Translation of "Gitti" in Arabic

0.009 sec.

Examples of using "Gitti" in a sentence and their arabic translations:

gitti

ذهب

- Nereye gitti?
- O nereye gitti?

أين ذهب؟

Nereye gitti?

أين ذهب؟

Paris'e gitti.

ذهبَت إلى باريس.

Tom gitti.

لقد غادر توم.

Ve gitti.

و اختفى

- Fadıl üniversiteye gitti.
- Fadıl koleje gitti.

ذهب فلضل إلى الجامعة.

- Eve yürüyerek gitti.
- O, eve yayan gitti.
- O, eve yürüyerek gitti.

ذهب للمنزل علي رجله.

Çöpe attım gitti.

ألقيته في سلة المهملات.

Fimi izlemeye gitti

ذهبت لمشاهدة الفيلم

Borsamız tepetaklak gitti

ذهب سوق الأسهم لدينا رأسا على عقب

Ev ucuz gitti.

- بِيع المنزل بثمن بخس.
- بيع المنزل بثمن رخيص.

Üslubun hoşuma gitti.

يعجبني أسلوبك.

Sıranın arkasına gitti.

وقفت في آخر الصف.

O, mağazaya gitti.

- ذهب إلى الدكان.
- ذهب إلى المحل التجاري.
- ذهب إلى المتجر.

'Tüm ajanlar gitti.'

"كل الوكلاء يذهبون".

Hasan okula gitti.

ذهب حسن إلى المدرسة.

Babam Çin'e gitti.

- ذهب أبي إلى الصين.
- سافر أبي إلى الصين.
- لقد ذهب أبي إلى الصين.

Bilal okula gitti.

ذهب بلال إلى المدرسة.

Tom Boston'a gitti.

ذهب توم ألى بوسطن.

Jamal nereye gitti?

أين ذهب جمال؟

Fadıl okula gitti.

ذهب فاضل إلى المدرسة.

Fadıl yalnız gitti.

ذهب فاضل لوحده.

Sami yalnız gitti.

- ذهب سامي بمفرده.
- ذهب سامي لوحده.

Sami camiye gitti.

ذهب سامي إلى المسجد.

Sami, Mısır'a gitti.

ذهب سامي إلى مصر.

Sami işe gitti.

خرج سامي إلى عمله.

Sami, Kahire'ye gitti.

ذهب سامي إلى القاهرة.

Ancak Janie iyiye gitti.

لكن جين كانت تتحسن.

35 yaşında askere gitti

ذهب إلى الجيش في سن 35

Spot da gitti mi?

هل ذهب سبوت أيضاً؟

O Fuji Dağı'na gitti.

لقد صعد جبل فوجي.

Benim gücümün hepsi gitti.

لقد فقدت قواي كلها.

Mary Katolik lisesine gitti.

ماري ذهبت إلى ثانوية كاثوليكية.

Erkek çocuk okula gitti.

ذَهبَ الولَدُ إلى المدرَسةِ.

Son tren çoktan gitti.

إن القطار قد غادر.

O dün oraya gitti.

ذهبت إلى هناك بالأمس.

- Nasıl geçti?
- Nasıl gitti?

كيف جرى الأمر؟

Kral Hüseyin Kahire'ye gitti.

الملك حسين سافر إلى القاهرة.

Okula zaten gitti o.

كانت قد ذهبت إلى المدرسة.

Babasının yerine o gitti.

ذهب بدلاً عن والده.

John dün Fransa'ya gitti.

- ذهب جون إلى فرنسا بالأمس.
- غادر جون إلى فرنسا البارحة.
- رحل جون إلى فرنسا البارحة.

Cathy de gitti mi?

هل ذهبت كاثي كذلك؟

Artık hayatınızdan tamamen gitti.

اختفى من حياتك الى الأبد.

O, dün hastaneye gitti.

ذهبت إلى المستشفى البارحة.

Tom dün Boston'a gitti.

بالأمس وصل توم إلى بوسطن.

Fadıl, Dania'nın evine gitti.

ذهب فاضل إلى منزل دانية.

Layla doğruca bilgisayarına gitti.

ذهبت ليلى مباشرة إلى حاسوبها.

Sami bugün balığa gitti.

ذهب سامي ليصطاد اليوم.

Sami, Leyla'yı ziyarete gitti.

ذهب سامي لزيارة ليلى

Sami'nin oğlu üniversiteye gitti.

ذهب إبن سامي إلى الجامعة.

Sami, Leyla'nın mekanına gitti.

ذهب سامي إلى منزل ليلى.

Sami arabayla camiye gitti.

ذهب سامي بسيّارته إلى المسجد.

Arı camdan uçup gitti.

طارت النحلة من النافذة.

Ve işte, yok oldu, gitti.

فوق الكرة ونجدها قد تحللت، لقد اختفت.

Ama dilekçeyi unuttum gitti ben.

ولكنني قدمتها ونسيتها.

Silahı indirdi ve yürüyüp gitti.

ووضعتْ المسدّس، وذهبتْ بعيدًا.

Diğer taraftan gidelim! Nereye gitti?

‫سأذهب من الجهة الأخرى!‬ ‫أين ذهب؟‬

Ze bir şeyler içmeye gitti,

ذهب للحصول على مشروب،

Aklım bir an paralara gitti

ذهني ذهب للمال للحظة

1963'te suikasta kurban gitti.

اغتيل عام 1963.

Herkes oraya gitti, değil mi?

ذهب الجميع إلى هناك، أليس كذلك؟

Brian Kate ile okula gitti.

- ذهب براين مع كيت إلى المدرسة.
- ذهب براين إلى المدرسة مع كيت.
- براين ذهب إلى المدرسة مع كيت.

Oğlum, Londra'ya, doğduğum yere, gitti.

ذهب إبني إلى لندن، أين ولدت.

Kız kardeşim dün Kobe'ye gitti.

ذهبت أختي إلى كوبي بالأمس.

O, pazartesi günü Newyork'a gitti.

ذهب إلى نيويورك يوم الإثنين.

O, on dakika önce gitti.

غادر منذ عشرة دقائق.

Ve inanılmaz derecede hoşuma gitti.

وأعجبني لدرجة لا تصدق.

Tom bir arkadaşla Boston'a gitti.

ذهب توم إلى بوسطن مع صديق.

O, 1970'te Londra'ya gitti.

ذهب إلى لندن عام 1970.

Dün kız kardeşim Kobe'ye gitti.

ذهبت أختي إلى كوبي بالأمس.

Tom ve Mary sahile gitti.

ذهب توم وماري إلى الشاطئ.

Fadıl araçla Dania'nın evine gitti.

ذهب فاضل بسيارته إلى منزل دانية.

Fadıl az önce eve gitti.

ذهب فاضل إلى المنزل فحسب.

Sami, Leyla ile buluşmaya gitti.

ذهب سامي لمقابلة ليلى.

Sami dedesinin ilacını almaya gitti.

ذهب سامي لإحضار دواء جدّه.

Sami Cuma günü camiye gitti.

- كان سامي يذهب إلى المسجد يوم الجمعة.
- ذهب سامي إلى المسجد يوم الجمعة.

Sami ve Leyla camiye gitti.

ذهبا سامي و ليلى إلى المسجد.

Gitti bizim şirkettekiler Gani Müjde'yle anlaştılar.

اتفقت شركتنا مع جاني موجد

Şimdiye kadar Ay'a 12 kişi gitti

حتى الآن ذهب 12 شخصًا إلى القمر

Vareg Muhafızları'na komuta ettiği Konstantinopolis'e gitti .

للإمبراطور البيزنطي.

O haftada bir kez pazara gitti.

ذهبت إلى السوق مرة في الأسبوع.

O üst kata yatak odasına gitti.

صعدت إلى غرفة نومها في الطابق العلوي.

Fadıl, Leyla'yı görmek için Kahire'ye gitti.

سافر فاضل إلى القاهرة لزيارة ليلى.

- Leyla dışarı gitti.
- Leyla dışarı çıktı.

- ذهبت ليلى إلى الخارج.
- خرجت ليلى.

Sami dişlerini fırçalamak için banyoya gitti.

- ذهب سامي إلى الحمّام ليفرش أسنانه.
- ذهب سامي إلى الحمّام ليغسل أسنانه.

Sami, Leyla'yla yaşamak için Mısır'a gitti.

ذهب سامي إلى مصر كي يعيش مع ليلى.

Sami, Leyla'yı almak için oraya gitti.

- ذهب سامي إلى هناك لإقلال ليلى.
- ذهب سامي إلى هناك لاصطحاب ليلى.

O zamandan beri işler hep iyiye gitti.

منذ ذلك الوقت بدأت الامور تصبح أحسن.

Mahkemeye gitti ve "askeri gereklilikler" hikayesini anlattı

دخل وتحجج بقصة "الضرورة العسكرية".

Ve sahiden bu sefer şansımız yaver gitti.

‫وقد حالفنا الحظ هذه المرة.‬

Adamın elimi tuttum, kafamın üstü uçtu gitti,

أخذت بيد الرجل. أعلى رأسي المنفجر بعيداً.

Ancak bir şey korkunç şekilde ters gitti.

لكن سار شيء ما بطريقة خاطئة جدًا.

Halk gerçekten imama inanmadı arifin peşine gitti

الناس لا يؤمنون حقا بالإمام ، ذهب بعد عارف

Anne biraz ekmek almak için şehre gitti.

ذهبت الأم إلى المدينة لجلب بعض الخبز.