Translation of "çalışmalıyız" in English

Çalışmalıyız.

We should study.

Birlikte çalışmalıyız.

We must work together.

Beraber çalışmalıyız.

We should study together.

Şimdi çalışmalıyız.

We need to work now.

Bunun üzerinde çalışmalıyız.

We simply have to work at it.

Yaşadığımız kadar çalışmalıyız.

We must work as long as we live.

Daha hızlı çalışmalıyız.

We should work faster.

Biraz uyumaya çalışmalıyız.

We should try and get some sleep.

Biz birlikte çalışmalıyız.

We should work together.

Biz şimdi çalışmalıyız.

- We must work now.
- We need to work now.
- We have to work now.

Çevreyi korumaya çalışmalıyız.

We must try to protect the environment.

Hepimiz birlikte çalışmalıyız.

We should all work together.

Daha çok çalışmalıyız.

We should try harder.

Biz çok çalışmalıyız.

We must work hard.

Tekrarcı olmamaya çalışmalıyız.

We must try not to be repetitive.

Maliyetleri düşürmeye çalışmalıyız.

We must try to bring down costs.

Ayrıca erkeklerle de çalışmalıyız.

And we must also work with men.

Doğal kaynaklarımızı korumaya çalışmalıyız.

We must try to conserve our natural resources.

Bu çıkmazdan kurtulmaya çalışmalıyız.

We must try to break the deadlock.

Biz daha çok çalışmalıyız.

- We need to study more.
- We must study harder.
- We must work harder.

Bir şey yapmaya çalışmalıyız.

We should try to do something.

Her gün İngilizce çalışmalıyız.

We must study English every day.

Biz birbirimizi anlamaya çalışmalıyız.

We should try to understand one another.

Başarmak için sıkı çalışmalıyız.

You must work hard to succeed.

Gerçekten daha çok çalışmalıyız.

We should really try harder.

Tom'a yardım etmeye çalışmalıyız.

We should try to help Tom.

En iyisini yapmaya çalışmalıyız.

We must try to make the best of it.

Sanırım onu yapmaya çalışmalıyız.

- I think we should try to do that.
- I think that we should try to do that.

Antik uygarlıkların kalıntılarını korumaya çalışmalıyız.

We must try to preserve the remains of ancient civilizations.

Tom'dan biraz yardım almaya çalışmalıyız.

We must try and get some help from Tom.

Sanırım Tom'a yardımcı olmaya çalışmalıyız.

I think we should try to help Tom.

Sanırım onlara yardımcı olmaya çalışmalıyız.

We should try to help them.

Belki o yasayı değiştirmeye çalışmalıyız.

Maybe we should try to change that law.

En az üç saat çalışmalıyız.

We must work for at least three hours.

Dünya barışını desteklemek için çok çalışmalıyız.

We must work hard to promote world peace.

Her zaman başkalarına hizmet etmeye çalışmalıyız.

We must always try to serve others.

Sanırım Tom'un arabasını satın almaya çalışmalıyız.

I think we should try to buy Tom's car.

Tom için biraz yardım almaya çalışmalıyız.

We must try and get some help for Tom.

Her zaman başkalarına yardımcı olmaya çalışmalıyız.

We should always try to help others.

Biz projeyi tamamlamak için çok çalışmalıyız.

We must work hard to complete the project.

Durumu düzeltmek için daha çok çalışmalıyız.

To improve the situation, we must work harder.

Problemin ne kadar büyük olduğunu anlamaya çalışmalıyız.

we just have to seek to understand the immensity of this moment.

Kaybedilen zamanı telafi etmek için çok çalışmalıyız.

We must work hard to make up for lost time.

Biz başka insanlara karşı kibar olmaya çalışmalıyız.

We must try to be kind to other people.

Biz her zaman başkalarına yardım etmeye çalışmalıyız.

We must always try to help others.

Bence Tom'un yaptığı aynı şeyi yapmaya çalışmalıyız.

I think we should try doing the same thing Tom is doing.

İklim değişikliğine karşı ayakta durabilmek için birlikte çalışmalıyız.

To stand up to climate change, we must work together.

Biz şirketin kural-düzenine uygun bir halde çalışmalıyız.

We should work in a manner that is compliant with the company's rules and regulations.

Kendi inançlarımızı başkalarına zorla kabul ettirmekten kaçmaya çalışmalıyız.

We should try to avoid imposing our own beliefs on others.

Bu görevi cumadan önce tamamlamak için çok çalışmalıyız.

We must work hard to finish this task before Friday.

Daha iyi bir dünya inşa etmek için birlikte çalışmalıyız.

We must work together to build a better world.

- Bir takım olarak çalışmamız gerekiyor.
- Bir takım olarak çalışmalıyız.

We need to work as a team.

Bizimle birkaç gün kalması için Tom'u ikna etmeye çalışmalıyız.

We should try to convince Tom to stay with us for a few days.

Tatoeba'yı daha iyi bir internet sitesi yapmak için birlikte çalışmalıyız.

We need to work together in order to make Tatoeba a better website.

- Tom ve ben birlikte çalışmalıyız.
- Tom ve ben birlikte çalışmak zorundayız.

Tom and I have to work together.