Translation of "çalıştırmak" in English

0.004 sec.

Examples of using "çalıştırmak" in a sentence and their english translations:

Cihazı çalıştırmak mükemmelce basittir.

The appliance is wonderfully simple to operate.

Ben bir koç çalıştırmak istiyorum.

I wanted to hire a coach.

Arabamı çalıştırmak için atlamam gerekiyor.

I need to jump start my car.

Seni daha çok çalıştırmak istiyorum.

I want to make you work harder.

Ben bir yardımcı çalıştırmak istiyorum.

I want to hire a helper.

Kendi işini çalıştırmak ister misin?

Would you like to run your own business?

Bir çiftlik çalıştırmak kolay değil.

Running a farm isn't easy.

Makineyi çalıştırmak için bu butona basın.

Press this button to start the machine.

Seni bir danışman olarak çalıştırmak istiyorum.

I'd like to hire you as a consultant.

Bir Windows 95 oyunu çalıştırmak istiyorum.

I want to run a Windows 95 game.

O her şeyi çalıştırmak için kararlıydı.

She was determined to make everything work.

Onu ücretle çalıştırmak benim fikrim değildi.

It wasn't my idea to hire him.

Bu hanımefendi kaç hizmetçi çalıştırmak istiyor?

How many maids does that lady want to employ?

Tom Mary'ye kimi çalıştırmak istediğini sordu.

Tom asked Mary who she wanted to hire.

Bilgisayarını çalıştırmak için gerekli olanın tümü oydu.

That was all he needed to operate his computer.

Ben onu çalıştırmak için bir yolunu bulacağım.

I'll figure out a way to make it work.

Çim biçme makinesini çalıştırmak için benzin gerekiyor.

The lawn mower needs gas to operate.

Motorlu bir tekneyi çalıştırmak için ehliyetin var mı?

Do you have a license to operate a motor boat?

Tom bir şirket çalıştırmak için neredeyse uygun değil.

Tom is hardly fit to run a company.

Bir işletmeyi çalıştırmak için ne kadar çılgınca bir yol!

What a crazy way to run a business!

Her zaman yapmak istediğim tek şey kendi restoranımı çalıştırmak.

One thing I've always wanted to do is run my own restaurant.

Bu makineyi çalıştırmak için özel bir eğitim gerekli değil.

No special training is needed to operate this machine.

Öncelikle,devlet tahvilleri bir bakkal dükkânı çalıştırmak için yeterli değiller.

To begin with, the funds are not sufficient for running a grocery store.

Gece yarısından sonra bir dans kulübü çalıştırmak Japon hukukuna göre yasal değildir.

Operating a dance club after midnight is illegal according to Japanese law.

Bu bir dokunmatik ekran, onun üzerinde görüntülenen kontrolleri çalıştırmak için parmaklarını kullanabilirsin.

This is a touchscreen, so you can use your fingers to operate the controls which are displayed on it.

Eski bilgisayar korsanlarını güvenlik uzmanı olarak çalıştırmak için kiralamak iyi bir fikir mi?

Is it a good idea to hire former hackers to work as security professionals?

Her geri dönüşümlü alüminyum bir TV'yi üç saat çalıştırmak için gerekli enerjiyi kazandırabilir.

Every recycled aluminium can saves enough energy to power a TV for three hours.

2008'de işe başladığımızda, çalıştırmak istediğimiz insanların bir listesini yazdık sonra dışarıya çıktık ve onları işe aldık.

When we started out in 2008, we wrote down a list of people that we wanted to hire, then went out and hired them.