Translation of "Karşı" in Chinese

0.007 sec.

Examples of using "Karşı" in a sentence and their chinese translations:

Kanunlara karşı gelme.

你別犯法。

Kurallara karşı geldin.

你触犯了规则。

Onlara karşı koymadım.

我没跟他们发生冲突。

Tatlılara karşı koyamam.

我抵抗不了甜食的诱惑。

Katile karşı öfkeyle doldurulduk.

我們對殺人犯感到悲憤填膺。

Oraya gitmeye karşı uyarıldım.

我已經被警告過不要去那裡。

Günaha karşı boyun eğmemelisin.

你不應該屈服在誘惑之下。

İrademe karşı beni gönderdi.

他讓我違背了我的意願。

Başkalarına karşı nazik olun.

对他人要友善。

Diğerlerine karşı kibar olmalısın.

对其他人你应该和善一点。

Diğerlerine karşı nazik ol.

对他人要友善。

O, çocuklarına karşı sertti.

他对自己的孩子很严格。

Ona karşı tavrım değişti.

我对他的态度变了。

Lincoln köleliğe karşı idi.

林肯反對奴隸制度。

O, ırkçılığa karşı çıkar.

他反对种族歧视。

Tom herkese karşı sıcak.

汤姆对每个人都很友好。

Uykuya karşı mücadele ettim.

我在對抗睡魔。

Komşularına karşı iyi olmalısın.

你应该对邻居好点。

Benim görüşüm karşı yönde.

我的看法相反。

Tekne akıntıya karşı gidiyor.

船逆流航行。

Tom bana karşı iyidir.

Tom對我很好。

Ann'e karşı nazik olun.

善待安。

Herkese karşı çok samimiydi.

他對每個人都非常友善。

Okulumuz nehrin karşı tarafındadır.

我們學校在河的對面。

Hayvanlara karşı zalim olmayın.

不要虐待动物。

Ona karşı nazik ol.

对她好点。

Isıya karşı çok duyarlıyım.

我對熱氣很敏感。

Tom bana karşı samimi.

湯姆對我友好。

Tom'a karşı sabrımı yitirdim.

我对汤姆失去了耐心。

Hepimiz hata yapmaya karşı yükümlüyüz.

我們都會犯錯。

Nehirde akıntıya karşı kürek çektik.

我們在河裏划著船逆流而上。

Herkes tutukluya karşı sempati gösterdi.

每个人都对囚犯表示同情。

O herkese karşı çok nazikti.

她对大家都很亲切。

O, ona karşı çok samimi.

他对她非常友好。

Caddenin karşı tarafında karşımızda yaşar.

他住在我們街對面。

- Kurallara uy.
- Kanunlara karşı gelme.

你別犯法。

Çocuklara karşı çok sert olma.

别对孩子们这么凶。

- Karşı koymaktan vazgeç!
- Direnmeyi bırak!

停止抵抗!

Onun evi nehrin karşı tarafındadır.

- 她的房子在河的另一边。
- 她的家在河对岸。

Irk ayrımcılığına karşı mücadele etti.

他反對種族歧視。

- O karşı koymadı.
- O direnmedi.

他没反抗。

Onlar istilacılara karşı ülkelerini savundular.

他们抵御入侵者,保卫了国家。

Onlar bana karşı çok nazik.

他們都對我很好。

Küçük hayvanlara karşı kibar ol.

善待小動物。

Üniversiteye karşı bir özlem hissediyorum.

我对于上大学有一种渴望。

Biz zamana karşı mücadele ediyoruz.

我們在跟時間鬥爭。

O bana karşı iyi davranır.

他对我很好。

Yaşlı insanlara karşı nazik olun.

善待老人。

Sigaraya karşı bir kampanya başlattık.

我們開始了一個反對吸煙運動。

Sincap kuvvetli rüzgara karşı ilerledi.

松鼠在前面頂著強風。

Japonların tanıdıkları kişilere karşı nazik oldukları fakat tanımadıklarına karşı oldukça soğuk oldukları söylenmektedir.

據說日本人對認識的人親切,對不認識的人卻是十分冷淡。

Yabancı işçilere karşı bir önyargım yok.

我对外籍员工没有偏见。

Gemi güçlü rüzgara karşı yavaş ilerledi.

這艘船逆風而行緩慢前進。

O başkalarına karşı nazik olmamı söyledi.

他叫我对别人好一点。

Oturanların yarısından fazlası plana karşı çıkıyor.

有過半數的居民反對這個計劃。

Soğuğa karşı kalın bir ceket giyiyordu.

她穿著一件厚外套以防止冷。

O, her zaman bana karşı naziktir.

他总是对我很亲切。

Yağmur yağma ihtimaline karşı ceketini al.

带上你的外套以防下雨。

Onlar Darwin'in evrim teorisine karşı çıkıyorlar.

他們反對達爾文的進化論。

O tembel insanlara karşı çok serttir.

他對懶惰的人很嚴厲。

Onun yabancılara karşı bir önyargısı var.

他对外国人有偏见。

Neden bana karşı bu kadar cimrisin?

你为什么对我这么小气?

Diş hekimi, hastaya karşı çok kibardır.

牙医对病人很客气。

Bugünlerde herkesin çiçeğe karşı bağışıklığı var.

現今每個人都對天花免疫了。

Bize karşı samimi ve yardımımızı istiyor.

他对我们很好,也要我们的帮助。

Hiç kimse ona karşı oy kullanmadı.

没有人投反对票。

Üç kişi fikre karşı oy kullandı.

有三票反对这主意。

Yani, Çin ulusuna karşı daha anlayışlıyım.

也就是說,我更加地了解了中國。

Onun yaşamı, zamana karşı bitmeyen bir yarıştır.

他一辈子都在和时间赛跑。

Kürtajı destekliyor musun yoksa karşı mı çıkıyorsun?

你支持还是反对堕胎?

Bu planı onaylıyor musun yoksa karşı mısın?

你赞成还是反对这个计划?

Tom her zaman bana karşı çok nazikti.

汤姆对我一直很好。

Avustralya karşı olan dünkü maçı izledin mi?

昨天你看了和澳大利亚的比赛吗?

Sana karşı başından sonuna kadar dürüst olacağım.

我始终对你毫无保留。

Nakliyatın gecikme ihtimaline karşı özel gecikme sigortamız var.

万一船运迟了,我们有特别的迟到保险。

Yağmur yağma ihtimaline karşı bir şemsiye almayı unutma.

如果下雨的話,別忘了帶把傘。

Bire karşı on bir saate kadar hava açılacak.

天氣八成在一個小時之內就會放晴。

Onlar birbirlerine karşı üstünlük sağlamak için çok uğraştılar.

他們很努力地超過對方獲得優勢。

- Irksal ayrımcılığa karşı çıktı.
- O ırksal ayrımcılığa karşıdır.

他反对种族歧视。

Prezervatifler cinsel yolla bulaşan hastalıklara karşı koruma sağlar.

避孕套可以預防性傳播疾病。

- Herkes benim görüşüme saldırdı.
- Herkes benim fikrime karşı çıktı.

每個人都抨擊我的意見。

Fin insanlarının çoğu Çinli insanlara karşı çok arkadaş canlısıdır.

绝大多数芬兰人对中国人非常友好。

- Onun evi nehrin karşı tarafında.
- Onun evi caddenin karşısındadır.

他的房子在街對面。

"Günümüzde kendini kitle imha silahlarına karşı korumak mümkün değildir."

如今要保护自己不受大规模杀伤性武器的伤害是不可能的。

Bu tarz bir insana karşı kibar olmaya gerek yok.

对这种人,用不着客气。

- Herhangi bir ilaca karşı alerjin var mı?
- Sana dokunan herhangi bir ilaç var mı?
- Herhangi bir ilaca karşı alerjiniz var mı?

你對任何藥物過敏嗎?

Yağmur yağma ihtimaline karşı yanına bir şemsiye alsan iyi olur.

以防下雨你最好带把伞。

Ve sık sık el yıkama, buna karşı en iyi savunmadır.

对此勤洗手是最好的防卫

Yarım milyon çocuk Nijer'de hâlâ yetersiz beslenme ile karşı karşıyadır.

尼日尔仍然有50万孩子面临着营养不良。

- Rusya büyük finansal zorluklarla karşılaşıyor.
- Rusya büyük finansal zorluklarla karşı karşıyadır.

俄罗斯面临着严重的财政困难。

- Eski köprü yıkılma tehlikesi içinde.
- Eski köprü yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya.

那座老桥正面临坍塌的危险。

Şirketimizden bir kez daha alay ederseniz kesinlikle size karşı kibar olmayacağız.

你要是再给我们公司出洋相,我可就不客气了。

O sadece güzel değil fakat aynı zamanda herkese karşı nazik de.

她不仅漂亮,而且对每个人都很好。

Japonların tanıdıklarına karşı çok cana yakın oldukları ve tanımadıklarına çok ilgisiz oldukları söyleniyor.

据说日本人对他们认识的人非常友好,对不认识的人非常冷淡。

Bana sana karşı olan sevgimin ne kadar derin olduğunu mu soruyorsun? Ay benim kalbimi gösteriyor.

你问我爱你有多深,月亮代表我的心。

- Bütün insanlar hür, haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler ve birbirlerine karşı kardeşlik zihniyeti ile hareket etmelidirler.
- Tüm insanlar özgür, değer ve hak bakımından eşit olarak doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler. Birbirlerine karşı kardeşlik düşünceleriyle davranmalıdırlar.
- Tüm insanlar özgür, şeref ve haklar bakımından eşit doğar. Akıl ve vicdana sahiplerdir ve birbirlerine karşı kardeşlik ruhuyla hareket etmelidir.

人人生而自由,在尊严和权利上一律平等。他们赋有理性和良心,并应以兄弟关系的精神相对待。

Bütün insanlar hür, haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler ve birbirlerine karşı kardeşlik zihniyeti ile hareket etmelidirler.

人人生而自由,在尊严和权利上一律平等。他们赋有理性和良心,并应以兄弟关系的精神相对待。