Translation of "Zamanlı" in English

0.040 sec.

Examples of using "Zamanlı" in a sentence and their english translations:

Eş zamanlı olarak,

Simultaneously,

Gerçek zamanlı bilgiler alıyorsunuz.

so you get real-time signals.

Yarı zamanlı çalıştığını biliyorum.

- I know you're working part-time.
- I know that you're working part-time.

Onlar yarı zamanlı çalışanlar.

They're part-time employees.

Ben tam zamanlı çalışıyorum.

I work full time.

Bu tam zamanlı iş.

It's a full time job.

Tom tam zamanlı çalışır.

Tom works full time.

Ben yarı zamanlı çalışıyorum.

- I work parttime.
- I work part-time.

Tom yarı zamanlı çalışmıyor.

Tom isn't working part-time.

Tom yarı zamanlı çalışıyor.

Tom is working part-time.

Sami tam zamanlı çalışıyor.

Sami is working full-time.

Tam zamanlı iş arıyorum.

I'm looking for full-time employment.

Tom yarı zamanlı çalıştı.

Tom worked part-time.

Tom tam zamanlı çalışıyor.

Tom is working full-time.

Ve yarı zamanlı çalışan kadınlar yarı zamanlı erkeklerden fazla kazanır.

And part-time women actually outearn part-time men.

- Tom yarı zamanlı bir marangoz.
- Tom, yarı zamanlı bir marangoz.

Tom is a part-time carpenter.

Tam zamanlı bir işte çalışıyorken

I was so fueled in my declaration, "I have to complete my education,"

Yarı zamanlı çalışmak zorunda kalabilirim.

I may have to work part time.

Kısmi zamanlı iş bulmak zorundayım.

- I'll have to find a part-time job.
- I have to find a part-time job.

Bu benim tam-zamanlı işim.

It's my full-time job.

Mary yarı zamanlı garsonluk yaptı.

Mary waitressed part-time.

Mary yarı zamanlı hemşirelik yapıyor.

Mary works part-time as a nurse.

Tom bir yarı zamanlı bekçi.

Tom is a part-time guard.

Bu tam zamanlı bir iş.

It's a full-time job.

Ben sadece yarı zamanlı çalışırım.

I only work part-time.

Tom'un tam zamanlı işi var.

- Tom has a full-time job.
- Tom works full time.

Tam zamanlı bir işim var.

I have a full-time job.

Tam zamanlı bir iş istemiyorum.

I don't want a full-time job.

Tam zamanlı bir iş arıyorum.

I'm looking for a full-time job.

Yarı zamanlı işiniz var mı?

Do you have a part-time job?

Yarı zamanlı işini seviyor musun?

Do you like your part-time job?

Yarı zamanlı bir iş yerine tam zamanlı bir işim olmasını tercih ederim.

I'd rather have a full-time job than a part-time one.

Söylediğim gibi eş zamanlı yerler var;

We have contemporaneous sites as I told you, but they don't have

Gerçek zamanlı olarak onları engelleyip durdurabilirsin.

you could intercept them in real time, and stop them.

Annem yarı zamanlı çalışmama itiraz etti.

My mother objected to my working part time.

Tom'un yarı zamanlı bir işi var.

Tom has a part-time job.

Tom sadece bir yarı zamanlı işçi.

Tom is just a part-time worker.

Ben yarı-zamanlı çalışan bir fotoğrafçıyım.

I am a part-time photographer.

Tam zamanlı bir işin yok mu?

Don't you have a full-time job?

Onunla birlikte tam zamanlı işim vardı.

I had a full time job with him.

Tom'un tam zamanlı bir işi yok.

Tom doesn't have a full-time job.

Tom'un kısmi-zamanlı işi pizza teslimatıydı.

Tom's part-time job is delivering pizzas.

O kesinlikle tam zamanlı bir iştir.

It's definitely a full-time job.

Leyla yarı zamanlı bir güzellik uzmanıydı.

Layla was a part-time beautician.

- Tom'a, yarı zamanlı çalışmak isteyip istemediğini sor.
- Tom'a, yarı zamanlı çalışmak isteyip istemediğini sorun.

Ask Tom if he's willing to work part-time.

Babam yarı zamanlı çalışıp öğretmenlik eğitimi gördü

My father worked part-time, trained as a teacher,

Onların zamanının çoğu kısmi zamanlı işlerde harcanır.

A lot of their time is spent on part-time jobs.

Çok sayıda öğrenci yarı zamanlı işler arıyor.

Many students are looking for part-time jobs.

Ben kafeteryada yarı zamanlı iş bulmak istiyorum.

I'd like to get part-time work in the cafeteria.

Mary yarı-zamanlı bir kapıcı ile çıkıyor.

Mary has been dating a part-time janitor.

Tom'un bahçıvan olarak yarı zamanlı işi var.

Tom got a part-time job as gardener.

Linda, Dan'in çocuklarının tam zamanlı dadısı oldu.

Linda became Dan's children's full-time nanny.

Bence yarı zamanlı bir iş aramak zorundasın.

I think you have to look for a part-time job.

Bu bir tam zamanlı yıl boyunca iş.

It's a full-time, year-around job.

Tom bir süper markette yarı zamanlı çalışmaktadır.

Tom works part-time at a supermarket.

Tom bir barmen olarak yarı zamanlı çalışır.

Tom works part-time as a bartender.

Onun hayali eş zamanlı bir çevirmen olmak.

Her dream is to become a simultaneous interpreter.

O bu şirketin tam zamanlı çalışanı değil.

She's not a full-time employee of this company.

Tom yarı zamanlı iş olarak çim biçerdi.

Tom used to mow lawns as a part time job.

Bir dişçide resepsiyonist olarak yarı zamanlı çalışıyorum.

I work part-time as a receptionist at a dentist's office.

Ne tür bir yarı-zamanlı iş yapmalıyım?

What kind of part-time job should I get?

Tom, yarı zamanlı bir iş bulmak istedi.

Tom wanted to get a part-time job.

Bir eczanede yarı zamanlı bir işim var.

I have a part-time job at a drugstore.

Tom, üniversitede iken yarı zamanlı bir marangozdu.

Tom was a part-time carpenter while he was in college.

Yarı zamanlı bir iş bulmak zor mu?

Is it hard to find a part-time job?

Kadınların %42'sinin yarı zamanlı çalışma tercihiyle açıklanabilir.

by the choice of 42% of women to work part-time.

Geçen yaz, ben bir çiftlikte yarım zamanlı çalıştım.

Last summer, I worked part time on the farm.

- Yarı zamanlı çalışabilir miyim?
- Part-time çalışabilir miyim?

Could I work part-time?

Kendine yarı zamanlı bir iş bulman gerektiğini düşünüyorum.

I think you need to find yourself a part-time job.

Tom'un okuldan sonra yarı zamanlı bir işi var.

Tom has a part-time job after school.

Tom'un hamburger lokantasında yarım zamanlı bir işi var.

Tom has a part-time job at a burger joint.

Geçen yaz bir çiftlikte yarım zamanlı olarak çalıştım.

Last summer, I worked part time on a farm.

Yarı zamanlı bir iş ev kadınları için uygundur.

- A part-time job is suitable for housewives.
- A part-time job is convenient for housewives.

Bir yarı zamanlı iş ev hanımları için uygundur.

A part-time job is suitable for housewives.

Casus uydular gerçek zamanlı olarak kamyonu takip etti.

Spy satellites tracked the truck in real time.

Harry yerel bir süpermarkette yarı zamanlı olarak çalışıyor.

Harry works part-time at the local supermarket.

Tom evine yakın kısmi-zamanlı bir iş buldu.

Tom found a part-time job near his home.

Bu şirket kaç tane çalışanı tam zamanlı çalıştırıyor?

How many employees does this company employ full time?

Tom ve ben ikimi de tam zamanlı öğrencileriz.

- Tom and I are both full-time students.
- Both Tom and I are full-time students.

Bir benzin istasyonunda yarı zamanlı bir işim var.

I got a part-time job at a gas station.

- Ekim ayından beri yarı zamanlı bir garson olarak çalışıyorum.
- Ekim ayından bu yana yarı zamanlı garson olarak çalışıyorum.

I've been working part-time as a waiter since October.

Şimdi yarı zamanlı mı yoksa tüm gün mü çalışıyorsun?

Are you now working part-time or full-time?

Tom yarı zamanlı çalışarak yaklaşık ayda 300 dolar kazanır.

Tom earns about $300 a month working part time.

Hem Tom'un hem de Mary'nin tam zamanlı işi yok.

Both Tom and Mary don't have full-time jobs.

Mary halk kütüphanesinde bir yarı zamanlı bir iş aldı.

Mary took a part-time job at the public library.

Kathy üniversitede okuyabilmek için yarı zamanlı bir iş buldu.

Kathy got a part-time job so that she could study at college.

Eylül sonuna kadar bir kitapçıda tam zamanlı olarak çalışıyorum.

- I'm working full time in a bookshop until the end of September.
- I am working full-time at a bookshop until the end of September.

Tom ve Mary her ikisi de tam zamanlı öğrencidir.

- Tom and Mary are both full-time students.
- Both Tom and Mary are full-time students.

- Parttaym bir iş buldum.
- Yarı zamanlı bir iş buldum.

I found a part-time job.

Tam zamanlı çalışan kadın erkek kıyaslamasında rakam %9.1'e düşer

The figure drops to 9.1% when you compare full-time to full-time,

Diğerleri gönüllü iş yaparken bazıları yarı zamanlı çalışmaya devam eder.

Some continue to work part time, while others do volunteer work.

Tom tam zamanlı stüdyo müzisyeni olmak için öğretmenlik mesleğini bıraktı.

Tom gave up his teaching job to become a full-time studio musician.

Alışveriş merkezinde Noel baba olarak çalıştığım yarı zamanlı bir işim var.

I have a part-time job working as a Santa at the mall.

Yarın yapmak istediğim ilk şey, iyi bir yarım zamanlı iş bulmaktır.

The first thing I want to do tomorrow is to find a good part-time job.

Ben eylül ayı sonuna kadar bir kitapçıda tam zamanlı olarak çalışacağım.

I am working full-time at a bookshop until the end of September.

Otel hizmetçisi olarak yarı zamanlı bir işim vardı, ama onu pek sevmiyordum.

I had a part-time job as a hotel maid, but I didn't like it very much.

Tom okuldan sonra yarı zamanlı çalıştığı yerden eve giderken Mary ile karşılaştı.

Tom met Mary on the way home from where he worked part-time after school.