Translation of "Çocuklarıyla" in English

0.005 sec.

Examples of using "Çocuklarıyla" in a sentence and their english translations:

Çocuklarıyla oynadı.

She played with her children.

O, çocuklarıyla baş edemiyor.

- She cannot control her children.
- She can't control her children.

Genellikle çocuklarıyla birlikte yaşamazlar.

They do not usually live with their children.

O, çocuklarıyla gurur duyar.

She is proud of her children.

Tom çocuklarıyla gurur duymaktadır.

- Tom is proud of his children.
- Tom is proud of his kids.

Komşu çocuklarıyla ilgilenmek zorundayım.

I have to take care of the neighbor kids.

Çocuklarıyla sadece Fince konuşurlar.

They only speak Finnish with their children.

Tom çocuklarıyla konuşmak istedi.

Tom wanted to talk to his children.

Tom günü çocuklarıyla geçirdi.

Tom spent the day with his children.

Tom havuzda çocuklarıyla oynuyor.

Tom is playing with his kids in the pool.

Tom çocuklarıyla birlikte evde.

Tom is at home with his children.

O çocuklarıyla konuşmak istedi.

He wanted to talk to his children.

Tom, Mary'nin, çocuklarıyla ilgilenmesini istedi.

Tom wanted Mary to take care of his kids.

Anne baba, çocuklarıyla oyun oynuyor.

The parents are playing a game with their children.

Tom Mary'nin çocuklarıyla oynamasını istemiyordu.

Tom didn't want Mary to play with his kids.

Tom'un çocuklarıyla harcayacak zamanı yoktu.

Tom didn't have time to spend with his children.

Akşamları çocuklarıyla asla dışarı çıkmazlar.

They never go out in the evenings with their children.

Tom çocuklarıyla Boston'a geri döndü.

Tom moved back to Boston with his kids.

Leyla, çocuklarıyla bir buluşma düzenledi.

Layla organized a get-together with her kids.

Tom, çocuklarıyla birlikte havuzda yüzüyor.

Tom is swimming with his kids in the pool.

Tom çocuklarıyla vakit geçirmek istiyordu.

Tom wanted to spend time with his children.

Tom, çocuklarıyla çizgi film izledi.

Tom watched cartoons with his children.

Sami çocuklarıyla çizgi filmleri izledi.

Sami watched the cartoons with his children.

Tom çocuklarıyla gerçekten gurur duyuyor.

- Tom is really proud of his children.
- Tom is really proud of his kids.

Tom, çocuklarıyla birlikte Avustralya'da yaşıyor.

Tom lives in Australia with his children.

Bayan North çocuklarıyla çok gurur duyuyor.

Mrs. North is very proud of her children.

Tom çocuklarıyla birlikte hayvanat bahçesine gitti.

Tom went to the zoo with his children.

Tom karısı ve çocuklarıyla birlikte evde.

Tom is at home with his wife and children.

Oradaki yetişkinlerin çoğu çocuklarıyla birlikte yüzüyorlardı.

Most of the adults there were swimming with their children.

Çocuklarıyla birlikte o, ülkeyi terk etti.

Along with his children he fled the country.

Birçok anne-baba çocuklarıyla gurur duyuyor.

Many parents take pride in their children.

Tom, çocuklarıyla ilgilenmesi için Mary'yi kiraladı.

- Tom hired Mary to take care of his children.
- Tom hired Mary to take care of his kids.

Tom, neredeyse çocuklarıyla hiç vakit geçirmez.

Tom hardly ever spends time with his children.

Tom çocuklarıyla çok gurur duyuyor olmalı.

Tom must be very proud of his children.

Tom çocuklarıyla birlikte Avustralya'ya geri taşındı.

Tom moved back to Australia with his kids.

O konuyu, bebeklerin nasıl yapıldığını çocuklarıyla konuşmaktan

Every parent dreads having that conversation with their kids

Ebeveynler, okulda başarılı olduklarında çocuklarıyla gurur duyuyorlar.

Parents are proud of their children when they do well in school.

Tom'un gerçekten istediği çocuklarıyla birlikte biraz zamandı.

What Tom really wanted was some time with his children.

Tom Mary'nin çocuklarıyla evde olduğuna memnun oldu.

Tom was glad that Mary was home with the children.

Tom ve Mary çocuklarıyla yalnızca fransızca konuşur.

Tom and Mary only speak French to their children.

Tom ve Mary çocuklarıyla sadece Fransızca konuşurlar.

Tom and Mary speak only French with their children.

Gerçekten çocuklarıyla vakit geçiren kaç kişi biliyorsun?

How many people do you know who actually spend time with their children?

Tom ve Mary çocuklarıyla çok gurur duyuyorlar.

Tom and Mary are very proud of their children.

Sami'nin kendi çocuklarıyla hiçbir duygusal bağı yoktu.

Sami had no emotional bond with his children.

Mary Tom'un çocuklarıyla biraz daha zaman geçirmesini istedi.

Mary wanted Tom to spend more time with their children.

Tom Mary'nin çocuklarıyla yalnız olmasına asla izin vermedi.

Tom never allowed Mary to be alone with his children.

Tom ve Mary çocuklarıyla fransızca konuşmama konusunda anlaştılar.

Tom and Mary agreed not to talk to their children in French.

Tom, işten eve dönünce çocuklarıyla oynayıp boğuşmaya bayılır.

Tom loves to play and romp with his kids when he gets home from work.

Tom Mary'ye onun çocuklarıyla ilgili bir resim gösterdi.

Tom showed Mary a picture of his children.

Tom çocuklarıyla birlikte olmak için Boston'a geri döndü.

Tom moved back to Boston to be with his kids.

Tom akşamı çocuklarıyla televizyonda basketbol maçı izleyerek geçirdi.

Tom spent the evening watching a basketball game on TV with his children.

- Tom ve Mary çocuklarıyla daha fazla fransızca konuşmamaya karar verdiler.
- Tom ve Mary artık çocuklarıyla Fransızca konuşmamaya karar verdi.

Tom and Mary have decided not to talk to their children in French anymore.

Tom çocuklarıyla geçirmek için daha fazla zamanının olmasını istedi.

Tom wished he had more time to spend with his children.

Tom Mary'nin çocuklarıyla ilgili yaşadığı problem hakkında John'la konuşmasını istedi.

Tom wanted Mary to talk to John about the problem she was having with his children.

Anladınız! Sonra, hafta sonu gelir. Ve dostumuz eşi ve çocuklarıyla biraz

you got it! Then, the weekend comes. And our friend wants to spend some quality time with

Onun sıkı programına rağmen, Tom'un çocuklarıyla geçirmek için her zaman zamanı var.

In spite of his tight schedule, Tom always has time to spend with his children.

Tom çocuklarıyla daha fazla şeyler yapmak için daha fazla zamanının olmasını diledi.

Tom wished he had more time to do things with his children.