Translation of "Bulmalıyız" in English

0.008 sec.

Examples of using "Bulmalıyız" in a sentence and their english translations:

Onu bulmalıyız.

We must find it.

Onları bulmalıyız.

We must find them.

Katilleri kesinlikle bulmalıyız.

We must absolutely find the assassins.

Biz Tom'u bulmalıyız.

We must find Tom.

Yalnızlığa bir çözüm bulmalıyız.

We need to address loneliness.

Bazı kaçış vasıtaları bulmalıyız.

We must devise some means of escape.

Bu gece Tom'u bulmalıyız.

We need to find Tom tonight.

Saklanacak bir yer bulmalıyız.

We need to find a place to hide.

Hepimiz gidip onu bulmalıyız.

We must all go and find her.

Biz çok yakında bulmalıyız.

We should find out pretty soon.

Biz çok geçmeden bulmalıyız.

We should find out soon enough.

Ne yapılması gerektiğini bulmalıyız.

We need to find out what needs to be done.

Tom'un nerede yaşadığını bulmalıyız.

We need to find out where Tom lives.

- Onu yapmanın bir yolunu bulmalıyız.
- Onu yapmak için bir yol bulmalıyız.
- Bunu yapmak için bir yol bulmalıyız.

We must find a way to do that.

- Onu durdurmanın bir yolunu bulmalıyız.
- Onu durdurmak için bir yol bulmalıyız.

- We must find a way to stop her.
- We must find a way to stop them.

Başka şeyler, başka yollar bulmalıyız.

We need to find something else. Another way.

Birbirimizi suçlamak faydasız, çözüm bulmalıyız.

It's no use blaming each other, we need to find solutions.

İçeride başka bir yol bulmalıyız.

We have to find another way in.

Bence Tom'un nerede olduğunu bulmalıyız.

I think we need to find out where Tom is.

O bulmadan önce onu bulmalıyız.

We've got to find it before he does.

- Onu bulmalıyız.
- Onu bulmamız gerek.

- We must find it.
- We need to find it.

Hepimiz gitmeliyiz ve onu bulmalıyız.

We must all go and find him.

Bunu yapmanın bir yolunu bulmalıyız.

We have to find some way to do that.

Sonra ne yapmamız gerektiğini bulmalıyız.

We have to figure out what we should do next.

Onları durdurmanın bir yolunu bulmalıyız.

We must find a way to stop them.

Biz daha verimli bir yöntem bulmalıyız.

We must find a more efficient method.

Buradan çıkmanın başka bir yolunu bulmalıyız.

We must find another way out from here.

Bunu yapmak için bir yol bulmalıyız.

We need to find a way to do that.

Tom'u durdurmak için bir yol bulmalıyız.

We must find a way to stop Tom.

- Tom'u aptalca bir şey yapmadan önce bulmalıyız.
- Tom aptalca bir şey yapmadan onu bulmalıyız.

We've got to find Tom before he does something stupid.

Tamam, onun yanına inmenin bir yolunu bulmalıyız.

Okay, we need to work out a way to get down there.

Kazancımız ve giderimiz arasında orta yolu bulmalıyız.

We should strike a balance between our expenditure and income.

Bu deliği tıkamak için bir şey bulmalıyız.

We must find something to plug up this hole.

- Neden Tom'u bulmalıyız?
- Neden Tom'u bulmamız gerekiyor?

Why do we need to find Tom?

Ne bulacağımızı bilmiyorum ama bir şey bulmalıyız.

I don't know what we're going to find, but we should find something.

Bence Tom'un onu kime vermeyi planladığını bulmalıyız.

I think we need to find out who Tom plans to give that to.

Bence dün Tom'un niçin burada olmadığını bulmalıyız.

I think we need to find out why Tom wasn't here yesterday.

Aptalca bir şey yapmadan önce onu bulmalıyız.

We've got to find him before he does something stupid.

Bu ürünler için yeni bir pazar bulmalıyız.

We have to find a new market for these products.

Tom'a yardım etmek için bir yolunu bulmalıyız.

We need to find a way to help Tom.

Biz biraz para kazanmak için bir yol bulmalıyız.

We have to figure out a way to make some money.

Biz sadece bunu yaptırmak için bir yol bulmalıyız.

We've just got to find a way to get this done.

Sahip olduğumuz beden ve akılla başa çıkmanın yollarını bulmalıyız.

managing whatever body and mind we currently have.

Bu makinenin su altında çalışması için bir yol bulmalıyız.

We have to figure out a way to get this machine to work under water.

Bu işi pazartesiye kadar bitirtmek için bir yol bulmalıyız.

We have to figure out a way to get this job finished by Monday.

Her şeyden önce, bu durumdan bir çıkış yolu bulmalıyız.

In the first place we must find a way out of this.

- Belki Tom'un ne yaptığını öğrenmeliyiz.
- Belki de Tom'un ne yaptığını bulmalıyız.

Perhaps we should find out what Tom's doing.

- Onu durdurmanın bir yolunu bulmalıyız.
- Onu durdurmak için bir yol bulmak zorundayız.

We have to find a way to stop it.

- Onu düzeltmenin bir yolunu bulmalıyız.
- Onu düzeltmek için bir yol bulmak zorundayız.

We have to find a way to correct that.

Pekâlâ, kendimize daha iyi bir yemek bulmak için bu leşi kullanmanın yolunu bulmalıyız.

Okay, we need to figure out how we can use a bit of this carcass, to get ourselves a better meal.

- Buradan başka bir çıkış yolu bulmamız gerek.
- Buradan başka bir çıkış yolu bulmalıyız.

We need to find another way out of here.

- Tom'un saklandığı yeri bulmalıyız.
- Tom'un saklandığı yeri bulmak zorundayız.
- Tom'un saklandığı yeri bulmamız gerekiyor.

We have to find Tom's hiding place.

- Mary için bir koca bulmalıyız.
- Mary için bir koca bulmamız gerekiyor.
- Mary için bir koca bulmamız lazım.

We need to find a husband for Mary.