Translation of "Kanlı" in English

0.004 sec.

Examples of using "Kanlı" in a sentence and their english translations:

Kanlı nigar

bloody nigar

Duvarlar kanlı.

The walls are bloody.

Dövüş daha kanlı oldu.

The fighting grew bloodier.

Kanlı Avrupa çatışması bitti.

The bloody European conflict was over.

Kanlı 1 Mayıs olarak adlandırılan

called bloody may 1

O asil kanlı bir adam.

He is a man of noble blood.

Tom sıcak kanlı bir bireydir.

Tom is a hot-blooded individual.

Tom kanlı bıçağı gömleğine sildi.

Tom wiped the bloody knife on his shirt.

Dan, Matt'i kanlı bir biçimde dövdü.

Dan beat Matt bloody.

Polis dedektifi kanlı bir bıçak buldu.

The police detective found a bloody knife.

Savaş hızla şiddetli ve kanlı oldu.

The battle quickly became fierce and bloody.

Sami, Leyla'nın kanlı cesedini ormana attı.

Sami dumped Layla's bloodied body in the woods.

Gangster filmlerimizden kanlı, kadın düşmanı müziğimize kadar,

From our gangster movies to our murderous, misogynistic music,

Göğüs göğüse çarpışmasından dolayı en kanlı çarpışmaydı.

in bitter hand-to-hand combat.

Dan'in, otomobilin içinde kanlı bir burnu vardı.

Dan had a bloody nose inside the car.

Fadıl'ın, kanlı planını uygulamasını hiçbir şey durduramaz.

Nothing can stop Fadil from executing his murderous plan.

Iki taraf da kanlı çıkmaza kapanıyor siper savaşı.

Sorna kanlı,5 ay süren, Plevne kuşatması kurdular

Then they launched a bloody, five-month siege of Plevna, in Bulgaria.

Somme savaşı insanlık tarihinde en kanlı savaşlarından biriydi.

The battle of the Somme was one of the bloodiest battles in human history.

Polis odaya girdiğinde Tom elinde kanlı bir bıçak tutuyordu.

Tom was holding a bloody knife in his hand when the police entered the room.

Tom'un kanlı bir burnu vardı ve kanı gömleğine sürdü.

Tom had a bloody nose and got blood on his shirt.

Seferin son savaşı Toulouse'da yapıldı - kanlı ve gereksiz bir savaş,

The last battle of the campaign was fought at Toulouse – a bloody and unnecessary one,

Kavga gittikçe kanlı bir hal alıyor, iki tarafta üstünlüğünü kanıtlamak istiyor

The fighting is fierce, as both sides want to prove their superiority.

Fakat bunun aksine Hannibal, Romalıların ön hattına kanlı bir hücum emri verdi.

Instead he orders a full-blooded charge against the Roman front line.

Zamanın normal mobil süvari çarpışmalarının aksine sert, kanlı bir yakın dövüş gerçekleşiyordu.

A fierce bloody-static melee develops, unlike the usual mobile cavalry encounters of the time.

Takip eden kanlı savaşta, Davout'un birlikleri, Fléches toprak işlerine önden saldırıyı yönetti.

In the bloody battle that followed, Davout’s corps  led the frontal attack on the Fléches earthworks.

Askerlerine ilham verecek yerde de değildi ... ve ordusu kanlı bir yenilgiye uğradı.

Nor was he on the spot to inspire his troops… and his army suffered a bloody defeat.

Kısacası, yıllarca süren kanlı savaştan sonra ve iki taraftan binlerce ölümden sonra

Basically, after years of bloody fighting and thousands of killings on both sides of

“Kanlı ayaklanmalar patlak verdi ve Uygur Müslümanları baskın Han Çinlilere karşı ayaklandı."

“Bloody riots broke out, pitting ethnic Uighur Muslims against the dominant Han Chinese.”

Lannes, Pułtusk'ta daha büyük bir Rus gücüne saldırdı, ancak bu kanlı ve kararsız bir olaydı.

Lannes attacked a larger Russian force at  Pułtusk, but it was a bloody, indecisive affair.

Bütün canlılar size yiyecek olacak. Yeşil bitkiler gibi, hepsini size veriyorum. Yalnız kanlı et yemeyeceksiniz, çünkü kan canı içerir.

And every thing that moveth, and liveth shall be meat for you: even as the green herbs have I delivered them all to you: Saving that flesh with blood you shall not eat.