Translation of "Rastladım" in English

Arkadaşıma rastladım.

I ran into my friend.

Bir geyiğe rastladım.

I ran into a deer.

Kulüpte ona rastladım.

I meet him at the club.

Yolda öğretmenime rastladım.

I met my teacher on the way.

Caddede arkadaşıma rastladım.

I met my friend on the street.

Ona kilisede rastladım.

I met her at the church.

Dün ebeveynlerine rastladım.

I met your parents yesterday.

Avrupa'da teyzeme rastladım.

I ran into my aunt by chance in Europe.

Bir arkadaşa rastladım.

I met a friend.

Caddede kardeşine rastladım.

I came across your brother on the street.

Tesadüfen ona rastladım.

- I met him by accident.
- I ran into her by chance.

Kuliste Tom'a rastladım.

I met Tom backstage.

Dün Tom'a rastladım.

I ran into Tom yesterday.

Havaalanında Tom'a rastladım.

I met Tom at the airport.

Yolda Tom'a rastladım.

I met Tom on the way.

Kütüphanede Tom'a rastladım.

I ran into Tom at the library.

Caddede ona rastladım.

I met her in the street.

Parkta Tom'a rastladım.

I met Tom in the park.

Trende Tom'a rastladım.

I ran into Tom on the train.

Ben ona rastladım.

I happened upon her.

Otobüste Tom'a rastladım.

I ran into Tom on the bus.

Dükkanda ona rastladım.

I ran into her at the store.

Ona kütüphanede rastladım.

I bumped into her at the library.

Boston'da Tom'a rastladım.

I bumped into Tom in Boston.

Ona Londra'da rastladım.

I bumped into him in London.

- İşe giderken amcama rastladım.
- İşe giderken dayıma rastladım.

On my way to work, I ran into my uncle.

Eski bir arkadaşıma rastladım.

- I ran into an old friend of mine.
- I met an old friend of mine.

Evime giderken ona rastladım.

I met him on my way home.

Paris'te kalırken, ona rastladım.

I met him while I was staying in Paris.

Otobüste bir arkadaşıma rastladım.

I came upon a friend of mine in the bus.

Otobüste Bay Lynch'e rastladım.

I ran into Mr Lynch on the bus.

Ben parkta Ken'e rastladım.

I ran into Ken at the park.

Caddede onun babasına rastladım.

I met his father on the street.

Okula giderken ona rastladım.

- I met her on my way to school.
- I met her on the way to school.

Ben kışın ona rastladım.

I met her in the winter.

Geçen gün ona rastladım.

I met him the other day.

Otobüste bir arkadaşa rastladım.

I ran into a friend on the bus.

Havlayan bir köpeğe rastladım.

I met a barking dog.

Dün caddede Mary'ye rastladım.

Yesterday I met Mary on the street.

Tom'a bir kulüpte rastladım.

I met Tom at a club.

Otobüs beklerken arkadaşıma rastladım.

When I was waiting for the bus, I ran into my friend.

Kütüphaneye giderken arkadaşıma rastladım.

On my way to the library I met my friend.

Okuldan dönerken ona rastladım.

I met him on my way from school.

İstasyona giderken öğretmenime rastladım.

I met my teacher on the way to the station.

Kütüphanede senin annene rastladım.

I ran into your mother in the library.

Tren istasyonunda arkadaşlarıma rastladım.

I ran into my friends in the train station.

Dün lunaparkta öğretmenime rastladım.

Yesterday, I ran into my teacher at the amusement park.

Şehirde tesadüfen ona rastladım.

I met him by chance in the city.

Tiyatroya giderken Yoko'ya rastladım.

I ran into Yoko on the way to the theater.

Ben partide Tom'a rastladım.

I met Tom at the party.

Ona bir kulüpte rastladım.

I met him at a club.

Buraya gelirken Tom'a rastladım.

I met Tom on my way here.

Eve giderken Tom'a rastladım.

I ran into Tom on my way home.

Senin kız arkadaşına rastladım.

I ran into your girlfriend.

Dün havaalanında ona rastladım.

I ran into him yesterday at the airport.

Ben sokakta Fred'e rastladım.

I met Fred on the street.

Ben bir arkadaşıma rastladım.

I came upon a friend of mine.

Geçen hafta Tom'a rastladım.

Last week I met up with Tom.

Parkta bir arkadaşıma rastladım.

I ran into a friend of mine in the park.

- Dün akşam tiyatroda arkadaşıma rastladım.
- Dün gece sinemada bir arkadaşıma rastladım.

I ran into my friend at the theater last night.

Ginza'da yürüken bir arkadaşa rastladım.

I ran into a friend while walking in Ginza.

İstasyonda benim eski öğretmenime rastladım.

I ran into my old teacher at the station.

Otobüste eski bir arkadaşa rastladım.

I bumped into an old friend on the bus.

Bir sürü eski arkadaşıma rastladım.

I met old friends by the dozens.

Akşam geç saatlerde ona rastladım.

I met her late in the evening.

Caddede az önce ona rastladım.

- I just ran into her on the street.
- I just met her on the street.

Sokakta yürürken Bay Smith'e rastladım.

Walking along the street, I met Mr Smith.

Sokakta eski bir arkadaşa rastladım.

I ran across an old friend in the street.

Geçen hafta partide Mary'ye rastladım.

I ran into Mary at the party last week.

Londra'dayken Mary ve John'a rastladım.

I met Mary and John when I was in London.

Otobüs beklerken bir arkadaşa rastladım.

I met a friend while I was waiting for a bus.

Ben otobüste Bay Lynch'e rastladım.

I ran into Mr. Lynch on the bus.

Eve giderken arkadaşlarımdan birine rastladım.

I met one of my friends on my way home.

Ben okula giderken ona rastladım.

I met him on my way to school.

Geçen gün caddede öğretmenime rastladım.

I met my teacher on the street the other day.

Az önce caddede ona rastladım.

I just ran into her on the street.

Ben dün sizin babanıza rastladım.

I bumped into your father yesterday.

Shibuya İstasyonun'da Bay Yosiyuki'ye rastladım.

I ran into Mr. Yoshiyuki at Shibuya station.

Ona mutlu bir tesadüfle rastladım.

I met him by happy accident.

Bir süre önce Jean'a rastladım.

A little while ago I met Jean.

Dün önceki öğretmenlerimden birine rastladım.

Yesterday, I met one of my former teachers.

Dün eski öğretmenlerimden birine rastladım.

I met one of my old teachers yesterday.

Trende eski bir arkadaşıma rastladım.

I came upon an old friend of mine on the train.

Bugün öğle yemeğinde Tom'a rastladım.

I ran into Tom at lunch today.

Birkaç gün önce Tom'a rastladım.

I ran into Tom the other day.

Ona ilk kez Kyoto'da rastladım.

I met her for the first time in Kyoto.

Az önce yemekhanede Tom'a rastladım.

I just ran into Tom in the dining hall.

Ben sadece kafeteryada Tom'a rastladım.

I just ran into Tom in the cafeteria.

Üç gün önce ona rastladım.

I met her three days ago.