Translation of "Bağırmak" in English

0.007 sec.

Examples of using "Bağırmak" in a sentence and their english translations:

Bağırmak istemiyorum.

I don't want to shout.

Bağırmak yok!

No shouting!

Bağırmak zorunda değilsin.

You don't have to yell.

Canım bağırmak istedi.

I felt like screaming.

Ben bağırmak istedim.

I wanted to scream.

Ben bağırmak istemedim.

I didn't mean to yell.

Bağırmak tamamen gereksizdir.

Yelling is completely unnecessary.

Bana bağırmak zorunda değilsin.

You don't have to yell at me.

Bilgisayarınıza bağırmak işe yaramaz.

Shouting at your computer will not help.

Bağırmak şarkı söylemek değildir.

Shouting isn't singing.

Bağırmak zorunda değilsin. Seni duyabiliyorum.

You don't have to cry out. I can hear you.

Birine bağırmak istiyorsan, bana bağır.

If you want to yell at someone, yell at me.

Duyulmak için bağırmak zorunda kaldım.

I had to shout in order to be heard.

Tom bana bağırmak zorunda değildi.

Tom didn't have to yell at me.

Bağırmak hiçbir şeye yardımcı olmuyor.

This shouting isn't helping anything.

Sami evinde kimseye bağırmak istemedi.

Sami didn't want anyone yelling in his house.

- Bağırmak zorunda değilsin.
- Bağırmana gerek yok.

You don't have to shout.

Tom duyulmak için bağırmak zorunda kaldı.

Tom had to shout to be heard.

Gerçekten yüksek sesle bağırmak zorunda mıydın?

Did you really have to yell that loud?

Avazının çıktığı kadar bağırmak zorunda değilsiniz.

You don't have to shout at the top of your voice.

Yüksek sesle bağırmak için bir dürtü hissettim.

I felt an impulse to cry out loud.

Veya tüm evrene ''Biz buradayız'' diye bağırmak gibi.

or just shout out to the universe, "We're here"?

Bağırmak ve çığlık atmak seni hiçbir yere götürmez.

- Yelling and screaming is not going to get you anywhere.
- Yelling and screaming isn't going to get you anywhere.

Tom bağırmak zorunda değildi. Biz yine de onu duyabilirdik.

- Tom didn't have to shout. We could've heard him anyway.
- Tom didn't have to shout. We could have heard him anyway.