Translation of "ödenmemiş" in English

ödenmemiş borçlar;

for stolen labor,

Ödenmemiş maaşı almaktan vazgeçtim.

I gave up on receiving the unpaid salary.

Sami'nin ödenmemiş faturaları biriktiriyordu.

Sami's unpaid bills were piling up.

Verilen bir söz ödenmemiş bir borçtur.

A promise made is a debt unpaid.

10 dolarlık ödenmemiş bir borcum var.

I have an outstanding debt of 10 dollars.

Ödenmemiş bir sürü park cezam var.

I have a lot of unpaid parking tickets.

Sorun bizim faturalardan bazılarının henüz ödenmemiş olmasıdır.

The problem is that some of our bills haven't yet been paid.

Aynı zamanda finansal olmayan borcu - örneğin, ödenmemiş tedarikçiler

At the same time its non-financial debt - for example, suppliers that have not been paid

Tom'un tam bir deste ödenmemiş park biletleri var.

Tom has a whole pile of unpaid parking tickets.

Eğer bu ödenmemiş borçlar için toplu bir ödeme almazsak

If we don't take a full accounting of these debts that are owed,