Translation of "Karşı" in Arabic

0.010 sec.

Examples of using "Karşı" in a sentence and their arabic translations:

- Sigara içmeye karşı mısınız?
- Sigaraya karşı mısın?

هل تعارض التدخين؟

Dış dünyaya karşı

بالنسبة للعالم الخارجي،

Karşı koymak imkansız

من المستحيل مقاومة

Ve İspanyollara karşı

على الإسبان.

Kurallara karşı geldin.

- أنتَ كسرتَ القواعد.
- أنتِ كسرتِ القواعد.

Her ihtimale karşı.

فقط في حالة.

Kürtaja karşı mısınız?

هل انت ضد الاجهاض ؟

Kurallara karşı gelmemelisin.

لا ينبغي أن تخرق القواعد.

Neden uyarılara karşı dirençliyiz?

لماذا نقوم بمقاومة هذه التحذيرات؟

Bunlara karşı dikkatli olmalısınız.

‫عليك أن تحترس منه.‬

Bir yatırımcının, girişimciye karşı

عندما نرى أو نسمع مستثمرًا

Ve zorluklara karşı gelmiş.

والنهوض ضد الشدائد،

Interneti iyileştirmeye karşı çıktı.

لأن المستخدمين سبق ووافقوا على الشروط والأحكام.

Insanoğlunun çıkarlarına karşı faaliyette.

تعمل ضد مصالح البشرية.

Soygunculuğa karşı koruma altında

فهي مؤمنة ضد السرقة،

Ama yolun karşı tarafında.

‫لكنه على الجانب الآخر من الطريق.‬

Faşizme karşı hakkımızı istiyoruz!

نريد حقنا ضد الفاشية!

Size karşı büyü yapabilirdi

يمكن أن يتكلم ضدك

Karşı ezici zaferine saldırdı .

على البروسيين في يينا.

Prusyalılara karşı harekete geçti

العام التالي.

Sizler karşı tarafa geçerken

وبينما تشقون طريقكم على الجانب الآخر،

Karşı isyancıları desteklemek için

وذلك للتوصّل إلى البحر الأسود

Özellikle vahşi hayvanlara karşı.

‫وبالأخص تجاه المخلوقات البرية.‬

Karşı koymanın faydası yok.

لن تستفيد من المقاومة فلا تحاول.

Birbirimize karşı dürüst olalım.

دعونا نكون صادقين معَ بعض.

Ebeveynlerinize karşı nazik olun.

كن مؤدباً مع والديك.

Karşı tarafa doğru bağıracaksın.

ستصيح باتجاه الطرف المقابل.

Onların hepsi bana karşı.

إنهم كلهم ضدي.

Gripe karşı aşı oldum.

طُعِّمتُ من الإنفلونزا.

Herkese karşı çok samimiydi.

كان لطيفًا جدًّا مع الجميع.

Ben kimseye karşı değilim.

أنا لست ضد أي شخص.

Güçsüzler, güçlülere karşı korunmalıdır.

يجب أن يحمى الضعفاء من ظلم الأقوياء.

Kötülüğe karşı birlikte dayanıyoruz.

نقف متحدين ضد الشر.

Tarihi kişilik, Leon Spinks'e karşı.

التاريخي ضد ليون سبينكس

Yine birilerine karşı dobra olamayacağımı,

مرة أخرى ، لا أستطيع أن أكون مستقيمة ضد شخص ما

Bilirsiniz işte kadınlara karşı duyarlı

رقيق مع النساء،

İnsanlara karşı kibar ve sıcakkanlıydı,

‫كان لطيفاً جداً وودوداً مع البشر،‬

Ama belirsizlik ile karşı karşıyaydım

ولكني قوبلت بالشك

Onlara karşı olabildiğimizce insancıl olacağız

سنعامله بأقصى ما يمكن من الإنسانية،

Ama kendinize karşı dürüst olmalısınız.

لكن عليكم أن تكونوا صادقين مع أنفسكم.

Birlikte iklim değişikliğine karşı savaşmalı,

لمكافحة تغير المناخ معا

Yani, yerçekimi kuvvetine karşı koyuyorlar.

أقصد أنهم يتحدون قوة الجاذبية،

Dile karşı bir içgüdümüz var,

لدينا غريزة للغة

Aslında insanoğlunun karşı karşıya kaldığı

في الحقيقة، هناك إنجازات في السعي،

Belli gruplara karşı duyduğumuz nefret

بسبب من يكونون أو ما يعتقدون

Karşı Haçlı seferi çağrısı yapmasıdır

ضد العثمانيين إلى تخفيف بعض الضغط على والاشيا

...midesini doldurma fırsatına karşı koyamıyor.

‫فرصة التزود بالطعام مغرية.‬

Karşı koyacak hiçbir şey yok

لا شيء يقاوم

Gemiler bu akıntıya karşı koyamıyor

لا يمكن للسفن مقاومة هذا التيار

Tanrı'nın kurallarına karşı geldiği için

لأنه مخالف لقواعد الله

Şiddetli bir krizle karşı karşıyayız.

- نحن نواجه كارثة كبيرة.
- نحن بصدد كارثة عنيفة.
- إننا نواجه أزمة ضخمة.

Onu sana karşı döndüren nedir?

ما الذي قلبها عليك؟

Dolar, yen'e karşı değer kaybetti.

نقصت قيمة الورقة الخضراء ضد اليان.

O, herkese karşı cana yakındır.

هي لطيفة مع الجميع.

Komitenin çoğunluğu plana karşı idi.

أغلبية اللجنة كانت معارضةً للخطة.

Hadi akıma karşı yüzmeye çalışalım.

لنحاول السباحة في الاتجاه المعاكس للتيار.

Kadınların ezilmesine karşı mücadele etmeliyiz.

علينا الكفاح ضد اضطهاد المرأة.

O, bu projeye karşı çıkıyor.

- هو يعارض هذا المشروع.
- هو ضدّ هذا المشروع.

O, bu girişime karşı çıkıyor.

- هو يعارض هذه المبادرة.
- هو ضدّ هذه المبادرة.

Bu, kurallara karşı değil mi?

أليس هذا مخالفا للقواعد؟

O asla ebeveynlerine karşı gelmez.

هو لا يخالف أبدا رأي والديه.

Leyla karşı konulmaz hale geldi.

أصبحت ليلى جذّابة بشكل لا يقاوم.

Tom bu hastalığa karşı bağışıktır.

توم لديه مناعة من ذلك المرض.

- Sami, Leyla'ya karşı bir rapor hazırladı.
- Sami, Leyla'ya karşı bir şikayette bulundu.

قدّم سامي شكوى ضدّ ليلى.

Izleyicilerin size karşı olan düşmanlığıyla orantılı.

متناسبة طرديًا مع كره الجمهور لك،

Karşı çıkan herkes kötü olarak görülürdü.

وأي شخص عارض هذا كان من الأشرار.

Hip-hop, uyuşturucuya karşı savaşı destekleyebilirdi.

الهيب هوب نمي لأنه كان ضد المخدرات.

Karşı çıkmak için hasta savunucularıyla çalıştı.

لأن أسعار الأدوية كانت فوق المتناول.

Ama kahraman bu kargaşaya karşı koyacak,

لكن سيثور البطل ضد هذه الفوضى،

Plastiği desteklememe karbona karşı olmakla aynı

ومحايدة البلاستيك مثل محايدة الكربون.

Düğme mercan kaçamaz... ...ama karşı koyabilir.

‫لا يمكن للمرجان المستدير الهرب،‬ ‫لكن يمكنه المقاومة...‬

Hayata karşı büyük bir şefkat duyuyorum.

تجعلني أشعر برقّة الحياة.

Hemfikir olmadığım görüşlere karşı bağışıklık kazandırdığıydı,

مما يجعلني في مأمن من وجهات النظر التي _ لا أتفق بالضرورة معها

Hristiyanlara karşı kin ve nefretle bakmak

النظر إلى المسيحيين بالحقد والكراهية

Türkiye'de artık bu virüsle karşı karşıya.

يواجه هذا الفيروس الآن في تركيا.

Virüse karşı bütün önlemleri biz almıştık

اتخذنا جميع الاحتياطات ضد الفيروس

Hiç istenmeyen tabloyla karşı karşıya kalacağız

سنواجه صورة غير مرغوب فيها

Hayata karşı inanılmaz bir iştahım vardı,

لدي شهية ضخمة للحياة،

Hıristiyanlara karşı bir savunma noktası oluşturmayı

بهدف خلق دولة عازلة أخرى ضد المسيحيين،

Yeni bir salgınla mı karşı karşıyayız?

فهل نحن امام وباءٍ جديد?

Sen bana karşı çok fazla naziksin.

- أنت لطيفٌ جداً معي.
- أنت لطيفٌ للغاية معي.

Yabancı işçilere karşı bir önyargım yok.

ليست لدي أحكام مسبقة ضد العمال الأجانب.

Ülke komşusu karşı savaş ilan etti.

أعلنت تلك الدولة حربا ضد جارتها.

Çok sayıda iyi sporculara karşı yarıştı.

تنافست مع العديد من الرياضيين ذوي المستوى الجيد.

Yerliler topraklarını istilacılara karşı savunmak zorundalar.

على السكان الأصليين أن يدافعوا عن أرضهم ضد الغازين.

Senin vasiyetine karşı bir şey yapmayacağız.

لن نقوم بشيء لا ترضاه.

Bugünlerde herkesin çiçeğe karşı bağışıklığı var.

عند كل الناس مناعةٌ من الجدري اليوم.

Tom öğrencilerine karşı yeterince otoriter değildir.

توم ليس صارماً بما فيهِ الكفاية مع طلابه.

Fadıl, Leyla'nın tehlikeli yollarına karşı kördü.

لم يكن فاضل يأبه لتصرّفات ليلى الخطيرة.

- İnsan cildi sıcaklık değişikliklerine karşı çok duyarlıdır.
- İnsan cildi sıcaklık değişimlerine karşı çok hassastır.

بشرة الإنسان حساسةٌ جدا للتغير في الحرارة.

Bu standartlara karşı savaşan, başkaldıran herkes de

وأي شخص يحاربها أو يكون ضدها

Bunu, FBI'ın uyuşturucu fonlamasına karşı çıkması izledi

وقد تٌبع بمحاربة منظمة الاف بى أي للمخدرات،

Alabora olma ihtimaline karşı hazırlıklı olmak için

ولكي نكون جاهزين في حال انقلبنا،

Ve kendilerini karşı görüşün rakibi olarak tanımlarlar.

والتي يظهرون بها أنفسهم ضد مخالفيهم في المسألة مثار الجدال.

İklim değişikliğine karşı küresel savaşa önderlik etmeleri.

قيادة المعركة العالمية ضد تغير المناخ.

Ama milletime karşı sorunluluklarım her zaman öncelikliydi.

لكن كانت التزاماتي نحو أمتي في المقدمة دومًا.

Vlad'ın yönetiminin düşmanı olanlara karşı katliam gerçekleştirdi.

مما أدى إلى وقوع مجازر في المجتمعات التي تؤوي العديد من منافسي فلاد على التاج

Karşı karşıya gelirlerse toy yavrusu hayatından olabilir.

‫قد تتسبب المواجهة في مقتل جروها الصاخب.‬