Translation of "Ayrılmaya" in English

0.015 sec.

Examples of using "Ayrılmaya" in a sentence and their english translations:

Ayrılmaya hazırız.

We're ready to leave.

Ayrılmaya hazırlanıyoruz.

- We're getting ready to go.
- We're getting ready to leave.

Görevimden ayrılmaya hazırım.

I am ready to give up my position.

Tom ayrılmaya hazırlanıyor.

Tom is preparing to leave.

Erken ayrılmaya çalıştım.

I tried to leave early.

Boston'dan ayrılmaya hazırım.

I'm ready to leave Boston.

Tom ayrılmaya hevesliydi.

Tom was eager to leave.

Tom ayrılmaya çalışabilir.

Tom might try to leave.

Tom ayrılmaya istekli.

Tom is eager to leave.

Tom ayrılmaya hazırlanıyordu.

Tom has been getting ready to leave.

Evinden ayrılmaya karar verdi.

He decided to part with his house.

Tom şirketten ayrılmaya kararlıydı.

Tom was determined to leave the company.

Tom ayrılmaya hazır değil.

Tom isn't ready to leave.

Otelden ayrılmaya karar verdim.

I decided to leave the hotel.

Yakında ayrılmaya karar verdik.

We agreed to leave soon.

Okuldan ayrılmaya karar verdim.

I decided to leave the school.

Tom ayrılmaya karar verdi.

Tom decided to leave.

O, şirketten ayrılmaya kararlıdır.

She is determined to leave the company.

Leyla restorandan ayrılmaya hazırlanıyordu.

Layla was getting ready to leave the restaurant.

Tom ayrılmaya hazır değildi.

Tom wasn't ready to leave.

Tom beni ayrılmaya zorladı.

Tom forced me to leave.

Tom şimdi ayrılmaya hazır.

Tom is ready to leave now.

O, şirketten ayrılmaya karar verdi.

He's decided to leave the company.

Yasal olarak ayrılmaya karar verdik.

We've decided to get legally separated.

Peter yarın ayrılmaya karar verdi.

Peter has decided to leave tomorrow.

Çocuklar babalarını hızla ayrılmaya zorladı.

The kids urged their father to leave quickly.

Tom yarın ayrılmaya karar verdi.

Tom has decided to leave tomorrow.

Ayrılmaya karar verip vermediklerini bilmiyorum.

I don't know if they've decided to leave.

Emily okuldan ayrılmaya karar verdi.

Emily decided to leave the school.

Tom şirketten ayrılmaya karar verdi.

Tom has decided to leave the company.

Ayrılmaya henüz hazır olduğumuzu sanmıyorum.

- I don't think we're ready to leave yet.
- I don't think that we're ready to leave yet.

Tom onu ​​gördüğümde ayrılmaya hazırlanıyordu.

Tom was getting ready to leave when I saw him.

Tom erkenden ayrılmaya karar verdi.

Tom decided to leave early.

Neden okuldan ayrılmaya karar verdin?

Why did you decide drop out of school?

Tom daha yeni ayrılmaya hazırlanıyor.

Tom is just getting ready to leave.

Tom ayrılmaya hazır olduğunu söyledi.

- Tom said he's ready to leave.
- Tom said that he's ready to leave.

Tom ayrılmaya hazır olmadığını söyledi.

Tom said that he wasn't ready to leave.

- Herkes ayrılmaya başladı.
- Herkes gitmeye başladı.

Everybody started to leave.

Ay sonunda işimden ayrılmaya karar verdim.

- I decided to leave my job at the end of the month.
- I've decided to leave my work at the end of the month.

Tom nihayet Mary'den ayrılmaya karar verdi.

Tom finally decided to break up with Mary.

Tom ve Mary ayrılmaya karar verdi.

- Tom and Mary decided to break up.
- Tom and Mary have decided to break up.

Tom ve Mary ayrılmaya karar verdiler.

Tom and Mary decided to leave.

O sonunda kocasından ayrılmaya karar verdi.

She finally decided to separate from her husband.

Tom sonunda Mary'den ayrılmaya karar verdi.

Tom finally made up his mind to leave Mary.

Tom işten erken ayrılmaya karar verdi.

Tom decided to leave work early.

Parti sıkıcı olduğundan ayrılmaya karar verdim.

The party was boring, so I decided to leave.

Tom Mary ile ayrılmaya karar verdi.

Tom decided to break up with Mary.

Tom'u ayrılmaya ikna etmek kolay değildi.

It wasn't easy to convince Tom to leave.

Tom yarın sabah ayrılmaya karar verdi.

Tom has decided to leave tomorrow morning.

Tom ve ben ayrılmaya karar verdik.

- Tom and I've decided to break up.
- Tom and I decided to break up.

Tom, Mary'ye ayrılmaya hazır olduğunu söyledi.

Tom told Mary that he was ready to leave.

Tom çoktan erken ayrılmaya karar verdi.

Tom has already decided to leave early.

Tom, Mary'nin ayrılmaya hazır olmadığını söyledi.

Tom said that Mary wasn't ready to leave.

Daha sonrasında ise bunlar ayrılmaya başladı birbirlerinden

then they started to separate from each other

İşinden ayrılmaya karar verdiğinden dolayı mutlu görünüyorsun.

Now that you've decided to quit your job, you look happy.

Bu ayın sonunda işimden ayrılmaya karar verdim.

I've decided to quit my job at the end of this month.

Anne babam beni beyzbol kulübünden ayrılmaya zorladı.

My parents pushed me to quit the baseball club.

Şiddetli yağmura rağmen o ayrılmaya karar verdi.

Despite the heavy rain, he decided to leave.

Ne zaman Roma'dan ayrılmaya karar verdiğini bilmiyorum.

I don't know when he decided to leave Rome.

Bu sırada İngiltere, birlikten ayrılmaya karar verdi.

Meanwhile, Britain has decided to leave the club.

- Japonya'dan ayrılmaya karar verdim.
- Japonya'dan ayrılmayı kafama koydum.

I have made up my mind to leave Japan.

Tom, Mary'yi işinden ayrılmaya ikna etmekte zorluk yaşadı.

Tom had difficulty convincing Mary to quit her job.

- Tom ayrılmaya hazır değil.
- Tom bırakmaya hazır değil.

- Tom's not ready to quit.
- Tom isn't ready to quit.

- Emekli olmaya karar verdim.
- Emekliye ayrılmaya karar verdim.

- I have decided to retire.
- I've decided to retire.

- Boston'dan ayrılmaya karar verdik.
- Boston'dan gitmeye karar verdik.

We've decided to leave Boston.

O, soğuk algınlığına yakalanma korkusuyla odadan ayrılmaya cesaret edemiyor.

- She doesn't dare leave the room for fear she should catch cold.
- She won't leave the room, because she doesn't want to catch another cold.

- Boston'dan ayrılmaya karar verdim.
- Boston'dan ayrılmayı düşünme kararı aldım.

- I've decided to leave Boston.
- I've made up my mind to leave Boston.

Sistem mühendisleri ayrılmaya devam ederse, şirketin rekabet üstünlüğü aşınmış olacak.

The company's competitive edge will be eroded if system engineers continue to leave.

- Ben yola çıkmaya hazırım.
- Ayrılmaya, çıkmaya hazırım. (Bir seyahate v.b.)

I'm ready to depart.

Saat 11'den sonra misafirler ikişer ve üçer ayrılmaya başladı.

After 11 o'clock the guests began to leave by twos and threes.

Kendi şirketimi açmak için P&G'deki işimden ayrılmaya karar verdim.

I decided that I was going to leave P&G to start my own company.

- Ben yola çıkmak için hazır değildim.
- Ben ayrılmaya hazır değildim.

I wasn't ready to leave.

- Boston'dan ayrılmaya karar verdim.
- Boston'ı terk etmeye karar verdim.
- Boston'dan ayrılmayı düşünme kararı aldım.

I've decided to leave Boston.

- İşinden istifa etmeye karar verdi.
- İşinden ayrılmaya karar verdi.
- O işini bırakmaya karar verdi.

She decided to quit her job.

- Tom nihayet Mary'den ayrılmaya karar verdi.
- Tom nihayet Mary ile ilişkiyi bitirmeye karar verdi.

Tom finally decided to break up with Mary.

- İşinden istifa etmeye karar verdi.
- İşinden ayrılmaya karar verdi.
- O istifa etmeye karar verdi.
- O işini bırakmaya karar verdi.

- She decided to resign.
- She decided to quit her job.