Translation of "Ağaçlar" in English

- Ağaçlar filizleniyor.
- Ağaçlar sürgün veriyor.

The trees are in bud.

Ağaçlar yeşil.

The trees are green.

Ağaçlar bitkilerdir.

Trees are plants.

Ağaçlar canlıdır.

Trees are alive.

Ağaçlar büyük.

The trees are big.

Ağaçlar uzun.

The trees are tall.

Ağaçlar tomurcuklanmaya başlıyor.

The trees are beginning to bud.

Dağlarda ağaçlar keser.

He cuts down trees in the mountains.

Ağaçlar tomurcuklanmaya başladı.

The trees have begun to bud.

Ağaçlar çok nadirdi.

The trees were very scarce.

Ağaçlar parktan kaldırıldı.

Trees have been removed from the park.

Ağaçlar meyve dolu.

The trees are full of fruit.

Ağaçlar zaten yapraksız.

The trees are already bare.

Ağaçlar kuşlarla doluydu.

The trees were full of birds.

Ağaçlar karla kaplıydı.

The trees were covered with snow.

Ağaçlar bozkırlarda yetişmez.

Trees do not grow on prairies.

Bu ağaçlar güzel.

These trees are beautiful.

- Ağaçlar beni yağmurdan korudu.
- Ağaçlar beni yağmurdan uzak tuttu.

The trees kept me out of the rain.

Sözümona yapay ağaçlar yapabiliriz.

that will scrub CO2 from the air.

Ağaçlar yakında yapraksız olacak.

The trees will soon be bare.

Ağaçlar evimi rüzgardan koruyorlar.

Trees shelter my house from the wind.

Ağaçlar cadde boyunca ekilir.

The trees are planted along the street.

Şu ağaçlar manzarayı örtüyor.

Those trees hide the landscape.

Yol kenarındaki ağaçlar kesilmişti.

The trees by the road were chopped down.

Cadde boyunca ağaçlar ekili.

Trees are planted along the street.

Bahçıvana bazı ağaçlar diktirdim.

I had the gardener plant some trees.

Bunlar ne tür ağaçlar?

What kind of trees are those?

Uzun ağaçlar güneşi kesiyordu.

The tall trees blocked out the sun.

Ağaçlar bir sıra halindeydi.

The trees were in a row.

Bu ormanda ağaçlar var.

There are trees in this forest.

Ağaçlar yapraklarını çabucak kaybeder.

Trees lose their leaves quickly.

Okulun önünde bazı ağaçlar görürsün.

You see some trees in front of the school.

Evimin etrafında büyük ağaçlar vardı.

There used to be big trees around my house.

Çok geçmeden ağaçlar yapraksız olacak.

It won't be long before the trees are bare.

Ağaçlar otuz metre aralıkla ekilir.

The trees are planted at intervals of thirty meters.

O ağaçlar nedeniyle ormanı göremiyor.

- He can't see the forest for the trees.
- Because of these trees, he can't see the forest.

Yol düşen ağaçlar tarafından tıkalıydı.

The road was obstructed by fallen trees.

Göletin etrafında büyük ağaçlar vardı.

There used to be big trees around the pond.

Ağaçlar bu yılın başlarında tomurcuklanıyor.

The trees are budding early this year.

Ağaçlar fırtına nedeniyle kökünden söküldü.

The trees were torn up by the force of the storm.

Nehrin iki tarafında ağaçlar var.

There are trees on either side of the river.

Bu ağaçlar asla çiçek açmayacak.

These trees will never blossom.

Ağaçlar ne zaman çiçek açacak?

When will the trees blossom?

Bu ağaçlar onlar tarafından dikildi.

These trees were planted by them.

Ağaçlar arasında bir ev görüyorum.

I see a house among the trees.

Bu ağaçlar ne zaman dikildi?

When were these trees planted?

O ağaçlar manzaramıza engel oluyor.

Those trees are blocking our view.

O ağaçlar göl manzaramızı engelliyor.

Those trees are blocking our view of the lake.

Tepede bir sürü bodur ağaçlar büyümektedir.

Lots of low trees grow on the hill.

Birçok ağaçlar kış mevsiminde yapraklarını kaybederler.

Many trees lose their leaves in the winter.

Havuzun etrafında bazı büyük ağaçlar vardı.

There used to be some big trees around the pond.

Ağaçlar onun ormanı görmesine izin vermezler.

- The trees don't let him see the forest.
- He can't see the wood for the trees.

On beşinci Şevat "Ağaçlar Festivali" dir.

The fifteenth of Shevat is the "Festival of Trees."

Kuşların güzel şarkıları ağaçlar arasından duyuluyordu.

The birds' beautiful singing was heard among the trees.

Üstelik ağaçlar arasında 150 metreye kadar süzülebiliyor.

And he can glide 150 meters through the canopy.

Ağaçlar oksijen yayar ve karbon dioksit emer.

Trees give off oxygen and absorb carbon dioxide.

Baharda, çiçekler büyür ve ağaçlar çiçek açar.

In spring, flowers grow and trees bloom.

Dağın yamaçları ve bütün ağaçlar karla kaplıydı.

The slopes of the mountain and the trees were all covered in snow.

Kate'in kız torununun ağaçlar arasında çalışması gerekiyordu.

Kate's granddaughter needed to study among the trees.

Uzun boylu ağaçlar bir sürü rüzgar yakalar.

Tall trees catch a lot of wind.

O, bitkiler ve ağaçlar hakkında yazı yazdı.

He wrote about plants and trees.

Tom kesinlikle ağaçlar hakkında çok şey bilir.

Tom certainly knows a lot about trees.

- Kentindeki caddelerde ne çiçek ne de ağaçlar vardı.
- Onun şehrinin sokaklarında ne çiçekler nede ağaçlar vardı.

There were neither flowers nor trees in the streets of his city.

- O da ağaçlar hakkında daha çok şey öğrenmek istedi.
- O da ağaçlar hakkında daha çok şey öğrenmek istiyordu.

He wanted to know more about the trees, too.

Ormanda çok yüksek ağaçlar ve farklı çim çeşitleri vardır.

There are many tall trees and different kinds of grass in the jungle.

Tom ve ben evin güney tarafında bazı ağaçlar diktik.

Tom and I planted some trees on the south side of the house.

O da ağaçlar hakkında daha çok şey öğrenmek istedi.

He wanted to know more about the trees, too.

Sıcaklık ne kadar artarsa ağaçlar atmosfere o kadar su salıyor.

The hotter it gets, the more water is released into the atmosphere by trees.

O tepedeki ağaçlar kesilirse, oldukça çabuk bir şekilde erozyonu görürsün.

If the trees on that hill are cut down, you'll see erosion pretty quickly.

Ağaçlar ve yeşillikler tarafından çevrili apartmanlarda daha az suç var.

There is less crime in apartment buildings surrounded by trees and greenery.

- Ağaçlar arasında bir ev görüyorum.
- Ağaçların arasında bir ev görüyorum.

I see a house among the trees.

İz süren biri için ağaçlar bu yüzden iyidir. Çünkü genelde işaret barındırırlar.

That's why trees are so good for the tracker, because they often snag signs.

Bahçemizde bir sürü ot var ve çok güzel çiçekler ve uzun boylu ağaçlar var.

There's a lot of grass in our garden, and there are many pretty flowers and tall trees.

- Çiçeklerin ve ağaçların temiz havaya ve taze suya ihtiyacı vardır.
- Çiçek ve ağaçlar temiz hava ve taze suya ihtiyaç duyarlar.
- Çiçekler ve ağaçlar, temiz hava ve tatlı suya ihtiyaç duyarlar.

Flowers and trees need clean air and fresh water.

Yellowstone'daki taşlaşmış ağaçlar, yaklaşık 50 milyon yıl önce meydana gelen volkanik moloz akışlarının bir sonucudur.

Petrified trees in Yellowstone are the result of volcanic debris flows that occurred about 50 million years ago.