Translation of "çiftlik" in English

0.008 sec.

Examples of using "çiftlik" in a sentence and their english translations:

- Çiftlik yola bitişik.
- Çiftlik yola dayanıyor.

The farm abuts on the road.

Çiftlik peynirini severim.

I love farmhouse cheese.

Evim, çiftlik, şu tarla,

with my house, the farm, that field,

Bu çiftlik patates yetiştiriyor.

The farm grows potatoes.

O bir çiftlik işçisi.

- He's a farm worker.
- He's a farmer.

Tom bir çiftlik işçisi.

Tom is a farm worker.

Ahır çiftlik evinin arkasında.

The stable is behind the farm house.

O çiftlik Tom'a ait.

That farm belongs to Tom.

Çiftlik evlerinin ahırları vardır.

Farmhouses have barns.

Yakında bir çiftlik var.

There's a farm close by.

Eski bir çiftlik aldım.

I bought an old farm.

Sami yeni çiftlik işçimiz.

Sami is our new farm hand.

Karnizm, çiftlik hayvanları ile ilgili

And carnism uses a set of defenses

Ahır çiftlik evinin tam arkasında.

The stable is right behind the farm house.

Çiftlik hayvanlarını tedavi eder misin?

Do you treat farm animals?

Geceleyin bir çiftlik evinde durduk.

We stopped at a farmhouse overnight.

O çiftlik Jackson ailesine ait.

That farm belongs to the Jackson family.

Her alanda çiftlik evleri vardı.

There were farmhouses all over the area.

Biz bir çiftlik evinde kaldık.

We stayed at a farm house.

Evleri ve çiftlik binalarını kundakladılar.

They set fire to houses and farm buildings.

Bir çiftlik çalıştırmak kolay değil.

Running a farm isn't easy.

Zengin olursam bir çiftlik alırım.

When I'm rich, I'll buy a farm.

Bu çiftlik Jackson ailesine aitti.

This farm was owned by the Jackson family.

Boş bir ofis köşesine kurduğumuz çiftlik.

to grow fresh vegetables for the employees in nearby cafes.

Bir sonraki çiftlik ne kadar uzakta?

How far is the next farm?

Tom bir çiftlik almakla ilgilendiğini söyledi.

- Tom said he was interested in buying a farm.
- Tom said that he was interested in buying a farm.

Bu çiftlik terk edilmiş gibi görünüyor.

This farm seems to have been abandoned.

Bu çiftlik nesiller boyu ailemize aitti.

This farm has belonged to our family for generations.

Çiftlik evi gizemli bir biçimde beyazlaştı.

The farm house has mysteriously turned white.

Oh Zeus, çiftlik fazla tahıl sağlamıyor.

Oh Zeus, the farm does not provide much grain.

Çiftlik fiyatları yüzde elli beş düştü.

Farm prices had fallen fifty-five percent.

- Çiftlik hayatından şehir hayatına geçiş çoğunlukla zordur.
- Çiftlik hayatından kentsel hayata geçiş çoğu zaman zordur.

The transition from farm life to city life is often difficult.

Bu da ''küçük çiftlik sahibi'' anlamına geliyor.

That's what the term "smallholder" means.

Emekliliğim için sekiz dönümlük bir çiftlik aldım.

I bought an eight-acre farm for my retirement.

Tom izole edilmiş bir çiftlik evinde yaşıyor.

Tom lives in an isolated farm house.

Ahır, çiftlik ekipmanları ve aletleri ile dolu.

The barn is full of farm equipment and tools.

Okulumuzda birçok göçmen çiftlik işçisi çocuğu var.

There are many migrant farm-worker children at our school.

Ne tür bir çiftlik makinesi alman gerekiyor?

What kind of farm machinery do you need to buy?

Tom ve Mary eski bir çiftlik aldı.

Tom and Mary bought an old farm.

Çiftlik hayvanları uzaklara götürüldü ya da öldürüldü.

Farm animals were taken away or killed.

O, ülkeden tarihi bir çiftlik satın aldı.

He has purchased a historic farm from the country.

Çiftlik kedileri genellikle vahşi veya yarı vahşidir.

Farm cats are usually feral or semi-feral.

Bir vahşi çiftlik kedisi Tom'un elini ısırdı.

A feral farm cat bit Tom's hand.

Sami, Teksas'ta sakin bir çiftlik evine sahipti.

Sami owned a quiet ranch home in Texas.

Yağmur çiftlik bitkileri üzerinde iyi bir etkiye sahipti.

The rain had a good effect on the farm crops.

Tom önümüzdeki birkaç yıl için çiftlik kiralamak istiyor.

Tom wants to rent our farm for the next few years.

Tony ve annesi çiftliğe geldiler ve çiftlik avlusunda yürüdüler.

Tony and his mother arrived at the farmhouse and walked through the farmyard.

Tom sadece büyük bir şehirde yaşayan bir çiftlik çocuğu.

Tom is just a farm boy living in a big city.

Şu politikacı sadece yerel çiftlik ürünleri yediğini iddia etti.

That politician claimed that he only ate local farm products.

Sami, babası tarafından sahiplenilmiş ayrı bir çiftlik evinde yaşıyordu.

Sami lived in a separate farmhouse owned by his father.

Tom ve Mary, Boston'un dışında küçük bir çiftlik satın aldılar.

Tom and Mary bought a small ranch outside Boston.

Çiftlik balıkları vahşi olanlardan daha ucuzdur ve tadı idare eder.

Farmed fish are cheaper than wild ones and the taste is only "so-so".

Fırtına sırasında, güç gitti ve yağmur çiftlik evinin pencerelerini vurdu.

During the storm, the power went out and the rain battered the windows of the farmhouse.

Nadir ekim güneşi ışığında ahşap çitte bir çiftlik kedisi yatıyordu.

A farm cat slept on the wooden fence in the rare October sunlight.

Ve şaka aslında Kral Ella hakkında, çünkü bu çiftlik sözlüğü, domuzcuklar

And the joke is actually on King Ella, because there’s this barnyard vocabulary, piggies

Tom ve ailesi buradan çok uzakta olmayan küçük bir çiftlik evinde yaşamaktadır.

Tom and his family live in a small farm house not too far from here.

Cesar Chavez çiftlik sahipleri ve onların destekçileri bazen şiddet kullansalar bile greve katılanların sessiz kalmalarını istedi.

Cesar Chavez asked that strikers remain non-violent even though farm owners and their supporters sometimes used violence.

Çiftçinin karısı, mutfak penceresinden küflü ekmek fırlattı ve aç çiftlik kedisi onu yemek için ahırdan dışarı koştu.

The farmer's wife threw moldy bread out of kitchen window and the hungry farm cat ran out of the barn to eat it.

ABD Tarım Bakanlığı çiftçilerin ve çiftlik sahiplerinin işletmelerini değişen iklime uyarlamalarına yardımcı olmak için yedi yeni "bölgesel iklim merkezi kurdu.

The US Department of Agriculture established seven new “regional climate hubs” to help farmers and ranchers adapt their operations to a changing climate.