Translation of "Karşı" in Dutch

0.017 sec.

Examples of using "Karşı" in a sentence and their dutch translations:

- O plana karşı çıktı.
- Plana karşı çıktı.

Hij was tegen het plan.

Dış dünyaya karşı

Voor de buitenwacht

Ve İspanyollara karşı

op de Spanjaarden.

Kurallara karşı geldin.

Je brak de regels.

Karşı tarafa atla.

Spring er overheen.

Herkes bana karşı.

Iedereen is tegen mij.

Tom karşı koyardı.

Tom zou terugvechten.

Bunlara karşı dikkatli olmalısınız.

Weer er voorzichtig mee.

Ve zorluklara karşı gelmiş.

en verrijzen tegen tegenspoed,

Interneti iyileştirmeye karşı çıktı.

omdat gebruikers instemden met de voorwaarden en bepalingen.

Insanoğlunun çıkarlarına karşı faaliyette.

tegen de belangen van de mensheid.

Soygunculuğa karşı koruma altında

heeft ze beveiliging tegen diefstal,

Ama yolun karşı tarafında.

Maar het ligt aan de andere kant van de weg.

Karşı ezici zaferine saldırdı .

op de Pruisen bij Jena.

Prusyalılara karşı harekete geçti

.

Özellikle vahşi hayvanlara karşı.

Vooral wilde dieren.

Onlar bana karşı nazikti.

Ze waren erg aardig voor me.

Başkalarına karşı nazik olun.

Wees aardig voor anderen.

Diğerlerine karşı nazik ol.

Wees aardig voor anderen.

O, ona karşı naziktir.

Hij is aardig tegen haar.

O, caddenin karşı tarafında.

Het is aan de overkant van de straat.

O, çocuklara karşı naziktir.

Hij is lief voor kinderen.

O, çocuklarına karşı sertti.

Hij was streng voor zijn kinderen.

Karşı çıktık, ama boşunaydı.

We hebben geprotesteerd, maar het was tevergeefs.

Balık akıntıya karşı yüzer.

De vis zwemt stroomopwaarts.

Öğrenciler öğretmenlerine karşı geldiler.

De leerlingen gehoorzaamden hun leraar niet.

O, kanıtla karşı karşıyaydı.

Hij werd geconfronteerd met het bewijs.

Birbirimize karşı dürüst olalım.

We moeten eerlijk tegen elkaar zijn.

O herkese karşı kibardı.

Ze was aardig tegen iedereen.

Avusturya, Avustralya'ya karşı oynadı.

Oostenrijk speelde tegen Australië.

Tom bana karşı nazik.

Tom is aardig tegen me.

Ona karşı çok kibardı.

Hij was heel beleefd tegen haar.

Bana karşı çok sabırsızsın.

Je hebt zo weinig geduld met me.

İnsanlar krala karşı ayaklandı.

De mensen kwamen in opstand tegen de koning.

Lincoln köleliğe karşı idi.

Lincoln was tegen de slavernij.

Ebeveynlerinize karşı nazik olun.

Wees beleefd tegen je ouders.

Uykuya karşı mücadele ettim.

Ik vocht tegen de slaap.

Hiçbir karşı delil yoktu.

Er was geen tegenbewijs.

Karşı koymanın faydası yok.

Weerstand is nutteloos.

Tom bana karşı samimiydi.

Tom was aardig tegen mij.

Tom bana karşı kibar.

Tom is aardig tegen me.

Tehlikeye karşı kendimizi koruduk.

We beschermden onszelf tegen gevaar.

Tekrar yasaya karşı gelmeyeceğim.

Ik zal de wet nooit meer breken.

Judy herkese karşı naziktir.

Judy is aardig tegen iedereen.

Onlar Almanya'ya karşı çıktı.

Ze keerden zich tegen Duitsland.

Herkese karşı çok samimiydi.

Hij was erg vriendelijk tegen iedereen.

Onlara karşı çok kibardı.

Hij was heel beleefd tegen hen.

Okulumuz nehrin karşı tarafındadır.

Onze school is aan de andere kant van de rivier.

O ona karşı naziktir.

Ze is vriendelijk tegen hem.

Isıya karşı çok duyarlıyım.

Ik ben erg gevoelig voor warmte.

Tom sigara içmeye karşı.

Tom is tegen roken.

Tom bana karşı samimi.

Tom is aardig tegen me.

O, ona karşı kibar değildir. Aslında, o kimseye karşı kibar değildir.

Ze is niet aardig tegen hem. Eigenlijk is ze aardig tegen niemand.

İnsanlara karşı kibar ve sıcakkanlıydı,

Hij was aardig voor mensen...

Onlara karşı olabildiğimizce insancıl olacağız

We zullen ze netjes behandelen --

Ama kendinize karşı dürüst olmalısınız.

maar je moet eerlijk tegen jezelf zijn.

Birlikte iklim değişikliğine karşı savaşmalı,

om de klimaatverandering samen te bestrijden,

Dile karşı bir içgüdümüz var,

We hebben een instinct voor taal,

Aslında insanoğlunun karşı karşıya kaldığı

In feite is er voldoening in het streven

...midesini doldurma fırsatına karşı koyamıyor.

...is de mogelijkheid om bij te tanken te aanlokkelijk.

Şiddetli bir krizle karşı karşıyayız.

We worden met een ernstige crisis geconfronteerd.

Polis öfkeli kalabalıkla karşı karşıyaydı.

De politieagent werd geconfronteerd met de boze menigte.

O herkese karşı çok nazikti.

Ze was heel aardig tegen iedereen.

O bana karşı çok nazik.

Hij is erg aardig voor me.

O, bize karşı çok kibar.

- Ze is erg aardig voor ons.
- Ze is erg aardig naar ons.

O, onlara karşı çok nazikti.

Hij was zeer lief voor hen.

Olası tehlikelere karşı uyanık olmalısın.

- U moet alert zijn op mogelijke gevaren.
- Jullie moeten de potentiële gevaren in de gaten houden.

- Karşı koymaktan vazgeç!
- Direnmeyi bırak!

Hou op met je te verzetten!

Tom'un kedilere karşı alerjisi var.

Tom is allergisch voor katten.

Tom'un alkole karşı alerjisi var.

Tom is allergisch voor alcohol.

Irk ayrımcılığına karşı mücadele etti.

Hij vocht tegen rassendiscriminatie.

Bu insanlığa karşı bir suçtur.

Dit is een misdaad tegen de menselijkheid.

Sigaraya karşı bir kampanya başlattık.

We hebben een campagne gestart tegen het roken.

Onlar karşı teklifi kabul etmediler.

Ze accepteerden het tegenvoorstel niet.

Onlar buna karşı oy kullandı.

Zij hebben tegen gestemd.

Tom'un polene karşı alerjisi var.

Tom is allergisch voor stuifmeel.

Onlar hükümete karşı isyan ettiler.

Zij kwamen in opstand tegen de regering.

Soykırım insanlığa karşı bir suçtur.

Genocide is een misdaad tegen de mensheid.

Etnik azınlıklara karşı hoşgörülü müsünüz?

Bent u tolerant tegenover etnische minderheden?

Tom bana karşı çok hoş.

Tom is zeer vriendelijk tegen mij.

O, bana karşı çok nazik.

Hij is erg aardig voor me.

Tom bir ikilemle karşı karşıyadır.

Tom staat voor een dilemma.

Yağmura karşı bir korunak aradı.

Hij zocht beschutting tegen de regen.

Karşı koymak için tereddüt etmeyeceğiz.

We zullen niet aarzelen om terug te vechten.

Buna karşı hiçbir şeyim yok.

Ik heb er niets tegen.

Tom bu hastalığa karşı bağışıktır.

Tom is immuun voor die ziekte.

- Tom'un hâlâ sana karşı hisleri var.
- Tom'un hâlâ size karşı hisleri var.

- Tom heeft nog steeds gevoelens voor u.
- Tom heeft nog steeds gevoelens voor jou.

- Yağmur olasılığına karşı şemsiyeni almayı unutma.
- Yağmur yağma ihtimaline karşı şemsiyeni almayı unutma.

Denk eraan je paraplu mee te nemen, voor het geval het regent.

- Yağmur ihtimaline karşı şemsiyeni yanına al.
- Yağmur yağması ihtimaline karşı şemsiyeni yanına al.

Neem je paraplu mee voor wanneer het zou regenen.

Karşı çıkmak için hasta savunucularıyla çalıştı.

omdat medicijnen te duur waren.

Ama kahraman bu kargaşaya karşı koyacak,

Maar de held zal in opstand komen tegen deze wanorde,

Plastiği desteklememe karbona karşı olmakla aynı

Plasticneutraal is zoals koolstofneutraal.

Düğme mercan kaçamaz... ...ama karşı koyabilir.

Hij kan niet ontsnappen, maar wel terugvechten...

Hayata karşı büyük bir şefkat duyuyorum.

...dat ik een zwak voor het leven heb.

Hemfikir olmadığım görüşlere karşı bağışıklık kazandırdığıydı,

en ik werd immuun voor meningen waar ik het misschien niet mee eens was --