Translation of "Maaşı" in English

0.006 sec.

Examples of using "Maaşı" in a sentence and their english translations:

Maaşı yüksek.

His salary is high.

Maaşı %10 arttırıldı.

His salary was increased by ten percent.

Tom'un maaşı iyi.

Tom has been well paid.

Ödenmemiş maaşı almaktan vazgeçtim.

I gave up on receiving the unpaid salary.

Onun maaşı çok yüksek.

Her salary is very high.

Onun maaşı % 10 yükseldi.

His salary rose 10%.

Tom'un maaşı benimkiyle aynı.

Tom's salary is the same as mine.

Tom'un emekli maaşı var.

Tom has a pension.

Tom işsizlik maaşı alıyor.

Tom collects unemployment.

Nasıl hastalık, emekli maaşı vereceksiniz?

How will you pay their pension?

Onun maaşı aylık 250,000 yendir.

- His salary is 250 thousand yen per month.
- His salary is 250,000 yen per month.

Tom'un makul bir maaşı vardır.

Tom has a decent salary.

Onun maaşı aylık 250.000 yen.

His salary is 250 thousand yen per month.

Bana ödedikleri maaşı hak etmiyorum.

I don't deserve the salary they pay me.

Onun maaşı onu tatmin etmez.

His salary doesn't satisfy him.

Tom'un altı haneli maaşı var.

Tom has a six-figure salary.

Onun maaşı yüzde on artırıldı.

His salary was increased by ten percent.

Tom'un çok yeterli maaşı var.

Tom has a very decent salary.

Tom'un iyi bir maaşı var.

Tom has a good salary.

- Onların sana verdikleri maaşı hak etmiyorsun.
- Onların size verdikleri maaşı hak etmiyorsunuz.

You don't deserve the salary they're paying you.

Yaşlı adam emekli maaşı ile geçiniyor.

The old man lives on his pension.

Maaşı onun konfor içinde yaşamasını sağlar.

His salary enables him to live in comfort.

Tom maaşı ile geçinmede zorluk yaşadı.

Tom had difficulty in making ends meet on his salary.

Bu ayın maaşı 200.000 yen oldu.

This month's salary was 200,000 yen.

Tom ona ödediğimiz maaşı hak etmiyor.

Tom doesn't deserve the salary we're paying him.

Tom düşük maaşı hakkında şikâyette bulundu.

Tom complained about his low salary.

Tom'un kesinlikle bir emekli maaşı var.

Tom certainly has a pension.

Tom'un maaşı benimkinden çok daha yüksek.

Tom's salary is much higher than mine.

Tom benim aldığım aynı maaşı alır.

Tom gets the same salary as I do.

- Emekli maaşı yaşam giderleri için yeterli değildir.
- Emekli maaşı geçim harcamaları için yeterli değildir.

The pension is not sufficient for living expenses.

Geçimini sağlamak için bir emekli maaşı var.

He has a pension to live on.

Onun maaşı yedi sene öncesinin iki katı.

His salary is double what it was seven years ago.

Bir öğretmenin maaşı bir avukatınkinden daha azdır.

A teacher's salary is less than an attorney's.

Onun aylık maaşı 500.000 yenden az değildir.

His monthly salary is no less than 500,000 yen.

Onun maaşı ailesine bakamayacak kadar çok düşük.

- His salary is too low to support his family.
- His salary is too low to support his family on.

Tom onların ona verdiği maaşı hak etmiyor.

Tom doesn't deserve the salary they're giving him.

Tom'un yıllık maaşı son üç yıldır aynı.

Tom's yearly salary has been the same for the past three years.

öğretmen filminde ise maaşı yetmeyen bir öğretmen var

In the teacher film, there is a teacher who does not have enough salary

Onun düşük maaşı onun ev satın almasını engeller.

His low salary prevents him from buying the house.

Onun yüksek maaşı rahat bir şekilde yaşamasını sağlıyor.

His higher salary allows him to live comfortably.

Bunun için daha büyük bir maaşı hak ediyorum.

I deserve a bigger salary for this.

Onun yüksek maaşı onun konfor içinde yaşamasını sağladı.

His high salary enabled him to live in comfort.

- Tom bir maaşa sahip değil.
- Tom'un maaşı yok.

Tom doesn't have a salary.

Maaşı düşük olduğu için, o evi satın alamaz.

Because his salary is low, he can't buy that house.

- Tom'un maaşı dolgun.
- Tom çok iyi maaş alıyor.

Tom gets a very good salary.

Onun maaşı düşük bu yüzden değişik işler yapmak zorunda.

- His salary is so small he must do odd jobs.
- His salary is low so he has to do odd jobs.

Ne kazandığın patronun maaşı ile karşılaştırıldığında ufak tefek şey.

What you make is small potatoes compared to the boss's salary.

Onun maaşı yedi yıl öncesinden iki misli daha yüksek.

His salary is double what it was seven years ago.

Tom'un hastalık maaşı, ücretli tatili ve ücretli mesaisi yok.

Tom has no sick pay, no paid vacation and no paid overtime.

- Tom'un maaşı dolgun.
- Tom'un ücreti iyi.
- Tom iyi ücret alıyor.

Tom is well-paid.

Anadoludan İstanbul'a tayini çıkmış ve maaşı İstanbul'da yaşamak için yetmiyor malesef

unfortunately, he was appointed from Istanbul to Anatolia and his salary is not enough to live in Istanbul.

Onun maaşı düşük olsa bile, o, o şirket için çok çalışır.

- She works hard in the office for a small salary.
- Despite her meagre salary, she works very hard.
- Even though her salary is low, she works hard for that company.

- Ona aylık değil, günlük ödeme yapılıyor.
- Onun maaşı aylık değil, günlük.

She isn't paid monthly, but daily.

- Tom ona ödediğimiz aylığı hak ediyor.
- Tom ona ödediğimiz maaşı hak ediyor.

Tom deserves the salary we pay him.

Bu sayede 10 yıldan kısa sürede, ortalama bir Türk işçinin maaşı aylık 800 dolardan

So in less than 10 years, your average Turkish worker went from making 800 USD a

- Mary emekli maaşı ile geçimini sağlayamıyor. Bu yüzden bir restoranda yarım gün bir temizlikçi kadın olarak çalışıyor.
- Mary emekli maaşı ile iki yakasını bir araya getiremiyor. Bir restoranda yarım gün temizlikçi bir kadın olarak çalışmasının nedeni bu.

Mary can't make ends meet on her pension. That's why she works half-days as a cleaning lady in a restaurant.