Translation of "Zamanla" in English

0.006 sec.

Examples of using "Zamanla" in a sentence and their english translations:

Zamanla

Over time,

Ve zamanla

And in time

Zamanla anlayacaksın.

In time, you will understand.

Deneyim zamanla kazanılır.

Experience is acquired with time.

Zamanla değiştirmen gerek.

You need to change with the times.

Zamanla hazır olacağız.

We'll be ready in time.

Zamanla işler değişir.

Things change over time.

Zamanla notlarım yükseldi.

Gradually, my grades starting to going up

Diller zamanla değişir.

Languages change over time.

Ve yoğunlaşman zamanla artar.

and intensity can be traded for time.

Zamanla değişen refah düzeyini

What does the trajectory of the world look like

Sorun zamanla kendiliğinden çözülecektir.

The problem will resolve itself eventually.

O zamanla başarılı olacak.

He'll succeed in time.

Dil formu zamanla değişir.

The form of language ​​changes over time.

Her şey zamanla değişir.

Everything changes over time.

Zamanla, şartlar yalnızca kötüleşti.

Over time, things only got worse.

O, zamanla fikrini değiştirdi.

In the course of time, he changed his mind.

Kimin kazandığı zamanla görülecek.

It remains to be seen who wins.

Diller zamanla evrim geçirir.

Languages evolve over time.

Güzellik algısı zamanla değişti.

Our perception of beauty has changed over time.

Zamanla onu sevmeye başladı.

- In time, he came to love her.
- In time, she came to love him.

Merak etme, zamanla alışacaksın.

Don't worry. You'll get used to it over time.

- Tom seni eminim zamanla affedecektir.
- Tom'un seni zamanla affedeceğine eminim.

In time, I'm sure Tom will forgive you.

Zamanla, onun suçsuzluğu ispat edilecektir.

In due time, his innocence will be proven.

Zamanla her şey açığa kavuşacak.

With time, everything will become clear.

Bir yenilik zamanla yok olur.

A novelty wears off in time.

Zamanla ilgili hiç not almadım.

I took no note of the time.

Zamanla da ilerliyor ve tedavimiz yok.

And it goes on with time, and we have no cure.

Zamanla bu resimler kırmızıya boyanmaya başladı,

Over time, the pictures came to be colored red,

Ve biz zamanla onlara teşekkür edeceğiz.

and in due time, we will be thankful.

- Bu sadece zaman alır.
- Zamanla olacak.

It just takes time.

Zamanla bütün bu küçük sorunlar çözülecektir.

In time, all these minor problems will be resolved.

Şimdi hazır olamazsın, ama zamanla olursun.

You may not be ready now, but you will be, in time.

Şimdi üzgünsün ama zamanla bunu atlatacaksın.

You're sad now but, with time, you'll get over it.

MS hastalığına uğramış beynlerin zamanla büzüldüğünü biliyordum.

I knew that brains afflicted with MS, over time, shrank.

Zamanla ve yavaş yavaş daha iyi oldum.

and slowly, over time, I got better,

Bu kabilenin atasal ayinlerinin çoğu zamanla kaybedilmiştir.

Many of the ancestral rites of this tribe have been lost over time.

Ve zamanla, hem ekranda hem de ekran haricinde

and over time, I noticed a parallel

İlk başta birbirimizi hiç tanımıyorduk. Zamanla birbirimizi tanıdık.

At first, we weren't familiar at all. Over time we got to know each other.

Zamanla şövalye gibi üst bir sınıftan olmayan herkesi kapsadı

It became to be known as anyone who was less than knightly status-wise,

Öncelikle zaman kavramını anlayalım zamanla saat aynı şey değildir

First, let's understand the concept of time and time is not the same thing

zamanla yarışan ülkeyi ilerletmek için çok işi var. Emirates

lot of work to advance the country, a race against time over time Emirates

Sadece ilk insanların Mars'a ne zaman varacağı zamanla görülecek.

Just when the first human beings will reach Mars remains to be seen.

Zamanla, Numidyalılar düşmana üstün gelmeyi başarıp, Roma süvarisine karşı ilerleme kaydediyor.

Eventually, the Numidians manage to overwhelm and advance against the Roman cavalry.

Diğer taraftan, iPhone'un fiyatı zamanla çok değişmiyor, yani eğer iPhoneları satarsak,

By contrast, the price of an iPhone doesn’t change much over time, so if we sell iPhones,

Uzun zaman önce terk edilmiş küçük kasaba zamanla donmuş gibi görünüyor.

The small town, abandoned long ago, seems frozen in time.

Hiç cebi olmaması hakkında bir şikayet yoktu. Ama zamanla kadınların elbieseinin

about women having no pockets. But over time the silhouettes of dresses began

Yani bu durumda biz şunu diyebiliriz aslında. Zamanla mesafe arasında bir orantı vardır diyebilir miyiz?

So in this case, we can say that actually. Can we say that there is a ratio between time and distance?

Yalnız iki karar verdiğinden dolayı yılda sadece bir hata yapan insan zamanla ilgili yüzde elli hatalıdır.

The man who makes but one mistake a year because he makes but two decisions is wrong fifty per cent of the time.

Bir Marshal olarak SOULT rekor karışık oldu -.. kimin yeteneği master-inme teslim veya zamanla azaldı, zafer askerlerine ilham

Soult’s record as a Marshal was mixed – a brilliant and intelligent organiser, whose

Normal su kullanmak zamanla buhar deliklerini tıkayacak mineral birikmesine sebep olacağı için buharlı ütülerde her zaman damıtılmış su kullan.

Always use distilled water in steam irons because using ordinary water will cause a mineral build-up over time that will clog the steam holes.