Translation of "şüphelinin" in English

Şüphelinin adı yayınlanmadı.

The suspect's name hasn't been released.

Polis şüphelinin geçmişini soruşturuyordu.

The police were inquiring into the suspect's past.

- Şüphelinin nerede olduğu hâlâ bilinmiyor.
- Şüphelinin bulunduğu yer hala bilinmiyor.

The whereabouts of the suspect is still unknown.

Polis henüz şüphelinin izini bulmadı.

The police have found no trace of the suspect yet.

Polis şüphelinin silahını bırakmasını emretti.

The police ordered the suspect to drop his gun.

Polis hızla şüphelinin evine gitti.

Police raced to the suspect's house.

Şüphelinin koyu renkli saçları var.

The suspect has dark hair.

Polis şüphelinin bir robot resmine sahip.

The police have a sketch of the suspect.

Fadıl, polise bir şüphelinin adını verdi.

Fadil gave the police the name of a suspect.

Sami polise şüphelinin bir eşkalini verdi.

Sami gave police a description of the suspect.

Şüphelinin en son boya damlamış marangoz pantolonu giydiği görüldü.

The suspect was last seen wearing paint-splattered carpenter pants.

Polis memuru, şüphelinin suçla doğrudan bağlantılı olduğuna inandığını söyledi.

The police officer said he believes the suspect has a direct connection to the crime.

Şüphelinin Dan Anderson adında bir genç ergen olduğu ortaya çıkarıldı.

The suspect was revealed to be a young teenager named Dan Anderson.

Bir şüphelinin suçlu olduğunu ispatlamak için mahkemedeki savcılar iddialarını kanıtlamak zorundadır.

Prosecutors in court have to substantiate their claims in order to prove a suspect is guilty.

Şüphelinin köprüden attığına inandığımız bir silahı şu an arayan üç dalgıcımız var.

We have three divers now searching for a gun that we believe that the suspect threw off the bridge.

Şüphelinin sinirli bir yaradılışı vardı, bir sigara tiryakisiydi ve sapına kadar tırnaklarını yemişti.

The suspect had a nervous disposition, was a chain smoker and had bitten his nails down to the quick.