Translation of "Annesinin" in English

0.008 sec.

Examples of using "Annesinin" in a sentence and their english translations:

Annesinin tavsiyesini küçümsedi.

He flouted his mother's advice.

- Leyla annesinin kurallarını çiğnedi.
- Leyla annesinin kurallarını ihlal etti.

Layla broke her mother's rules.

Bebek annesinin kollarına sokuldu.

The baby nestled in his mother's arms.

O, annesinin arkasında durdu.

He stood behind his mother.

Başını annesinin omuzunda dinlendirdi.

She rested her head on her mother's shoulder.

Annesinin sağlığı hakkında endişeli.

She is concerned about her mother's health.

Annesinin yerini kim alacak?

Who will take the place of his mother?

Taro, annesinin sağ tarafında.

Taro is on the right side of his mother.

Bize annesinin resmini gösterdi.

He showed us his mother's picture.

Bebek annesinin kollarında uyuyakaldı.

The baby was fast asleep in her mother's arms.

Tom, annesinin onayını istiyor.

Tom wants his mother's approval.

O annesinin onayını ister.

She wants her mother's approval.

Çocuk annesinin elini tuttu.

The child took her mother's hand.

Çocuk annesinin kolunu tuttu.

The child hung on his mother's arm.

Çocuk annesinin kucağında uyuyordu.

The child was sleeping on its mothers lap.

Çocuk, annesinin kucağında uyudu.

The child slept on its mother's lap.

Annesinin sağlığı hakkında endişeleniyor.

He worries about his mother's health.

Kız annesinin saçını çekiyor.

The girl is pulling her mom's hair.

Tom annesinin kucağına düştü.

Tom fell off his mother's lap.

Tom annesinin kucağında oturuyordu.

Tom was sitting on his mother's lap.

Kate'e annesinin adı verildi.

She was named Kate after her mother.

Tom annesinin arkasında durdu.

Tom stood behind his mother.

Fadıl annesinin evinde saklandı.

Fadil was holed up at his mother's house.

Fadıl annesinin evinden ayrıldı.

Fadil left his mother's house.

Tom'un annesinin adı Mary'dir.

Tom's mother's name is Mary.

Tom annesinin bakımını üstleniyor.

Tom looks after his mother.

Annesinin vazgeçmesini ısrarla istedi.

He insisted that the mother gave up.

Tom annesinin arkasında saklandı.

Tom hid behind his mom.

Sami annesinin çığlıklarına uyandı.

Sami awoke to his mother's screams.

Sami annesinin evine kaçtı.

Sami fled to his mother's house.

Sami annesinin gözünün elmasıydı.

Sami was the apple of his mother's eye.

Sami annesinin evine gitti.

Sami went to his mom's house.

Tom annesinin gözlerine sahip.

Tom has his mother's eyes.

Mary annesinin kucağında oturuyordu.

Mary was sitting on her mother's lap.

Annesinin yemekleri çok güzel.

Her mother is a very good cook.

- Bebek annesinin kollarında mışıl mışıl uyuyordu.
- Bebek annesinin kollarında rahat uyuyordu.

The baby was sleeping soundly in his mother's arms.

Eğitimin, onun ve annesinin geleceğini

I had to help her understand

Genç çocuk annesinin ceketini giydi.

The young boy pulled on his mother's coat.

Her zaman annesinin peşinden koşuyor.

She is always running after her mother.

Ben annesinin onu azarladığını gördüm.

I saw his mother scold him.

Bebek annesinin sütüne can atar.

A baby craves its mother's milk.

O annesinin olduğu kadar güzel.

She is as beautiful as her mother is.

Ona annesinin nerede olduğunu sordu.

He asked her where her mother was.

Annesinin eski moda fikirleri var.

Mother has old-fashioned ideas.

Annesinin güzel bir resmini çizdi.

She painted a beautiful picture of her mother.

Tom bize annesinin resmini gösterdi.

Tom showed us his mother's picture.

Tom annesinin bir resmini yaptı.

Tom painted a picture of his mother.

Genç kız annesinin ceketini giydi.

The young girl pulled on her mother's coat.

Bebek annesinin kucağında uykuya dalmıştı.

The baby was sound asleep in her mother's arms.

O, annesinin tavsiyesini takip etmeli.

She should follow the advice of her mother.

O bize annesinin fotoğrafını gösterdi.

She showed us her mother's photo.

Tom annesinin imzasını taklit etti.

Tom forged his mother's signature.

Annesinin evi temizlemesine yardımcı oldu.

She helped her mother clean the house.

O, annesinin onu sevmediğini söyledi.

He said her mother doesn't love him.

Jackson, Tom'un annesinin kızlık adıdır.

Jackson is Tom's mother's maiden name.

Annesinin trajik haberi onu yıktı.

She broke the tragic news to her mother.

O, annesinin tavsiyesini görmezden geldi.

He ignored his mother's advice.

Çocuk sürekli annesinin konuşmasını kesiyordu.

The child was constantly interrupting her mother's conversation.

Çocuk annesinin yemek pişirmesini izledi.

The kid watched her mother cook.

Meryem'in annesinin içki zulası var.

Mary's mother's a cupboard drinker.

Tom annesinin bir portresini yaptı.

Tom painted a portrait of his mother.

Bize annesinin bir resmini gösterdi.

He showed us a picture of his mother.

Tom'un annesinin gururlu olduğundan eminim.

I'm sure Tom's mother is proud.

Çocuk annesinin çantasından para çaldı.

The boy stole money from his mother's handbag.

Tom annesinin eteğinin arkasına saklandı.

Tom hid behind his mother's skirts.

Tom annesinin öldüğü zamanı hatırlıyor.

Tom remembers when his mother died.

Leyla, annesinin kaçırılmasına tanık oldu.

Layla witnessed her mother's abduction.

Leyla'nın annesinin uyuşturucu sorunları vardı.

Layla's mother had drug issues.

Sami, annesinin evinde olduğunu söyledi.

Sami said he was at his mother's house.

Tom annesinin çantasından para çaldı.

Tom stole money from his mother's purse.

Sami, annesinin cilt tonuna sahipti.

Sami had his mother's skin tone.

Sami, annesinin cinayetine tanık oldu.

Sami witnessed his mother's murder.

Bana annesinin doktor olduğunu söyledi.

She told me her mother was a doctor.

Tom hâlâ annesinin yanında uyuyor.

Tom still sleeps next to his mom.

- O, annesinin tavsiyesini göz önünde bulundurmalıdır.
- O, annesinin tavsiyesini göz önünde tutmalıdır.

She should take into consideration the advice of her mother.

Tom annesinin ölümünden sonra, ona kalacak mirası annesinin kumarda yiyip bitirdiğini öğrendi.

Tom only found out after his mother's death that she had gambled away his inheritance.

annesinin en sevdiği yemeği yaptığını anlatır.

and mum makes her favorite food.

Ve bebek pembeleşti annesinin kucağında ısındı

she was pink and warming on her mother's chest,

O çocuk annesinin kollarında güvenli hissetti.

That child felt secure in his mother's arms.

Bebek annesinin kollarında derin bir uykudaydı.

The baby was in a deep sleep in his mother's arms.

Mary annesinin yemek pişirmesine yardım etti.

Mary helped her mother to cook.

Mary annesinin yemek pişirmesine yardım eder.

Mary helps her mom cook.

Benim annem onların annesinin kız kardeşi.

My mother is a sister of their mother.

Tom annesinin masaya koyduğunu yemeyi reddetti.

Tom refused to eat what his mother put on the table.

Tom annesinin çantasından biraz para çaldı.

Tom stole some money from his mother's purse.

Mary annesinin yemek pişirmesine yardımcı oldu.

Mary helped her mother cook.

O, annesinin hindi pişirmesine yardım etti.

She helped her mother cook the turkey.

Bana annesinin bir doktor olduğunu söyledi.

She told me that his mother was a doctor.

Mary annesinin bahçeyi sulamasına yardım etti.

Mary helped her mother water the garden.

Tom annesinin onu ​​yalnız bırakmasını istedi.

Tom wanted his mother to leave him alone.

Tom annesinin sevdiği şarkıyla gösteriye başladı.

Tom started the show with his mother's favorite song.

O, annesinin ondan nefret ettiğini söyledi.

She said that her mother hated her.

Annesinin bir uyuşturucu bağımlısı olduğunu söyledi.

She said that her mother was a drug addict.

Tom annesinin pencereleri yıkamasına yardım ediyor.

Tom is helping his mother wash the windows.

Tom Mary'ye annesinin nerede olduğunu sordu.

Tom asked Mary where her mother was.

Tom bize annesinin bir resmini gösterdi.

Tom showed us a picture of his mother.

Tom annesinin masayı kurmasına yardım etti.

Tom helped his mother set the table.