Translation of "Anlayacaksın" in English

0.006 sec.

Examples of using "Anlayacaksın" in a sentence and their english translations:

Anlayacaksın.

You'll catch on.

Zamanla anlayacaksın.

In time, you will understand.

Sonra anlayacaksın.

You'll understand it later on.

Yaşlandığında anlayacaksın.

- When you're older, you'll understand.
- You'll understand when you're older.

Zamanı geldiğinde anlayacaksın.

You'll understand when the time comes.

Çocukların olduğunda anlayacaksın.

You'll understand when you have kids.

Sen yakında anlayacaksın.

You'll understand soon.

Bir gün anlayacaksın.

- You'll understand someday.
- One day, you will understand.

Bir baba olduğunda anlayacaksın.

When you're a father, you'll understand.

Kendi çocukların olduğunda anlayacaksın.

When you have kids of your own, you'll understand.

Çocukların olur olmaz anlayacaksın.

You'll understand once you have kids.

- Büyüdüğünde anlayacaksın.
- Büyüdüğünde anlarsın.

You'll understand when you grow up.

Hatalarını ne zaman anlayacaksın?

When will you finally understand your mistakes?

Grubun çeşitli olduğunu anlayacaksın.

you would quickly understand that group was pretty diverse.

Belki bir gün anlayacaksın.

Maybe someday you'll understand.

Belki bir gün beni anlayacaksın.

Maybe one day you'll understand me.

Günlerden bir gün sebebini anlayacaksın.

You'll understand why one of these days.

Bir gün her şeyi anlayacaksın.

Someday you'll understand everything.

- Bir gün anlayacaksınız.
- Bir gün anlayacaksın.

One day, you will understand.

Benim yaşıma geldiğinizde ne demek istediğimi anlayacaksın.

When you get to be my age, you'll understand what I mean.

Eğer şarkı sözlerini dinlersen, bir şey söylemediklerini anlayacaksın.

If you listen to the lyrics, you'll realize that they don't say anything.

Beni dikkatlice dinle ve gerçekten ne demek istediğimi anlayacaksın.

Listen to me carefully, and you will understand what I really mean.

- Umarım ne demek istediğimi anlayacaksın.
- Ne demek istediğimi anlayacağını umarım.

I hoped you would understand what I meant.

Yirmi beş yıl önce babana ne olduğunu söylersem sen sadece hikayeyi anlayacaksın.

You'll only understand the story if I tell you what happened to your father twenty-five years ago.