Translation of "şükür" in English

0.007 sec.

Examples of using "şükür" in a sentence and their english translations:

- Tanrı'ya şükür!
- Şükürler olsun!
- Çok şükür!
- Hele şükür!

Thank goodness!

Tanrıya şükür.

Thank God.

Allah'a şükür.

Thank God.

Hele şükür.

It's about time.

Tanrı'ya şükür!

Thank goodness!

- Çok şükür ayıldın.
- Çok şükür kendine geldin.

Thank goodness, you've come to.

- Şükür ki iyi sonuçlandı.
- Şükür ki iyi geçti.
- Şükür ki iyi bitti.

- Fortunately, it turned out well.
- Luckily, it turned out well.

Tanrı'ya şükür bitti.

Thank God it's over.

Tanrıya şükür bitti.

Thank goodness that's over.

Tanrı'ya şükür Ateist'im.

Thank God I am an atheist.

Tanrıya şükür buradasın.

Thank goodness you're here.

Hele şükür gittiler!

- Good riddance!
- Good riddance.

Çok şükür döndün.

Thank heavens you're back.

Tanrıya şükür bugün Cuma.

- Thank God it's Friday!
- Thank God it's Friday.

Çok şükür hava düzeldi.

Luckily, the weather turned out fine.

Tanrı'ya şükür bugün özgürüm.

Thank heavens, I'm free today.

Tanrıya şükür kimse ölmedi.

Thank God nobody died.

Tanrıya şükür hayatta kaldım.

Thank God I survived.

Tanrı'ya şükür beni buldun.

Thank God you found me.

Tanrı'ya şükür herkes iyiydi.

Thank God everyone was OK.

Tanrı'ya şükür Tom öldürülmedi.

Thank God Tom wasn't killed.

Onun için Tanrı'ya şükür.

Thank God for that.

Tanrı'ya şükür, günlerden cuma.

Thank goodness it's Friday.

Tanrıya şükür fırtına bitti.

Thank God the storm is over.

Çok şükür bunu yapmadın.

Thank goodness you didn't do that.

- Tanrı'ya şükür, gün sona erdi.
- Allah'a şükür, o gün sona erdi.

Thank God that day's over.

Allah'a şükür en kötüsünü atlattık.

Thank God the worst is behind us.

Tanrı'ya şükür bu hafta bitti!

Thank God this week is over!

Çok şükür artık genç değiliz.

Fortunately we are no longer young.

Tanrıya çok şükür kimse yaralanmadı.

Thank God that nobody was hurt.

Şükür Tanrım, nihayet yağmur yağıyor.

Thank God, it is finally raining.

Her gün Rab'be şükür ediyorum.

I thank the Lord every day.

Tanrı'ya şükür Tom'a zarar vermedim.

Thank God I didn't hurt Tom.

Hele şükür biri beni ciddiye aldı.

Someone was taking me seriously!

"Çok şükür güvende. Kayanın altında." dedim.

I think, "Thank God she's safe. She's right under the rock."

- Bu an meselesi.
- Nihayet.
- Hele şükür.

- It's about time.
- It's time.
- It's about time!

- İyi ki buradasın.
- Çok şükür buradasın.

- It's a good thing that you're here.
- It's a good thing you're here.

Çok şükür, o çatlağın derinliklerine inmeyi başardı.

And thank God she managed to get really deep in that crack.

Tanrı'ya şükür bu kazada kimse yara almadı.

Thank God nobody got hurt in this accident.

- İyi ki buraya geldim.
- Çok şükür buraya geldim.

- It's a good thing I came here.
- It's a good thing that I came here.

Çok şükür, oğlum yeni okulundaki yaşama çabucak uyum sağladı.

Fortunately, my son quickly adjusted to life in his new school.

- Çok şükür, işkolik ölmedi.
- Bereket versin ki, işkolik ölmedi.

Happily, the workaholic did not die.

- İyi ki sizler sır tutamıyorsunuz.
- Çok şükür sizler sır tutamıyorsunuz.

It's a good thing you guys can't keep a secret.

Çok şükür ki, şehrin daha eski kısımları müttefiklerin bombalarından korundu.

Fortunately, the older part of the city was spared from the Allies' bombs.

- İyi ki Tom'un partisine gitmediniz.
- Çok şükür Tom'un partisine gitmediniz.

It's a good thing you didn't go to Tom's party.

- Sevimli olman iyi bir şey.
- İyi ki sevimlisin.
- Çok şükür sevimlisin.

It's a good thing you're cute.

- İyi ki o arabayı satın almadım.
- Çok şükür o arabayı satın almadım.

It's a good thing I didn't buy that car.

Çok şükür, galip geldik ve böylece Madde 2'ye bir tanım eklendi.

Fortunately, we have prevailed and so a definition has been included in Article 2.

Tom koltuk değneğinden düştü. Çok şükür Mary tekrar kalkması için ona yardım etti.

Tom fell from his crutches. Fortunately, Mary helped him to get up again.

- İyi ki Tom burada değil.
- Çok şükür Tom burada değil.
- Tom'un burada olmaması iyi bir şey.

It's a good thing Tom isn't here.

İlk olarak bir C kursu aldığım zaman sınıfta açıklanan tek bir şeyi anlayamadım. Allah'a şükür ki bütün topluluğun nasıl çalıştığını bana açıklamak için bir programcı olan bir arkadaşım var.

When I first took a C course, I couldn't understand a single thing explained in class. Thank God I got a friend of mine who's a programmer to explain to me how the whole caboodle works.