Translation of "Derecesi" in English

Tom öğretim derecesi alıyor.

Tom is getting a teaching degree.

Tom'un lisansüstü derecesi var.

Tom has a postgraduate degree.

Onun biyolojide bir derecesi vardır.

She has a degree in biology.

O bir hukuk derecesi kazandı.

He earned a law degree.

Tom'un bir mezuniyet derecesi yok.

Tom doesn't have a graduate degree.

Ben bir lisans derecesi aldım.

I earned a bachelor's degree.

O bir doktora derecesi aldı.

She received a doctor's degree.

Tom'un psikolojide bir derecesi vardı.

Tom had a degree in psychology.

Tom'un psikolojide bir derecesi var.

Tom has a degree in psychology.

"yaptığınız fedakarlığın derecesi ile orantılı olacaktır."

"will be related to your degree of devotion."

Ekvatorda her boylam derecesi için mesafe.

Distance per degree of longitude at equator.

Onun yüksek bir zeka derecesi var.

She has a high grade of intelligence.

O, hukuk alanında üstad derecesi aldı.

He got a master's degree in law.

Tom'un elektrik mühendisliğinde bir derecesi var.

Tom has a degree in electrical engineering.

Bu şirkette yüksek uzmanlık derecesi isteniyor.

A high degree of specialization is required in that company.

Tom'un müzik eğitiminde bir derecesi var.

Tom has a degree in music education.

Fadıl onur derecesi ile mezun oldu.

Fadil graduated with honors.

Tutkunu olduğum alanında doktora derecesi almayı becerdim:

and having a PhD in the subject I was passionate about:

Üç yıl önce bir master derecesi aldı.

She got a master's degree three years ago.

1921'de Yale'den onur derecesi ile mezun oldu.

He graduated from Yale with honors in 1921.

- Tom'un onay derecesi düşüyor.
- Tom'un onay notu düşüyor.

Tom's approval rating is dropping.

Fadıl, Leyla'yla olan ilişkisinin derecesi hakkında yalan söylüyor olabilir.

Fadil might be lying about the extent of his relationship with Layla.

Ne Tom'un ne de Mary'nin bir doktora derecesi var.

Neither Tom nor Mary has a Ph.D.

- Tom'un bir finans derecesi vardır.
- Tom'un bir maliye diploması vardır.

Tom has a degree in finance.

- Tom'un yüksek lisans derecesi var.
- Tom'un yüksek lisans diploması var.

Tom has a master's degree.

Böyle zor zamanlarda girişimin hiçbir sıradan derecesi şirketi tehlikeden uzak tutmayacaktır.

In difficult times like these, no ordinary degree of effort will get our company out of danger.

- Tom, ormancılık bölümünden mezun.
- Tom'un ormancılık alanında bir diploması var.
- Tom'un ormancılık bölümünde bir derecesi var.

Tom has a degree in forestry.