Translation of "çatışması" in English

çatışması yaşıyorum:

is national identity:

Hep bir ego çatışması

Always an ego conflict

Kanlı Avrupa çatışması bitti.

The bloody European conflict was over.

Bir kuşak çatışması anıyla uğraşmıyoruz.

between black communities and law enforcement,

İki lider arasında şiddetli bir fikir çatışması vardı.

There was a violent clash of opinions between the two leaders.

Sami ve Leyla'nın çatışması acımasız bir sona yol açtı.

Sami and Layla's conflict led to a brutal ending.

Washington'un yeni muhafazakarları onların kazanacakları bir "medeniyetler çatışması" olduğuna inanıyor.

Washington's neocons believe that there is a "clash of civilizations" that they're going to win.

Tom bu davayı alamaz; onun net bir çıkar çatışması var.

Tom can't take this case; he has a clear conflict of interest.