Translation of "Ölmeyi" in English

0.007 sec.

Examples of using "Ölmeyi" in a sentence and their english translations:

Ölmeyi asla deneme.

Never try to die.

Ölmeyi hak etmedi.

She didn't deserve to die.

O ölmeyi reddediyor.

It refuses to die.

Ölmeyi tercih ederim.

I'd rather die.

Ölmeyi hak etmiyorlar.

They don't deserve to die.

Tom ölmeyi bekliyor.

Tom expects to die.

- Vazgeçmektense ölmeyi tercih ederim.
- Pes etmektense ölmeyi tercih ederim.

I'd rather die than give up.

Onu yapmaktansa ölmeyi yeğlerim.

- I would rather die than do such a thing.
- I'd rather die than do that.

Çalmaktansa açlıktan ölmeyi yeğlerim.

I would rather starve than steal.

O ölmeyi hak etmedi.

He didn't deserve to die.

Tom ölmeyi hak etmedi.

Tom didn't deserve to die.

Gitmektense ölmeyi tercih ederim.

I'd rather die than leave.

Leyla ölmeyi hak etmedi.

Layla didn't deserve to die.

Kırmak yerine, ölmeyi seçeceğini biliyorum.

than tell another man that they're hurting.

Teslim olmaktansa ölmeyi tercih ederdim.

I would rather die than yield.

Onursuzca yaşamaktansa ölmeyi tercih ederim.

I would rather die than live in dishonor.

Başkalarından çalmaktansa ölmeyi tercih ederim.

I would rather die than steal from others.

Onu yapmaktansa ölmeyi tercih ederim.

I prefer to die than to do that.

Onunla evlenmektense ölmeyi tercih ederim.

I would rather die than marry him.

Onu yapmayacağım. Ölmeyi tercih ederim.

I won't do that. I'd rather die.

Seni ağlarken görmektense ölmeyi yeğlerim.

I'd prefer to die rather than see you crying.

Teslim olmaktansa ölmeyi tercih ederim.

- I would rather die than surrender.
- I'd rather die than surrender.

Hiç kimse ölmeyi hak etmiyor.

Nobody deserves to die.

Bunu yapmaktansa ölmeyi tercih ederim!

I'd rather die than do it!

Onların hepsi ölmeyi hak ediyor.

They all deserve to die.

Tom ölmeyi hak ediyor mu?

Does Tom deserve to die?

Boyun eğmektense ölmeyi tercih ederim.

I would rather die than submit.

Leyla ölmeyi hiç hak etmedi.

Layla didn't deserve to die at all.

Çalmaktansa açlıktan ölmeyi tercih ederim.

I'd rather starve than steal.

Kadere razı gelmektense ölmeyi tercih ederim.

I would rather kill myself than reconcile myself to my fate.

Çalmaya başlamaktansa açlıktan ölmeyi tercih ederdim.

- I would rather starve than steal.
- I would rather starve than start stealing.

Kendimi rezil etmektense ölmeyi tercih ettim.

I would rather die than disgrace myself.

Kendini rezil etmektense ölmeyi tercih eder.

He would rather die than disgrace himself.

Tom o şekilde ölmeyi hak etmedi.

Tom didn't deserve to die that way.

Bunu sana vermektense ölmeyi tercih ederim.

I'd rather die than give you this.

Utanç içinde yaşamaktansa ölmeyi tercih ederim.

I would rather die than live in disgrace.

Teslim olmak zorundaysam, ölmeyi tercih ederim.

If I had to surrender, I'd rather choose death.

Ben seninle evlenmektense ölmeyi tercih ederim!

I'd rather die than marry you!

Arkadaşlarıma ihanet etmektense ölmeyi tercih ederim!

I'd rather die than betray my friends!

Leyla bu şekilde ölmeyi hak etmedi.

Layla didn't deserve to die like this.

Çölün ortasında kalan Leyla ölmeyi diledi.

Stuck in the middle of the desert, Layla wished she would die.

Onun emrinde çalışmaktansa açlıktan ölmeyi tercih ederim.

I would rather starve than work under him.

Böyle bir şey yapmaktansa ölmeyi tercih ederim.

I would rather die than do such a thing.

Tom iyi bir adamdı. Ölmeyi hak etmedi.

Tom was a good man. He didn't deserve to die.

Yapmamı istediğin şeyi yapmaktansa ölmeyi tercih ederim.

I'd rather die than do what you're asking me to do.

Seni terk etmektense ölmeyi tercih ederim, Tom!

I would rather die than leave you, Tom!

Köle olarak yaşamaktanse özgürce ölmeyi tercih ederim.

I'd rather die free than live as a slave.

Tom onu yapmaktansa ölmeyi tercih edeceğini söyledi.

- Tom said he'd rather die than do that.
- Tom said that he'd rather die than do that.

O, her sabah erken kalkmaktansa ölmeyi tercih ediyor.

He would sooner die than get up early every morning.

Öylesine haksız bir şey yapmaktansa ölmeyi tercih ederim.

I would rather die than do such an unfair thing.

Evlilik öncesi bekâretimden feragat etmektense ölmeyi tercih ederim.

I would rather die than relinquish my virginity before marriage.

- Dan ölmeyi hak etmedi.
- Dan ölmeye layık değildi.

Dan didn't deserve to die.

Sami bu kadar korkunç şekilde ölmeyi hak etmedi.

Sami didn't deserve to die in this appalling way.

Hayatta herhangi bir amacınız yoksa sadece ölmeyi bekliyorsunuzdur.

If you don't have any goal in life, you're just waiting to die.

Bütün bu yıllar boyunca pek çok kez ölmeyi istedim.

During these years, there were many times when I wanted to die.

- Tom ölmeyi hak ediyor mu?
- Tom ölmeye müstahak mı?

Does Tom deserve to die?

Çoğu dilde ölüm ve ölmeyi açıklamak için örtülü ifadeler vardır.

Most languages have euphemistic expressions to describe death and dying.

Çoğu kişi düşünmektense ölmeyi tercih eder; aslında, onlar böyle yaparlar.

Most people would rather die than think; in fact, they do so.

Elli yıl daha ot gibi yaşamaktansa şimdi ölmeyi tercih ederim.

I'd rather die now than vegetate for fifty more years.

- Çalmaktansa açlıktan ölürüm.
- Hırsızlık yapacağıma açlıktan ölürüm.
- Çalmaktansa açlıktan ölmeyi tercih ederim.

I would rather starve to death than steal.