Translation of "şiddetli" in English

Soğuk şiddetli.

The cold is intense.

Rüzgar şiddetli.

The wind is raging.

Tom şiddetli.

- Tom's violent.
- Tom is violent.

- Şiddetli yağmur yağdı.
- Şiddetli bir yağmur yağdı.

- It rained heavily.
- It rained cats and dogs.
- A heavy rain fell.

Çok şiddetli esiyor.

- It is blowing very hard.
- It's blowing very hard.

Şiddetli yağmur yağdı.

It rained heavily.

Şiddetli yağmur yağıyor.

- It is raining hard.
- It is raining heavily.
- It's raining hard.

Şiddetli bir savaştı.

It was a furious battle.

Onun susuzluğu şiddetli.

His thirst is fierce.

Tom şiddetli değildi.

Tom wasn't violent.

Tom şiddetli oldu.

Tom became violent.

Tom şiddetli değil.

Tom isn't violent.

Onlar şiddetli düşmanlar.

They are bitter enemies.

Kışlar şiddetli soğuktu.

The winters were bitterly cold.

Tom şiddetli olabilir.

- Tom may become violent.
- Tom might become violent.

Yağmur şiddetli değil.

- It isn't raining hard.
- It's not raining hard.

ısı dalgaları ve şiddetli fırtınalar yıkıcı majör şiddetli kuraklık

interval twenty-one percent of the total global production of

Şiddetli yoksulluğu sona erdirecek,

opportunities to end extreme poverty,

Hava çok şiddetli soğuk.

It's bitter cold.

Hepimiz şiddetli soğuktan titriyorduk.

We were all shaking from the bitter cold.

Şiddetli kar yağdığında Noeldi.

It was on a Christmas when it snowed heavily.

Yarın şiddetli yağış bekliyoruz.

We anticipate a heavy rainfall tomorrow.

Osaka'da şiddetli yağmur yağıyordu.

It was raining heavily in Osaka.

Şiddetli gürültü onu hoplattı.

A loud noise made him jump.

Rüzgâr dışarıda gerçekten şiddetli.

The wind is really strong outside.

Dün şiddetli yağmur yağdı.

It rained hard yesterday.

Şiddetli yağmur yağmaya başladı.

- A heavy rain began to fall.
- It began raining hard.

Şimdi şiddetli yağmur yağıyor.

It is raining hard now.

Sabahleyin şiddetli yağmur yağdı.

It rained heavily in the morning.

Şiddetli yağmur gidişimi engelledi.

A heavy rain prevented me from going.

Şiddetli bir tartışma başlattılar.

They started a vigorous discussion.

Şiddetli yağmur nedeniyle gelemedim.

I could not come because of the heavy rain.

Dün şiddetli yağmur vardı.

- We had a heavy rain yesterday.
- There was a heavy rain yesterday.
- It rained heavily yesterday.

Birden şiddetli yağmur başladı.

- Suddenly, it started to rain very hard.
- All at once it began to rain heavily.

Yağmur dışarıda şiddetli yağıyor.

- It is raining hard outside.
- It's raining hard outside.

Tom şiddetli ağrı içinde.

Tom is in severe pain.

Tom şiddetli acı içindeydi.

Tom was in severe pain.

Dün şiddetli kar yağdı.

It snowed hard yesterday.

Tom asla şiddetli değildi.

Tom was never violent.

Dışarıda şiddetli yağmur yağıyor.

- It's raining buckets outside.
- It's raining hard outside.

Şiddetli bir ayaz bekleniyor.

A heavy frost is expected.

Tom son derece şiddetli.

Tom is extremely violent.

Şiddetli bir yağmur yağmıştı.

A heavy rain had fallen.

Gece şiddetli rüzgâr esiyordu.

- At night, a strong wind was blowing.
- A strong wind was blowing at night.

- Şiddetli yağmurdan dolayı trenler durdu.
- Şiddetli yağmur sonucunda trenler durdu.

Trains stopped in consequence of the heavy rain.

- Midemde şiddetli bir ağrı hissettim.
- Karnıma şiddetli bir ağrı girdi.

I felt a sharp pain in my stomach.

Sona eren bu şiddetli savaşta

In the desperate fight that ensued,

üremesine uygun değil. Şiddetli yağmurlar

elephants accustomed to the weather Heavy rains As for giraffes, whose

Denizde şiddetli bir fırtına vardı.

There was a violent storm at sea.

Şiddetli bir krizle karşı karşıyayız.

- We are facing a violent crisis.
- We're facing a violent crisis.

Yangın şiddetli bir şekilde yanıyor.

The fire is burning furiously.

Çatı şiddetli rüzgar tarafından yırtılmıştı.

The roof was torn off by the gale.

Yağmur daha da şiddetli yağdı.

The rain fell even harder.

Yağmurun yanında şiddetli rüzgarları yaşadık.

Besides the rain, we experienced heavy winds.

Şiddetli yağmurdan dolayı dışarı çıkamadı.

He could not go out because of the heavy rain.

Yağmur iyi ve şiddetli yağıyordu.

It was raining good and hard.

Şiddetli yağmur yağsa bile gideceğim.

- I will go even if it should rain heavily.
- I'll go even if it rains heavily.

Şiddetli yağmur vadiye sel getirdi.

The heavy rain brought floods in the valley.

Şiddetli yağmurla seli hep ilişkilendirirlerdi.

They always associated a heavy rain with flood.

Şiddetli kar dışarı çıkmamı engelledi.

The heavy snow prevented me from going out.

Şiddetli yağmur, onların kalkışını erteledi.

The heavy rain made them put off their departure.

Şiddetli yağmur dışarı çıkmamızı engelledi.

The heavy rain kept us from going out.

Şiddetli yağmurdan dolayı evden çıkamadık.

The heavy rain prevented us from going out.

Dün gece şiddetli yağmur vardı.

There was a heavy rain last night.

Şiddetli yağmur nedeniyle trenler durdu.

Trains stopped in consequence of the heavy rain.

Üç gün şiddetli yağmur yağdı.

It poured for three days.

Bu gece şiddetli yağmur yağıyor.

It's raining hard tonight.

Nehir şiddetli yağmur nedeniyle taştı.

The river overflowed because of the heavy rain.

Mary şiddetli depresyon belirtileri gösteriyor.

Mary is showing signs of severe depression.

Tüm gün şiddetli yağmur yağdı.

It rained heavily all day.

Şiddetli yağmura rağmen dışarı çıktı.

He went out in spite of the heavy rain.

Şiddetli bir baş ağrım var.

I have a severe headache.

Şiddetli yağış dışarı çıkmamızı engelledi.

The heavy rain prevented us from going out.

Şiddetli bir baş ağrım vardı.

I had a severe headache.

Etki o kadar şiddetli olur.

the nastier the impact.

Darbe patlamasından kaynaklanan şiddetli rüzgar

violent wind generated by the impact blast,

Tom şiddetli karın ağrısı çekiyor.

Tom is suffering from severe abdominal pain.

Tom şiddetli hayal kırıklığına uğradı.

Tom was bitterly disappointed.

Fırtına üç gündür şiddetli esiyor.

The storm has been raging for three days.

Şiddetli bir gök gürültüsü vardı.

There was a sharp peal of thunder.

Çok şiddetli bir tartışma yaptık.

We had a very vigorous debate.

Şiddetli yağmur nedeniyle dışarı çıkamam.

I couldn't go out, due to the heavy rain.

Şiddetli yağmurdan sonra nehir çamurluydu.

The river was muddy after the heavy rain.

Şiddetli yağmur benim gitmemi engelledi.

- The heavy rain prevented me from going.
- I couldn't go because of the heavy rain.

Şiddetli yağmur nedeni ile gidemedim.

I couldn't go because of the heavy rain.

Sabah saatlerinde şiddetli yağmur yağıyordu.

It was pouring rain all morning long.