Translation of "Defasında" in English

0.003 sec.

Examples of using "Defasında" in a sentence and their english translations:

Beni her defasında sarsıyor.

always feels jarring.

Ve her defasında, reddetti.

And every single time, he's refused.

Bir defasında bir çocukla tanıştım.

- I once met a boy.
- I met a child once.

Tom bir defasında İncil öğretmeniydi.

Tom was once a Bible teacher.

Tom bir defasında Boston'a gitti.

Tom went to Boston once.

Hatta bir defasında kaçırmaya bile kalkıştılar.

They even tried to kidnap me at one point.

Aynı şey bir defasında bana oldu.

The same thing happened to me once.

O bana her defasında karşı çıkar.

He opposes me at every turn.

Londra Kulesi bir defasında devlet hapishanesiydi.

The Tower of London was once a State prison.

Ben ve ailem bir defasında televizyona çıkmıştık.

Me and my family appeared on television once.

Guatemala bir defasında muz cumhuriyeti olarak nitelendirilmişti.

Guatemala was once qualified as a banana republic.

Ben bir defasında o şekilde yapmaya çalıştım.

I tried to do it that way once.

Tom bir defasında senin erkek arkadaşındı, değil mi?

Tom was your boyfriend at one time, wasn't he?

- Bunu bir kere yaptım.
- Bunu bir defasında yaptım.

I did this once.

Bir defasında bir adam babamı öldürmek için eve geldi.

Once a man came to the house to kill my father.

Bir bilge bir defasında yaşamın hayal kırıklıkları dizisi olduğunu söyledi.

A wise man once said, life is a series of disappointments.

Bu tünel bir defasında dünyanın en uzun tüneli olarak kabul edildi.

This tunnel was once considered the world's longest.

- Bir zamanlar bir yıldız kayması gördüm.
- Bir defasında bir yıldız kayması gördüm.

- I have seen a shooting star once.
- I've seen a shooting star once.

Albert Einstein bir defasında şöyle demişti: "Esperanto, uluslararası bir dil fikrine en iyi çözümdür".

Albert Einstein once said: "Esperanto is the best solution to the idea of an international language".