Translation of "Azarladı" in English

0.006 sec.

Examples of using "Azarladı" in a sentence and their english translations:

Çocuk azarladı.

The boy got scolded.

Onu azarladı.

She gave him hell.

Tom, Mary'yi azarladı.

Tom scolded Mary.

O, onu azarladı.

He scolded her.

Mary Tom'u azarladı.

Mary berated Tom.

Yönetmen seni azarladı.

The director reprimanded you.

O beni azarladı.

- He scolded me.
- She scolded me.

O onu azarladı.

She scolded him.

Kim Tom'u azarladı?

Who scolded Tom?

Sami, Leyla'yı azarladı.

Sami berated Layla.

Utancın sesi beni azarladı,

and then the voice of shame scolding me,

Patron onu tekrar azarladı.

The boss just chewed him out again.

Öğretmen suçsuz yere öğrenciyi azarladı.

The teacher scolded the student for no reason.

Öğretmen öğrencileri ciddi olarak azarladı.

The teacher scolded his students severely.

Tembel olduğu için oğlunu azarladı.

She scolded her son for being lazy.

O, gürültü nedeniyle onları azarladı.

He scolded them because of the noise.

Müdür masaya vurarak adamı azarladı.

The manager reprimanded the man by pounding on the table.

Çimi biçmediği için onu azarladı.

She scolded him for not mowing the lawn.

Öğretmen, gürültücü olduğu için sınıfını azarladı.

The teacher scolded her class for being noisy.

O, ödevini yapmadığı için onu azarladı.

She told him off for not doing his homework.

Profesör, dersi atlattığı için John'u azarladı.

The professor scolded John for skipping class.

Arkadaşlarım beni aptal davranışım için azarladı.

My friends scolded me for my stupid behavior.

Babam dakik olmadığım için beni azarladı.

My father scolded me for not being punctual.

O, tembel olduğum için beni azarladı.

He scolded me for being lazy.

Tom, geç kaldığı için oğlunu azarladı.

Tom scolded his son for being late.

Tom tembel olduğu için oğlunu azarladı.

Tom scolded his son for being lazy.

O onu geç kaldığı için azarladı.

She told him off for being late.

O, geç kaldığı için onu azarladı.

She scolded him for being late.

Ev ödevini yapmadığı için onu azarladı.

She scolded him for not doing his homework.

Kapıyı açık bıraktığı için onu azarladı.

He scolded her for having left the door open.

Tom Mary'yi zamanında gelmediği için azarladı.

Tom scolded Mary for not arriving on time.

Eve çok geç geldiği için çocuğu azarladı.

She scolded the child for coming home so late.

Eve çok geç geldiği için kızını azarladı.

She scolded her daughter for coming home too late.

Kapıyı açık bıraktığı için o onu azarladı.

She scolded him because he left the door open.

Tom John'a saygıyla davranmadığı için Mary'yi azarladı.

Tom scolded Mary for not treating John with respect.

Çocuklar çimi çiğnediler ve bekçi onları azarladı.

The children trampled on the grass and the guard scolded them.

Annem onlarla dalga geçtiğim için beni azarladı.

Mom scolded me for making fun of them.

- Tom, Mary'yi azarladı.
- Tom Mary'ye fırça çekti.

- Tom scolded Mary.
- Tom berated Mary.

Patronum sık sık işe gelmediğim için beni azarladı.

My boss called me down for frequent absence from work.

Testte iyi yapmadım bu yüzden ebeveynlerim beni azarladı.

I didn't do well on the test so my parents chewed me out.

Geç saatlere kadar dışarıda olduğu için oğlunu azarladı.

She scolded her son for being out until late.

Bay Jones ders esnasında uyuduğum için beni azarladı.

- Mr Jones reprimanded me for taking a spot of shut-eye during class.
- Mr. Jones reprimanded me for falling asleep during class.

Mary Tom'u Tatoeba'da çok zaman harcadığı için azarladı.

Mary chided Tom for spending so much time on Tatoeba.

Baba eve çok geç geldiği için Junko'yu azarladı.

Father scolded Junko for coming home so late.

Annesi akşam yemeğine geç kaldığı için onu azarladı.

Her mother scolded her for being late for supper.

Patronum ofis telefonundan özel görüşme yaptığım için beni azarladı.

My boss called me down for making private calls on the office phone.

Küçük köpeğin sahibi onu boynundan tuttu ve onu azarladı.

The owner of the small dog gripped its neck and scolded it.

Öğretmen işini kaybetti çünkü hata yapan öğrencileri acımasızca azarladı.

The teacher lost his job because he cruelly berated students who made mistakes.

Tom Mary'yi geç kalacağını söylemek için aramadığından dolayı azarladı.

Tom scolded Mary for not calling to say she'd be late.

O sadece bana yardım etmeyi reddetmedi fakat aynı zamanda beni azarladı.

Not only did he refuse to help me, but also he scolded me.

- Tom, Mary'yi azarladı.
- Tom, Mary'ye haddini bildirdi.
- Tom, Mary'ye ağzının payını verdi.
- Tom, Mary'ye kalayı bastı.
- Tom, Mary'ye ağzına geleni söyledi.

Tom gave Mary a piece of his mind.