Translation of "ülkesini" in English

ülkesini iyi yönetiyor,

runs her country well,

Herkes ülkesini sever.

Everybody loves his country.

Tom ülkesini gerçekten sever.

Tom really loves his country.

O, ülkesini yabancı işgalcilerden korudu.

He protected his country from foreign invaders.

Atatürk ayrıca ülkesini de sanayileştirdi.

Ataturk also industrialized his country.

Soğuk bir sabahta ülkesini terk etti.

He left his hometown on a cold morning.

Lider, ülkesini 50 yıldan fazla yönetti.

The leader governed his country for more than 50 years.

O bir yıl önce ülkesini terk etmişti.

He had left his country one year before.

O iki yıl önce ülkesini terk etti.

He left his country two years ago.

Başkan Yardımcısı ülkesini uluslararası konferansta temsil etti.

The vice president represented his country at the international conference.

Tom asla bir İslam ülkesini ziyaret etmedi.

Tom has never visited an Islamic country.

- Tom ülkesine ihanet etti.
- Tom ülkesini sattı.

Tom betrayed his country.

Neredeyse hiçbir ülke ülkesini adil bir rekabete bırakmak istemiyor.

Almost no country is willing to leave its farmers alone to compete in a fair competition.