Translation of "Tutmaya" in Dutch

0.006 sec.

Examples of using "Tutmaya" in a sentence and their dutch translations:

Olumlu tutmaya çalışıyorum.

Ik probeer positief te blijven.

Ben balık tutmaya gittim.

- Ik ging vissen.
- Ik ben gaan vissen.

Onu aşağıda tutmaya çalış.

Probeer het stil te houden.

Tom balık tutmaya gitti.

Tom ging vissen.

O balık tutmaya gitti.

Hij ging vissen.

Menisküs, dizleri dengede tutmaya yarar,

De meniscus helpt de knie stabiliseren

Okul günlerimde balık tutmaya giderdim.

Ik ging dikwijls vissen in mijn schooltijd.

Tom Mary'yi sıcak tutmaya çalıştı.

Tom probeerde Maria warm te houden.

Dün nehirde balık tutmaya gittim.

Ik ben gisteren in de rivier gaan vissen.

Bill günaşırı balık tutmaya gider.

Bill gaat om de dag vissen.

Geçen pazartesi balık tutmaya gittim.

Ik ben vorige maandag gaan vissen.

Okul zamanımda balık tutmaya giderdim.

Ik ging dikwijls vissen in mijn schooltijd.

Planını gizli tutmaya karar verdi.

Hij besloot zijn plan geheim te houden.

Arada bir balık tutmaya gideriz.

We gaan van tijd tot tijd vissen.

Zaman zaman balık tutmaya gideriz.

We gaan van tijd tot tijd vissen.

Yüzmeye ya da balık tutmaya gidebilirsin.

Je mag gaan zwemmen of vissen.

Bulanık sularda balık tutmaya mı çalışıyorsun?

- Probeer je te vissen in troebel water?
- Probeert u te vissen in troebel water?
- Proberen jullie te vissen in troebel water?

Bugün Pazar olsa, balık tutmaya giderim.

- Als het vandaag zondag was, dan zou ik gaan vissen.
- Als het vandaag zondag was, dan ging ik vissen.

Tom çoğunlukla nehirde balık tutmaya gider.

Tom gaat dikwijls naar de rivier om te vissen.

Balık tutmaya gelince, o bir uzmandır.

Als het op vissen aankomt, is hij een expert.

Şiddetli yağmur balık tutmaya gitmemizi engelledi.

Door de harde regen zijn we niet gaan vissen.

Botanik bahçelerde derin akıntılarda balık tutmaya giderdik.

Ik ging vissen in de rivieren in de botanische tuinen.

Yarın balık tutmaya gidersen, ben de giderim.

Als je morgen gaat vissen, ga ik ook.

Geçen hafta sonu Tom'la balık tutmaya gitmedim.

Ik ben vorig weekend niet met Tom wezen vissen.

Ben bir çocukken babamla balık tutmaya giderdim.

Toen ik klein was had ik de gewoonte met mijn vader te gaan vissen.

Babam yakındaki nehirde sık sık balık tutmaya gider.

Mijn vader gaat dikwijls vissen in de nabijgelegen rivier.

Fadıl bir Müslüman olmamasına rağmen oruç tutmaya başladı.

Fadil begon te vasten hoewel hij geen moslim was.

Ya da kuyruğunu tutmaya ve başından uzak durmaya çalışırım.

Of ik pak de staart en blijf ver van de kop.

Ya da kuyruğundan tutmaya ve başından uzak durmaya çalışırım.

Of ik pak de staart en blijf ver van de kop.

Güneş batarken Lannes hala Rusları başarıyla tutmaya devam ediyordu

Lannes hield de Russen nog steeds tegen terwijl de duisternis viel.

Ya da onu kuyruğundan tutmaya ve başından uzak durmaya çalışırım.

Of ik pak de staart en blijf ver van de kop.

Binlerce arı, kanat kaslarını titreterek kovanı sıcak tutmaya yetecek kadar ısı üretiyor.

Duizenden bijen trillen met hun vleugels... ...om warmte af te geven en de bijenkorf te verwarmen.

Ben küçük bir çocukken, sık sık erkek kardeşim ile nehirde balık tutmaya giderdim.

Toen ik een kleine jongen was ging ik vaak samen met mijn broer vissen aan de rivier.