Translation of "çalışabilir" in English

Bu çalışabilir.

This might work.

Naoko hızlı çalışabilir.

Naoko can run fast.

Sanırım o çalışabilir.

I think it just might work.

Burada çalışabilir miyim?

- Can I work here?
- May I work here?

Tom ayrılmaya çalışabilir.

Tom might try to leave.

- Yarı zamanlı çalışabilir miyim?
- Part-time çalışabilir miyim?

Could I work part-time?

Kütüphanede beraber çalışabilir miyiz?

How about studying together in the library?

Birisi onu çalmaya çalışabilir.

Someone might try to steal it.

Tom onu yapmaya çalışabilir.

Tom might try to do that.

Bunu yapmaya çalışabilir miyiz?

Could we try to do that?

Tom yarın Fransızca çalışabilir.

Tom might study French tomorrow.

Tom bugün Fransızca çalışabilir.

Tom might study French today.

Şimdi bu konuda çalışabilir miyiz?

Can we work on that now?

En azından geçinmeye çalışabilir miyiz?

Can we at least try getting along?

Biri beni tekrar öldürmeye çalışabilir.

Someone may try to kill me again.

- O çalışabilir.
- Bu işe yarayabilir.

That may work.

O, benden daha hızlı çalışabilir.

He can run faster than I.

Tom eğer isterse ofisimde çalışabilir.

Tom can study in my office if he wants to.

Gelip bizim için çalışabilir misin?

Can you come work for us?

Onu tekrar yapmaya çalışabilir miyiz?

Could we try to do that again?

Tom bu akşam Fransızca çalışabilir.

Tom might study French this evening.

Tom Mary'ye bunu yaptırmaya çalışabilir.

Tom could try to get Mary to do that.

Kim bu fiilin zarf formunu çalışabilir?

Who can work out the adverbial form of that verb?

O tamamen iyileşti ve zaten tekrar çalışabilir.

He has fully recovered and can already work again.

Bu denizaltı gezegendeki en düşmanca koşullarda çalışabilir.

This submarine can operate in the most hostile conditions on the planet.

O tamamen iyileşti ve şimdi tekrar çalışabilir.

He has recovered completely and is now able to work again.

Belki Tom Mary'yi bunu yapmaktan caydırmaya çalışabilir.

Maybe Tom can talk Mary out of doing that.

Tom onu yapması için Mary'yi ikna etmeye çalışabilir.

Tom might try to convince Mary to do that.

Mümkün olsa sadece hafta sonlarında çalışabilir miyim? Elbette, çalışırım.

Would I only work on weekends if I could? Of course, I would.