlü kırmızı saçlı kimselerin güneş ışığına karşı duyarlı olduğunu hepimiz biliyoruz.

We all know that blue-eyed red-heads are sensitive to sunshine, burning more readily than darkskinned people.