Translation of "Anadili" in English

0.037 sec.

Examples of using "Anadili" in a sentence and their english translations:

Tom'un anadili İngilizcedir.

Tom's native language is English.

Onun anadili Urducadır.

Urdu is her mother tongue.

Rusçayı anadili olarak konuşur.

She is a native speaker of Russian.

Yabancı, anadili gibi Japonca konuştu.

The foreigner spoke Japanese as if it were her mother tongue.

Anadili İngilizce olan kişiler sadece normal insanlardır.

Native English speakers are just normal people.

Tom, anadili Fransızca olanlarla pratik yapmak istiyor.

Tom wants to practice French with native speakers.

İngilizce onun anadili olmamasına rağmen, onu kusursuz konuşur.

Although English is not his first language, he speaks it impeccably.

Tom mükemmel Fransızca konuşur, ama onun anadili Almanca'dır.

Tom speaks perfect French, but his native language is German.

Anadili İngilizce olan birçok kişi İngilizcede hatalar yapar.

Many native English speakers make errors in English.

Tom, Mary'nin neredeyse anadili gibi Fransızca konuştuğunu bilmiyordu.

Tom didn't know Mary spoke French almost like a native speaker.

Akıcılığınızı geliştirmek için, olabildiğince sık olarak anadili ile konuşanları denemelisiniz.

To improve your fluency, you should try speaking with native speakers as often as you can.

Neredeyse dünyanın her yerinde anadili İngilizce olan biriyle İngilizce çalışmak mümkündür.

It's possible to study English with a native speaker almost anywhere in the world.

Anadili olarak konuşan kişi sayısı 10'dan aza düştüğünde bir dil ölü olarak kabul edilir.

A language is considered dead when the number of native speakers falls to less than 10.

- Bu kitap, anadili Japonca olmayan öğrenciler için.
- Bu kitap ana dili Japonca olmayan öğrenciler için.

This book is for students whose native language is not Japanese.

Üniversitemizden mezun olan her öğrenci anadili İngilizce olan biriyle en az iki yıl İngilizce çalıştı.

Every student who has graduated from our university has studied English with a native speaker for at least two years.

- Sanırım hata olmadığından emin olmak için raporunu bir anadil konuşuruna baştan aşağı okutmalısın.
- Hata olmadığından emin olmak için raporunu anadili olab birine okutsan iyi olur bence.

I suggest you have a native speaker read over your report to make sure there are no errors.

Anadili İngilizce olan biri olmak iki ucu keskin bir kılıçtır. Bir yandan dünyanın en kullanışlı dilini mükemmel şekilde konuşursun, ama sonra hiç kimse seninle başka bir dilde konuşmak istemez, bu yabancı dilleri öğrenme sürecini daha zor yapar.

Being an anglophone is a double-edged sword. On the one hand you speak the world's most useful language perfectly, but then no one wants to talk with you in another language, which makes the process of learning foreign languages more difficult.

Eğer Türkçeyi anadili olarak konuşanlar kendi dillerinde yeni, doğal cümleler ekleseler ya da Türkçe olmayan, kendilerinin tamamen anladıkları cümleleri Türkçeye çevirseler, Tatoeba herkes için daha iyi bile bir kaynak olur, mesela İngilizceyi Türkçeyle öğrenenler ya da Türkçeyi İngilizceyle öğrenenler için.

If native speakers of Turkish contribute new, natural-sounding sentences in their own language or translate into Turkish the non-Turkish sentences which they can fully understand, then Tatoeba will become an even better resource for everyone, for example, who is learning English via Turkish or learning Turkish via English.