Translation of "Dolarlık" in English

0.016 sec.

Examples of using "Dolarlık" in a sentence and their english translations:

Sally, yirmi-dolarlık bir banknotu beş dolarlık banknotlarla değiştirdi.

Sally exchanged a twenty-dollar bill for five-dollar bills.

Üç dolarlık pul istiyorum.

I want three dollars worth of stamps.

Yüz dolarlık bir banknottu.

It was a hundred dollar bill.

1000 dolarlık hediyeleri daha başlangıç.

is that their 1,000-dollar gift is probably more of a starter gift.

Birlikte milyonlarca dolarlık değer yarattılar,

Collectively, they created millions of dollars of value,

Bebek on dolarlık banknotu yırttı.

The baby tore up a ten-dollar bill.

O, bir yüz dolarlık banknottu.

It was a one hundred dollar bill.

Bir dolarlık banknotunuz var mı?

Do you have any ones?

10 dolarlık normal kurşunsuz,lütfen

Ten dollars of regular unleaded, please.

Bu, 64.000 dolarlık bir sorudur.

That's the sixty-four thousand dollar question.

Bu yüz dolarlık bir banknot.

This is a hundred dollar bill.

10,000 dolarlık bir kaybımız oldu.

We suffered a loss of 10,000 dollars.

İki dolarlık banknotlar Amerika'da nadirdir.

Two-dollar bills are rare in the United States.

Bugün kırk dolarlık benzin aldım.

I bought forty dollars' worth of gasoline today.

- Bu, bir yüz milyon dolarlık stadyum.
- Bu, yüz milyon dolarlık bir stadyum.

This is a one hundred million dollar stadium.

Lİge 400 milyon dolarlık dava açıyor.

and he's suing the league for 400 million dollars.

Milyonlarca dolarlık MR makinesinin işlevini üstlenerek

of a multimillion-dollar MRI machine

Kolye yüz dolarlık bir fiyatla ucuz.

The necklace is cheap at a hundred dollars.

Burada 1000 dolarlık bir birikimim var.

I have a deposit of a thousand dollars here.

O, on dolarlık bir mendil aldı.

She bought a handkerchief for ten dollars.

Beş dolarlık bir banknot bozabilir misin?

Can you change a five-dollar bill?

Bir dolarlık banknotun var mı hiç?

Do you have any one dollar bills?

O, milyonlarca dolarlık bir köşkte yaşıyor.

He lives in a multimillion-dollar mansion.

Aşırı hızdan otuz dolarlık cezaya çarptırıldım.

I was fined thirty dollars for speeding.

10 dolarlık ödenmemiş bir borcum var.

I have an outstanding debt of 10 dollars.

İki milyon dolarlık ceza tazminatı ödüyoruz.

We award punitive damages in the amount of two million dollars.

Şirketin milyonlarca dolarlık bir sermayesi var.

The company has a capital of a million dollars.

Tom yarışta 300 dolarlık bahse girdi.

Tom bet $300 on the race.

Tom oyunda 300 dolarlık bahse girdi.

Tom bet $300 on the game.

Tom dövüşte 300 dolarlık bahse girdi.

Tom bet $300 on the fight.

Tom milyar dolarlık bir şirketin CEO'sudur.

Tom is the CEO of a billion dollar company.

22 milyon dolarlık yatı bir kenara bırakın

and I would not have been invited onto a rowboat,

Şimdi anladınız mı sizin 8500 dolarlık hevesinizi

Did you understand now that your $ 8500 enthusiasm

Banka elli dolarlık çekinizi nakit olarak ödeyecek.

The bank will cash your fifty dollar check.

Onun işi 2.000 dolarlık sermaye ile başlatıldı.

- Her business was started with capital of $2000.
- Her business was started with capital of $2,000.

Tom Mary'ye yirmi dolarlık bir fatura uzattı.

Tom handed Mary a twenty-dollar bill.

Tom caddede yüz dolarlık kağıt para buldu.

Tom found a hundred dollar bill on the street.

Bir dolarlık banknot üzerinde masonluğun sembollerini görebilirsiniz.

You can see symbols of freemasonry on the one dollar bill.

Bin dolarlık bir bağış için bana güvenebilirsin.

You can count on me for a one thousand dollar donation.

Tom garsona otuz dolarlık bir bahşiş verdi.

Tom left the waitress a thirty dollar tip.

Tom otuz dolarlık bir şişe şarap aldı.

Tom bought a thirty dollar bottle of wine.

Ben bu 100 dolarlık banknotu, dört tane 20 dolarlık banknot ve yirmi tane tekliğe bozmak istiyorum.

I'd like to break this 100 dollar bill into four 20 dollar bills and twenty singles.

22 milyon dolarlık bir yattaki altı misafirden biriydim.

I was one of six guests on a 22-million-dollar yacht,

Büyüyen gizli multi milyar dolarlık bir endüstrinin parçası.

are part of a growing secretive multi-billion-dollar industry.

Veya bir iki milyon dolarlık arabalar yapmak yerine

or making one or two million-dollar cars.

4 trilyon dolarlık bir değer ortaya çıkarmış oluruz.

we're potentially unleashing a four-trillion-dollar value.

Milyonlarca dolarlık bir temizlikten sonra... ...hayvanlar dönmeye başladı.

But following a multi-million-dollar clean-up, the animals are returning.

Sivil toplum kuruluşlarına yaptığı beş milyar dolarlık yatırımla.

With five billion dollars invested in NGOs.

Gaspçı iki milyon dolarlık bir fidye talep etti.

The hijacker demanded a ransom of two million dollars.

Bu küçük bebek on dolarlık bir banknot yırttı.

This little baby tore up a 10 dollar bill.

Tom, Mary'ye yarım milyon dolarlık bir çek uzattı.

Tom handed Mary a check for half a million dollars.

Tom büyük bir tomar yüz dolarlık banknot yaktı.

Tom burned a big wad of hundred dollar bills.

Lütfen parayı bana yirmi dolarlık banknotlar halinde verin.

Please give me the money in twenty-dollar bills.

Tom günde yaklaşık 150 dolarlık eroin enjekte ediyor.

Tom shoots up about $150 of heroin a day.

O, onun için on dolarlık para cezasına çarptırıldı.

She was fined 10 dollars for that.

Tom parti için üç yüz dolarlık bütçe ayırdı.

Tom budgeted three hundred dollars for the party.

Sami hayatını milyon dolarlık anlaşmaları kontrol ederek geçirdi.

Sami spent her life controlling million-dollar deals.

Tom üç yüz dolarlık bir takım elbise aldı.

Tom bought a three hundred dollar suit.

Sami, Leyla'nın arabasını 60 dolarlık indirimli fiyatla onardı.

Sami fixed Layla's car for the bargain price of 60 dollars.

Şirket 2 miiyon 371 bin dolarlık fazla verdi.'' - Bloomberg)

The company had a surplus of $2.371 million.”

15 dolarlık el fenerlerinden on tane hemen yollayabilir misin?

Can you please send ten $15 flashlights immediately?

Birinin bin dolarlık bir şapka alması çok sık değildir.

It's not very often that someone buys a thousand dollar hat.

Benim yirmi dolarlık bir banknotum vardı, ama onu kaybettim.

I had a twenty dollar bill but I lost it.

Noel için Tom'dan 300 dolarlık bir hediye kartı aldım.

I received a $300 gift card from Tom for Christmas.

Sami bir milyon dolarlık bir hayat sigortası poliçesine sahipti.

Sami had a million-dollar life-insurance policy.

Sami, Leyla'dan on altı bin dolarlık bir çek aldı.

Sami got a sixteen thousand dollar check from Layla.

Godiva çikolatalarının Türk sahibi 6.5 milyar dolarlık borcunu yapılandırmaya gitti

Turkish owner of Godiva chocolate to restructure $6.5 billion of debt

2017 yılının ilk 9 ayında yaklaşık 4 milyar dolarlık yutuldu

In the first 9 months of 2017 it's swallowed about $4bn.

O umut verici bir işte iki yüz dolarlık yatırım yaptı.

He invested two hundred dollars in a promising business.

25 dolarlık bir çek düzenledim ve onu satış elemanına verdim.

I made out a check for $25 and handed it to the salesperson.

Tom Mary'nin ona verdiği yirmi dolarlık faturayı gömlek cebine koydu.

Tom put the twenty-dollar bill that Mary gave him in his shirt pocket.

Bana bu on dolarlık banknot için biraz bozukluk verebilir misin?

Could you give me some change for this ten dollar bill?

Sanki, "6 Milyon Dolarlık Adam" filminin hüzünlü bir versiyonu gibiydi.

kind of like a more melancholy version of the "The Six Million Dollar Man".

( 2008'de Çin Hükümeti, 4 trilyon yuanı, yaklaşık 600 milyar dolarlık,

(In 2008, the Chinese government started a colossal programme of extra public spending

Benim haziran ayı kredi kartı ekstresinde 145 dolarlık bir uyuşmazlık var.

There is a discrepancy of 145 dollars in my June credit card statement.

Benim bin dolarlık seyahat çeklerim ve beş yüz dolar nakitim var.

I have one thousand dollars in travelers' checks and five hundred in cash.

- Onun aylık geliri 2.000 dolar.
- 2.000 dolarlık bir aylık geliri var.

He has a monthly income of 2,000 dollars.

Ben hizmetlerim için haftalık 2.000 dolarlık sabit bir ücret talep ediyorum.

- Tom carries a flask of Tequila with him wherever he goes.
- I charge a flat fee of 2,000 dollars per weekend for my services.

Bu durumda Uruguaylı şirketler gereksiz gümrük vergilerine harcanan paralardan 100 milyon dolarlık

In this case, Uruguayan companies would save more than 100 million dollars in Needless

80 dolarlık bir kazak alıyorsunuz. İkinci seçenek, ilk kazak için 80 dolar...

buy one sweater for $80 dollars. Option two, the first sweater would be $80 dollars

Eğer kazak ve 150 dolarlık bir kaban almaya karar verirseniz, kazak bedava...

If you decide to get a sweater and $150 coat, the sweater would be counted as the free

- Biz bin dolarlık zarar tahmin ediyoruz.
- Hasarın bin dolar olduğunu tahmin ediyoruz.

We estimate the damage at one thousand dollars.

Efendim, otel odasında sigara içtiniz ve faturanıza 200 dolarlık bir ücret ekledik.

Sir, you smoked in your hotel room and we've added a $200 fee to your bill.

Satış fiyatı 35 dolar, 75 dolarlık liste fiyatı üzerinden harika bir %52'lik indirim.

The price on sale is $35, an amazing 52% off the $75 dollar list price.

- Tom'a üç adet 1 dolarlık banknot verdim.
- Tom'a üç tane kâğıt 1 dolar verdim.

I gave Tom three one-dollar bills.

- Tom Goodman hayır kurumlarına her yıl binlerce dolar bağış yapar. Gerçekten isminin hakkını veriyor.
- Her yıl yardım kuruluşlarına binlerce dolarlık bağışta bulunan Tom Goodman gerçekten adının hakkını veriyor.

Tom Goodman donates thousands of dollars to charities each year. He really lives up to his name.