Translation of "Diyeceğini" in English

0.005 sec.

Examples of using "Diyeceğini" in a sentence and their english translations:

Ne diyeceğini şaşırdı.

Words failed him.

Hayır diyeceğini biliyorum.

- I know you're going to say no.
- I know that you're going to say no.

O, ne diyeceğini bilmiyordu.

- He did not know what to say.
- He didn't know what to say.

Onun evet diyeceğini sanmıyorum.

I don't think he'll say yes.

Tom'un hayır diyeceğini umuyorum.

I hope Tom says no.

Tom'un merhaba diyeceğini sandım.

- I thought Tom would say hi.
- I thought that Tom would say hi.

Tom'un ne diyeceğini bilmiyorum.

I don't know what Tom will say.

Tom'un hayır diyeceğini biliyordum.

- I knew Tom would say no.
- I knew that Tom would say no.

Tom ne diyeceğini bilir.

Tom knows what to say.

Tom'un evet diyeceğini düşünüyorum.

- I think Tom would say yes.
- I think that Tom would say yes.

O ne diyeceğini bilmiyor.

She doesn't know what to say.

Ona ne diyeceğini biliyorum.

I know what you'll say to that.

Senin evet diyeceğini umuyorum.

I hope you'll say yes.

Tom'un uğrayıp merhaba diyeceğini sanıyordum.

- I thought Tom would drop by and say hello.
- I thought that Tom would drop by and say hello.

Tom'un evet diyeceğini düşünüyor musun?

- Do you think Tom will say yes?
- Do you think that Tom will say yes?

Tom Mary'nin evet diyeceğini umuyordu.

Tom hoped that Mary would say yes.

Tom'un evet diyeceğini nasıl bildin?

How did you know Tom was going to say yes?

Tom Mary'nin evet diyeceğini düşünmüyor.

- Tom doesn't think Mary will say yes.
- Tom thinks that Mary won't say yes.

Tom Mary'ye ne diyeceğini bilmiyordu.

Tom didn't know what to say to Mary.

Tom'un ne diyeceğini merak ediyorum.

I wonder what Tom is going to say.

Tom, Mary'nin evet diyeceğini umuyor.

Tom is hoping Mary will say yes.

- Tom konuşsun.
- Tom diyeceğini desin.

Let Tom talk.

Bekleyip Tom'un ne diyeceğini görelim.

Let's wait and see what Tom says.

- Tom söyleyecek söz bulamadı.
- Tom ne diyeceğini şaşırdı.
- Tom ne diyeceğini bilemedi.

Tom was at a loss for words.

Tom Mary'nin evet diyeceğini hiç düşünmedi.

Tom never thought that Mary would say yes.

Ne diyeceğini bilmediği için, sessiz kaldı.

Since he didn't know what to say, he remained silent.

Tom Mary'nin muhtemelen evet diyeceğini düşünüyor.

- Tom thinks Mary will probably say yes.
- Tom thinks that Mary will probably say yes.

- Tom fikrini bildirdi.
- Tom diyeceğini dedi.

Tom has had his say.

Tom'un bize ne diyeceğini merak ediyorum.

- I wonder what Tom is going to tell us.
- I wonder what Tom will tell us.

Tom, Mary'nin ne diyeceğini bildiğini umuyor.

Tom hopes Mary knows what to say.

O, bir cevap için ne diyeceğini bilemedi.

She was at a loss for an answer.

Ne diyeceğini bilmiyordu, bu yüzden sessiz kaldı.

He didn't know what to say, so he remained silent.

Ne diyeceğini bilmiyorsan, sadece "başsağlığı diliyorum" de.

If you don't know what to say, just say "my condolences."

Tom ne diyeceğini asla biliyor gibi görünmüyor.

Tom never seems to know what to say.

Tom'un kafası karışıktı ve ne diyeceğini bilmiyordu.

Tom was confused and didn't know what to say.

- Tom ne diyeceğini bilemiyordu.
- Tom söyleyecek söz bulamıyordu.

Tom was at loss for words.

- Tom ne diyeceğini bilmiyordu.
- Tom ne dediğini bilmiyordu.

- Tom didn't know what to say.
- Tom did not know what to say.

Angela Merkel, Barack Obama'yı aradığında Obama zaten ne diyeceğini biliyordu.

When Angela Merkel rang Barack Obama, he already knew what she was going to say.

Ben öldükten sonra, insanların benim hakkımda "O insan bana kesinlikle çok para borçlu" diyeceğini umuyorum.

After I die, I hope that people will say of me: "That guy sure owed me a lot of money."