Translation of "Duracak" in English

0.003 sec.

Examples of using "Duracak" in a sentence and their english translations:

Ne zaman duracak?

When will it stop?

Yakında yağmur duracak.

It'll stop raining soon.

Çok geçmeden yağmur duracak.

- It will stop raining before long.
- It will shortly stop raining.

Bu ne zaman duracak?

When's this going to stop.

Yağmur ne zaman duracak?

When will it stop raining?

Tom yeniden ayaklarının üzerinde duracak.

Tom will be back on his feet soon.

Tren burada ne kadar duracak?

How long will the train stop here?

Bu yağmur ne zaman duracak?

When will this rain let up?

Yakında kar yağışı duracak, sanırım.

It'll stop snowing soon, I think.

Kendi ayakların üzerinde duracak kadar yetişkinsin.

- You are old enough to stand on your own feet.
- You're old enough to stand on your own feet.

O, ne kadar süre orada duracak.

How long will it stop there?

Tüm gün boyunca oynayıp duracak mısın?

Will you keep playing all day long?

Er ya da geç kar yağışı duracak.

It'll stop snowing sooner or later.

"Yağmur yakında duracak mı?" "Korkarım ki hayır".

"Will it stop raining soon?" "I'm afraid not".

Yakında kar yağışı duracak ve sonra hava düzelecek.

It will soon stop snowing, and then the weather will improve.

Tom'un inandığı şeyin arkasında duracak cesareti olduğundan şüpheliyim.

- I doubt that Tom has the courage to stand up for what he believes in.
- I doubt Tom has the courage to stand up for what he believes in.

Sadece, Nürnberg Bölgesel Ekspres treninde ayakta duracak yer vardı.

There was standing room only in the Regional Express to Nuremberg.

Konser alanı o kadar geniş bir seyirci kitlesiyle doluydu ki, ayakta duracak yer bile yoktu.

The hall was filled with such a large audience that there wasn't even standing room.