Translation of "öldüler" in English

0.007 sec.

Examples of using "öldüler" in a sentence and their english translations:

- Onlar öldüler.
- Öldüler.

- They're dead.
- They are dead.

- Onlar savaşta öldüler.
- Onlar çatışmada öldüler.
- Çatışmada öldüler.

They died in battle.

- Savaşırken öldüler.
- Mücadele ederek öldüler.

They died fighting.

Askerler öldüler.

The soldiers died.

Nasıl öldüler?

How did they die?

Onlar öldüler.

- They're dead.
- They are dead.

Özgürlük uğruna öldüler.

They died for the cause of liberty.

Onlar donarak öldüler.

- They were frozen to death.
- They froze to death.

Onların hepsi öldüler.

They all died.

Onlar zaten öldüler.

They're already dead.

Kurtarılmayı beklerken öldüler.

They died while waiting to be rescued.

Onlar birbiri ardına öldüler.

They died one after another.

- Onlar öldürüldü.
- Öldüler.
- Öldürüldüler.

- They were killed.
- They were murdered.

İşçilerin çoğu açlıktan öldüler.

Many of the workers died of hunger.

Köpekler sıcak aracın içinde öldüler.

The dogs died inside the hot vehicle.

Onlar başkalarını kurtarmaya çalışırken öldüler.

They died trying to rescue others.

Senin annen ve baban öldüler.

Your mother and father are dead.

Shelley'in arkadaşları çok genç öldüler.

Shelley's friends died very young.

Tom ve Mary çocuksuz öldüler.

Tom and Mary died childless.

Onlar diğerlerini kurtarmaya çalışırken öldüler.

- They died trying to save others.
- They died trying to rescue others.

Onun ebeveynlerinin her ikisi de öldüler.

Her parents both died.

Annem ve babam ben çocukken öldüler.

My parents died when I was a kid.

Neredeyse bütün erkekler ilaçlarından öldüler hastalıklarından değil.

Nearly all men die of their remedies, and not of their illness.

Büyükbaba ve büyükannelerim ben doğmadan önce öldüler.

My grandparents died before I was born.

Annem ve babam ben çok küçükken öldüler.

My parents died when I was very young.

Tom ve Mary'nin her ikisi de öldüler.

Tom and Mary were both dead.

Rehineler yiyecekten yoksun oldukları için açlıktan öldüler.

The hostages starved because they were deprived of food.

Tom'un anne ve babası 2013 yılında öldüler.

Tom's parents died in 2013.

Sami ve Leyla altı yıl arayla öldüler.

Sami and Layla died six years apart.

- Hayvanlar birbiri ardına öldü.
- Hayvanlar birbiri ardına öldüler.

One after another, the animals died.

Birçok Rus kendi telefonları ile kendilerini fotoğraflarken öldüler.

Many Russians have been killed while taking photos of themselves with their phones.

Hem pilot ve hem de co-pilot öldüler.

Both the pilot and the co-pilot are dead.

Hem Tom hem de sürüş hocası kazada öldüler.

Tom and his driving instructor were both killed in the accident.

Ben on üç yaşındayken ebeveynlerimi bir trafik kazasında öldüler.

- My parents died in a traffic accident when I was thirteen years old.
- My parents died in a traffic accident when I was thirteen.

Tom ve Mary karanlıkta yürümeyi denedi ancak hipotermiden öldüler.

Tom and Mary attempted to hike in the dark, but died of hypothermia.

Tom'un anne ve babası, Tom on üç yaşındayken öldüler.

Tom's parents died when Tom was thirteen.

Onlar, rutin bir test sırasında, yakın bir yardımla yerde öldüler.

They died on the ground, during a routine test, with help close at hand.

Tom'un ebeveynlerinin her ikisi de o hala bir çocukken öldüler.

- Tom lost both his parents when he was still very young.
- Tom's parents both died while he was still a small child.

Tokyo banliyölerinde yaşayan ebeveynlerim ve küçük erkek kardeşim büyük bir depremde öldüler.

My parents and little brother, who lived in the suburbs of Tokyo, died in the big earthquake.

- Hem Tom hem de Mary kazada öldüler.
- Tom ve Mary ikisinde de kazada öldü

- Tom and Mary both died in the accident.
- Both Tom and Mary died in the accident.

- On yıl önce, velilerimiz bir araba kazasında öldüler.
- On yıl önce, ebeveynlerim bir araba kazasında öldü.

Ten years ago, our parents died in a car crash.

Tom'un ebeveynlerinin her ikisi de o sadece bir bebekken öldüler bu yüzden onlardan herhangi birini hatırlamıyor.

Both of Tom's parents died when he was just a baby, so he doesn't remember either one of them.