Translation of "Dükkanda" in English

Arabamız dükkanda.

Our car is in the shop.

Bazen dükkanda buluşuruz.

Sometimes we meet in the shop.

Dükkanda ona rastladım.

I ran into her at the store.

Ifaw çantasını dükkanda unuttu.

Ifaw forgot his bag in the shop.

Dükkanda bir şapka aldım.

I bought a hat in the shop.

Kızım dükkanda süt alıyor.

- My daughter is buying milk from the store.
- My daughter is buying milk in the shop.

Dükkanda ondan fazla müşteri yoktu.

There were no more than ten customers in the shop.

Dükkanda bir kitap satın aldı.

She bought a book in the shop.

Dükkanda bizi dinleyecek kimse yok.

In the store, there's not a soul to listen to us.

Dükkanda kim bir kitap aldı?

Who bought a book at the shop?

Bay Spencer bir dükkanda çalışır.

Mr. Spencer works in a shop.

Bu dükkanda sekiz kâtip çalışır.

That store employs eight clerks.

O dükkanda ihtiyacım olanı alacağım.

I'll buy what I need at that shop.

Dükkanda yalnızca nakit kabul ediyorlar.

The shop only admits payments in cash.

Dükkanda beni bekleyen hiç kimse yoktu.

There was no one in the shop to wait on me.

Oradaki o dükkanda saatimi satın alıyorum.

I'm buying my watch in that shop there.

O dükkanda hoşlandığın bir şey bulabilirsin.

You might find something that you like in that store.

Bu dükkanda her şey gerçekten ucuz.

Everything in this store is really cheap.

Onlar bu dükkanda kullanılmış kitap satarlar.

They sell used books in this store.

Ben onları dükkanda tamamen yalnız bırakamam.

I cannot leave them completely alone in the shop.

Bu dükkanda bir kedi satın aldım.

I bought a cat at this shop.

Onlar o dükkanda ekmek satıyorlar mı?

Do they sell bread at that store?

Bu dükkanda bir şey satın almazdım.

I wouldn't buy anything in this store.

Sami'nin şu anda dükkanda olması gerekir.

Sami should be at the shop right now.

O dükkanda onlar balık ve et satarlar.

At that store, they deal in fish and meat.

Dükkanda bana bir sürprizi var gibi görünüyor.

She seems to have a surprise in store for me.

Tom okuldan sonra dükkanda babasına yardım ederdi.

Tom used to help his father in the store after school.

Bin Ladin gelirse, ona dükkanda olduğumu söyle.

If Bin Laden comes, tell him I'm in the store.

Bu dükkanda asla bir şey satın almayacağım.

I'd never buy anything in this store.

O dükkanda satın almak için hiçbir şey kalmadı.

There is nothing left to buy at that store.

Bu gece dükkanda babama yardım etmeye söz verdim.

I promised to help my dad at the shop tonight.

Tom dükkanda birinin bir şeye ihtiyacı olup olmadığını anlamak için eve telefon etti.

Tom rang home to see if anyone needed anything at the shop.