Translation of "Açtı" in Japanese

0.007 sec.

Examples of using "Açtı" in a sentence and their japanese translations:

O, kafesleri açtı.

彼は鳥かごをあけた。

Televizyonun sesini açtı.

彼はテレビの音量を大きくした。

Bill televizyonu açtı.

ビルはテレビをつけた。

Tom TV'yi açtı.

トムはテレビをつけた。

Tom ısıtıcıyı açtı.

トムは暖房をつけた。

Birçok çiçek açtı.

沢山の花が咲いているね。

Tom kasayı açtı.

トムは金庫を開けた。

Rüzgar kapıyı açtı.

戸が風で開いた。

Tom ışığı açtı.

- トムはライトをつけた。
- トムは明かりをつけた。
- トムは電気をつけた。

Tom pencereyi açtı.

トムはウインドウを下げた。

Tom bavulunu açtı.

トムはスーツケースを開けた。

O, kapıyı açtı.

彼はドアをあけた。

Bebek ağzını açtı.

赤ん坊は口を開けた。

O, radyoyu açtı.

彼はラジオをつけた。

Ağzını kocaman açtı.

彼は口を大きく開けた。

Tom radyoyu açtı.

トムはラジオをつけた。

Tom ocağı açtı.

トムは暖房をつけた。

Tom kitabı açtı.

トムは本を開いた。

Tom kitabını açtı.

トムは本を開いた。

Askerler ateş açtı.

兵士たちは攻撃を開始した。

Tom lambayı açtı.

- トムはライトをつけた。
- トムは明かりをつけた。
- トムは電気をつけた。

Tom dizüstünü açtı.

トムはパソコンを開いた。

Karga kanatlarını açtı.

からすはその翼を広げた。

Gülleriniz açtı mı?

- あなたのところのバラはもう咲きましたか。
- お宅のバラはもう咲きました?

O, lambayı açtı.

彼女は明かりをつけた。

Ona dava açtı.

彼女は彼を訴えた。

Lucy ışık anahtarını açtı.

ルーシーは電灯のスイッチをつけた。

Üşüdüğü için, sobayı açtı.

彼女は寒かったのでストーブを付けた。

O, kapıyı çekerek açtı.

彼女はドアを引いて開けた。

O, kapıyı iterek açtı.

彼女はそのドアを押し開けた。

O, zarfı yırtarak açtı.

彼は封筒を破って開けた。

O, çantasının fermuarını açtı.

- 彼はかばんのジッパーを開けた。
- 彼は鞄のファスナーを開けた。

Tom araba radyosunu açtı.

トムは車のラジオをつけた。

Tom bir pencere açtı.

トムが窓を開けたよ。

O, çabucak mektubu açtı.

すばやく彼女はその手紙を開けた。

Tom kutuyu dikkatle açtı.

トムは慎重に箱を開けた。

O, kutunun kapağını açtı.

彼女は箱のふたを開けた。

Tom sırrı Meriye açtı.

トムはメアリーに秘密を打ち明けた。

O bir pencereyi açtı.

彼女は窓を開けました。

Bu sabah hava açtı.

今日の朝は晴れた。

Tom gömleğin düğmelerini açtı.

トムはシャツのボタンを外した。

Tom iflas davası açtı.

トムは破産申請をした。

Daha yalnız hissetmeme yol açtı.

私はますます独りだと 感じさせられました

Kesin zaferlerinden birine yol açtı .

の1つにつながりました 。

Taze ıstakozun görünümü iştahımı açtı.

新鮮な伊勢エビを見たら、食欲がわいた。

Kalp çarpıntısıyla, o kapıyı açtı

胸をドキドキさせながら彼女はドアを開けた。

Aktris dergiye iftira davası açtı.

その女優は雑誌を名誉き損で訴えた。

Deneyler büyük buluşlara yol açtı.

その実験は、偉大な発見をもたらした。

Kavga iki ailenin arasını açtı.

そのいさかいは両家の間に深い溝を残した。

Sonra, nihayet, o, ağzını açtı.

そしてついに口を開いた。

Üç çocuk binanın kapılarını açtı.

3人の少年達はその建物の扉を開けました。

Yalnız kalır kalmaz mektubu açtı.

彼女はひとりきりになったとたん、その手紙をあけた。

Anahtarını buldu ve kapıyı açtı.

彼は鍵を見つけ、それからドアを開けた。

Onun yeteneği erken çiçek açtı.

彼女の才能は幼くして開花した。

Hayatında beyaz bir sayfa açtı.

彼は心機一転やり直した。

Bir şey yiyecek kadar açtı.

彼女は空腹だったので何でも食べた。

Tom ön kapının kilidini açtı.

トムは正門の鍵を開けた。

Tom bir şişe şarap açtı.

トムはワインの栓を抜いた。

Tom otomobilin sis farlarını açtı.

トムはフォグランプを点灯した。

Bu beklenmedik sonuçlara yol açtı.

このことが思わぬ結果を招いた。

Kapıyı açtı, açmamasını söylememe rağmen.

私は彼にドアを開けないように言ったけれども、彼は開けた。

Karısı onun için kapıyı açtı.

彼の妻は彼のためにドアを開けた。

O, buluzüne bir delik açtı.

彼女はブラウスに穴をあけた。

Küstahlığı onun çöküşüne yol açtı.

彼の傲慢が凋落に繋がった。

Açmamasını söylememe rağmen pencereyi açtı.

彼女に開けるなと言ったのに、彼女は窓を開けた。

Ve İmparatorun Wagram'daki zaferinin yolunu açtı.

ワグラムでの皇帝の勝利への道を開いた。

Bir grup kentin içinden geçit açtı.

楽隊が先頭に立って市を行進した。

Washington'da şimdi kiraz ağaçları çiçek açtı.

ワシントンでは今桜が咲いている。

Aslan kocaman ağzını açtı ve kükredi.

ライオンはその大きな口を開けて吠えた。

Deprem geniş çaplı hasara yol açtı.

その地震で広範囲に及ぶ被害がでた。

Kralın ölümü bir savaşa yol açtı.

その王の死は戦争を引き起こした。

Oradaki insanlar itfaiye arabasına yol açtı.

そこにいた人たちは消防車のために道を空けた。

Gazeteyi açtı ve ölü çocuğu örttü.

新聞紙を広げて亡子に覆いかぶせた。

Trene giderken ite kalka yol açtı.

- 彼女は列車の方へ人を押しのけていった。
- 彼女は人を押し分け電車へと向かった。

O, ona zararlar için dava açtı.

彼女は彼を相手取って損害賠償の訴訟を起こした。

O onlarla yeni bir sayfa açtı.

彼は彼らときっぱりと別れた。

Kapıyı iterek açtı ve içeri yürüdü.

彼はドアをぐいと押し開けて入ってきた。

O, yalnız olduğu anda mektubu açtı.

彼はひとりになるとすぐ手紙を開いた。

O kadar meraklıydı ki kutuyu açtı.

彼女は好奇心が強かったので、その箱を開けてみた。

Sigarası onun elbisesinde bir delik açtı.

彼の煙草の火で彼女の服に穴をあけた。

Ona karşı bir boşanma davası açtı.

彼女は彼に対して離婚訴訟を起こした。

Kafesi açtı ve kuşları serbest bıraktı.

彼は鳥かごを開け、鳥を自由にしてやった。

Tom kapıyı açtı ve içeri girdi.

トムはドアを開け、中に入った。

Tom kutuyu açtı ve içine baktı.

トムは箱を開け、中をのぞき込んだ。

Tom gözlerini açtı ve Mary'yi gördü.

トムは目を開け、メアリーを見た。

Tom ışığı açtı ve içeri girdi.

トムはライトをつけて中に入った。

Davranışı, onun kafasında şüphelere yol açtı.

彼女の行為が彼の心に疑いを引き起こした。

Tom odaya girdi ve ışıkları açtı.

トムは部屋に入り、明かりをつけた。

Tom kasayı açtı ve pasaportunu çıkardı.

トムは金庫を開けてパスポートを取り出した。

Tom telefonu açtı ve konuşmaya başladı.

トムは電話を取り、話し始めた。

Bir şey bir diğerine yol açtı.

あれは成り行きでした。

O, bankada bir çek hesabı açtı.

彼はその銀行で当座預金口座を開いた。

Tom 2013'te kendi restoranını açtı.

トムは2013年に自分のレストランを開いた。